Her gün işten çıkınca birkaç dakika uğrarım yan sokaktaki mezarlığa. Kimseyi tanımam orada, ama en çok da kimsenin tanımadığı, uğramadığı mezarların başında dururum. Rüzgar eserse yaprak kımıldar, kımıldamazsa sessizlik daha ağır basar.
Bir gün yanıma küçük bir su kabı aldım. Mezarlığın kenarına bıraktım. “Kuşlar gelsin,” dedim. “Bir ses olsun burada.” O sessizliğe bir nefes, bir hareket. Belki kuş kanadında bir dua taşınır o kabın yanına… Belki hiç ziyaret edilmeyen bir mezar, minicik bir serçeyle hatırlanır.
Mezarlıkta zengin-fakir ayrımı yoktur aslında. Ama bakımlı mezarlarla çiçeksiz, isimsiz taşlar arasında bir fark hissedilir. Ben o farkı biraz olsun azaltmak için su koyuyorum kenara. Kuşlar su içerken sadece susuzluk değil, unutulmuşluk da diner belki.
Benimki sadece küçük bir çaba. Ama belki birinin duası olur, bir diğerinin huzuru…