“Kaybolan Zihin”
Bir bardak daha…
Bir yudum daha…
Zihninin bulanıklaşmasına,
ruhunun kaybolmasına bir adım daha.
Sarhoşluk; belirsizliğin kokusudur.
Kendi sesini duymadan konuşmak,
başka bir benliğe kaybolmak gibi bir şeydir.
Sana hiç ait olmayan bir hikaye gibi…
Her şey silikleşir,
ama yalnızca bir şey nettir:
İçme isteği.
Bir başka yudum almak,
kendini bir nebze daha unutmak.
Ama sonra…
Sonra hatırlamamak,
ne olduğunu bilmemek…
Her şey o kadar karmaşıklaşır ki,
ne hissettiğini, ne yapmak istediğini bilmezsin.
Bir adım ileri gitmek istersin,
ama her adım seni daha derinlere götürür.
Bir çıkış arar,
ama her kapı seni karanlığa sürükler.
Ve bir sabah, uyanırsın.
Gözlerinde sadece kırık dökük hatıralar,
içinde eksik bir şeyler vardır.
Çünkü sarhoşluk sadece bir anlık kaçış değil,
yavaşça içini yiyen bir boşluktur.
Ve o boşluk büyür, büyür…
Ve bir gün, seni öyle bir sarar ki,
artık senin olamaz.
Ama yine de içersin.
Çünkü kaybolmak,
bazen var olmaktan daha kolay gelir.
Fakat unutma,
gerçek hiçbir zaman kaybolmaz.
Bir gün, her şeyin farkına varacaksın.
O zaman belki, o ilk adımı atmak için cesaretin olacak.