Beden algısı; kişinin, kendi fiziksel görünümü ile ilgili düşünce, duygu ve tutumlarıdır. Bu tutumlar, çevre etkisi ve dahi toplumsal güzellik algılarıyla olumlu ya da olumsuz bir yöne evrilebilir. Çocuklara beden algısı erken yaşta öğretilmelidir. Çocuklar, çevrelerinden gördükleri mesajları alır, kaydeder ve davranışa dönüştürür. Bu yüzden fiziksel söylemlerin ön planda tutulduğu konuşmalar yapmaktan kaçınılmalıdır.
Okul öncesi ve okul çağı beden algısının çocuk için ete kemiğe büründüğü dönemlerdir. Artık kendisini ve çevresindekileri, öğrendiği farklı beden ve özellik sıfatlarıyla görmeye başlar. Bu aşamada çocuklara, beden algısı nasıl öğretilmeli, nasıl örnek olunmalı ve sağlıklı beden algısı nasıl geliştirilmeliyi konuşarak başlayalım.
Çocuk ve Beden Algısı
Çocukların erken yaşta kendi bedeniyle barışık olması ve olumlu tutum geliştirmesi önemlidir. Olumlu ve sağlıklı tutum geliştirmeleri için ailenin, arkadaşlarının ve medyanın etkisi büyüktür. Günümüzde beden algısı tek bir doğrultuda ve bir güruhun belirlediği haliyle şekillenmektedir. Örneğin; zayıf olmak, uzun olmak, beyaz tenli olmak, küçük bir burna sahip olmak ya da kalın dudaklı olmak gibi listenin epey uzayacağı normlar belirlenmiş ve bunun dışında kalan fiziksel görünümler kabul görmemeye başlayarak, eleştiriye açık hale gelmiştir. Çocuklarda ise bu durum belki daha masum görünebilir ama duygusal olarak içine kapanma, kendine güvensizlik ve okula gitmeyi istememe gibi olumsuz durumlara yol açabilir.
Aileler Ne Yapmalı?
Çocuk özellikle okul çağında fiziksel görünümünden veya kullandığı aksesuarlardan rahatsızlık duyuyor ve bunun sebebi olarak arkadaşlarının onunla dalga geçmesi gerekçesini söylüyor ya da ipucu veriyorsa, ailenin bu olumsuz duyguyu, olumluya çevirmesi elzemdir. Peki bu nasıl başarılır?
Öncelikle; aile içinde çocuğun yanında konuştuklarımıza dikkat etmeliyiz. Kendimizin, ailedeki bireylerin ve başka kişilerin fiziksel özelliklerini eleştiriyor, hatta dalga geçer cümleler kuruyorsak, sürekli kilo, diyet konuşup, dış görünüşe fazlaca önem vermekteysek, çocuğun yediğine, içtiğine, giyimine aşırı tepki veriyorsak, çocuk da kabul görmenin fiziksel görünüşle bağlantılı olduğuna inanır. Çünkü en güvendiği ailesi bu konuda oldukça eleştirel bakış açısına sahiptir.
Aileler sağlıklı bedenin önemine vurgu yaparak, bedenin hayat boyu gelişen ve değişen bir yapı olduğunu, önemli olanın bedenimizi sevmenin ve onun sağlıklı olması için çaba göstermenin olduğunu çocuğa anlatmalıdır. Buna önce kendi beden algısını değiştirerek başlaması faydalı olacaktır.
Eğitmenlerin Beden Algısı Üzerindeki Etkileri
Okula gelen her öğrenci bireysel farklılıklarıyla eğitim alırken, eğitmenleri bunun farkında olarak arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde buna vurgu yapan etkinlikler hazırlayıp uygulayabilir. Arkadaşlar arasında olabilecek olumsuz durumlarda, herkesin farklı beden özelliklerinde olabileceği, bunun gayet normal olduğu, kendi bedenlerini sevmeleri gerektiği anlatılabilir. Spor etkinliklerinde fiziksel performans değil, eğlence ön planda tutularak, her çocuğun farklı fiziksel yetenekleri olduğu vurgulanabilir.
Medya Etkisi ve Toplumsal Algı
Dijital medya araçlarının güzellik algısını, fiziksel standart vererek şekillendirme ve bunu topluma empoze etme gibi olumsuz etkileri de olduğu gözlenmektedir. Özellikle çocuklardan başlayarak bu, kişide yetersizlik hissi, kendine güvensizlik, içe kapanma gibi sonuçlar doğurabilir. Ekran ilişkisinin çocukla belirli sınırlarda olması ve kesinlikle denetlenmesi, aile içi iletişimin güçlü olması önemlidir. Maruz kalınan içerik varsa, bu görsellerin üzerinde oynanmış olduğu, gerçekte herkesin tek tip değil, farklı bedensel özelliklerinin olabileceği, öyle de sağlıklı ve güzel olunabileceği anlatılmalıdır.
Özetle;
Sağlıklı beden algısı, çocuğun ileriki yaşamında onun daha özgüvenli, sosyal ve olumlu benlik algısına sahip bir birey olması için çok önemlidir. Aileler, eğitimciler ve toplum olarak çocuklara sağlıklı bedende olmanın, fiziksel farklılıklara saygı duymanın ve kendini sevmenin önemi anlatılmalı ve uygulanmalıdır. Güzelliğin; kendini ve çevreyi olduğu gibi, çeşitliliği ile kabullenmek olduğunu öğretmek ve bu bilinçle çocuk yetiştirmek başat görev olmalıdır.