Hiç gerçekte ne düşündüğünü öğrenmek için birinin zihnine bakabilmeyi dilediniz mi? Hayatın her alanında özellikle de ilişkilerimizde yalanlar ve doğrular iç içe geçmiş zincir gibidir. Beyazı, siyahı, pembesi, laciverti, moru ve daha bir sürü rengi olan kimi zaman hayatımızı derinden etkilerken kimi zamanda karşımızdakini incitmemek için söylenen birkaç ufak kelimecik. Böyle tarif edince ne kadar da şirin geldi değil mi gözümüze? Oysa kendimize yalan söylendiğini bildiğimizde bu durum bizi içten içe karanlığa sömüren bir hal alır. Peki yalanın pençesinde doğruları mı aramak gerekir yoksa doğruluğu mu?
Şimdi size yalan söylemek kötüdür karşımızdakini ve kendimizi istemediğimiz durumlar içinde buluruz gibi şeyler söylesem büyük ihtimalle bu yazıyı okumak istemezdiniz. Peki ya size yalanları analiz etme yöntemini söylemiş olsaydım… Yalanın pençesinde doğruluğu ancak şu şekilde arayabiliriz. Karşımızdakinin ve kendi hayatımızı etkilemeyen durumun içinde bulunan kişileri kurtarıcı olduğu sürece yalanın aslında yararı bile olduğu söylenebilir.
Neden yalan söyleriz? Genelde başkalarının olumsuz tepkilerinden kaçmak, utanç ve suçluluk duygusunu aşmak, başkalarını yönlendirmek veya daha iyi bir konum elde etmek yani manipüle etmek amacıyla, sosyal ortamlarda daha iyi anlaşılmak ve kabul edilmek, çevredekileri etkilemek yada duygusal çatışmalardan kaçmak için başvurulan bir ağdır.
Birinin yalan söylediğini anlayabileceğimiz birçok belirti vardır. Kişiler ne kadar profesyonel yalan söylerse söylesin Dwight D. Eisenhower’ın da dediği gibi “Var olduklarını gösteren kanıtları gizlediğinizde düşünceleri de gizleyeceğinizi sanmayın.”
Öncelikle yüzde yalan söylendiğini gösterecek birçok ipucu vardır. Mikro ifadeler, bastırılmış ifadeler, güvenilir kaslarda kaçaklar, göz kırpıştırma, göz bebeklerinde genişlemeler, terleme, yüzün kızarması ve solması, asimetri, zamanlama hataları, konum hataları ve sahte gülümsemeler. Bunlardan bazıları saklanmaya çalışılan bilgiyi dışarı sızdırır. Bazıları bir şeyler saklandığına dair bilgi verirken bunun ne olduğu konusunda yardımcı olmaz. Bazıları da sadece ifadenin sahte olduğunu gösterir. Karşınızdaki kişiye sorduğunuz sorunun cevabına hitaben hala aklınızda soru işaretleri varsa “Neden sana inanayım?” sorusunu yöneltin. Kasınızdaki kişi yalan söylüyorsa sizi ikna etmek için birçok detay vererek çabalayacaktır. Eğer “Çünkü doğru söylüyorum.” ifadesini kullanırsa bu onun çoğunlukla doğru söylediğini gösterir fakat kesin sonuç değildir. Kesin bir sonuca varmak için FBI ajanı olan Jack SCHAFER’ın tekniklerine göz atmanızı öneririm. Peki bu tekniklerde yalan söyleyenlerin ortak özelliklerinde bilmemiz gerekenler nelerdir?
Sözlü ifadelere şöyle örnek verilebilir;
- Yanıtın gecikmesi, yani soru ve cevap arasında geçen süre. Bu süre yalan söyleyenlerde daha uzundur.
- Duraklamaların sıklığı ve uzunluğu, yani kişinin söylediği şeyden emin değilmiş gibi görünmesi.
- Kullanılan dilde mesafelik, kendi yaşadığı olayları anlatırken “ben” ve “o” gibi değil de soyut konuşmak.
- Konuşma yanlışlıkları ve duraksama, Freud’cu sürçmeler, “eee”, “şey” gibi ifadelerin sık kullanılması.
- Konuşma hızındaki değişimler. Yavaş ama düzensiz konuşma.
- Sessiz zamanları gerekmediği halde doldurma çabası. Genelde yalancılar kısa boşlukları doldurmak için çok çaba gösterir.
- Konuşmada çok fazla tizleşme. Yanıtı söylerken tonun düşmesi gerekirken yükselmesi.
- Seste rezonans kaybı. Sesin mat, derin olmaması ve daha monoton olması.
Elbette sözsüz ifadeler de vardır. Onlar da dikkat edilmesi gereken diğer hususlar;
- Kıvranmak, sandalyede sürekli hareket etmek. Çok sayıda baş, ayak, bacak ve gövde hareketleri.
- Mikro ifadeler yada o an dondurulmadıkça fark edilemeyecek anlık ifadeler.
- Çok fazla göz teması kurmak. Çünkü inandırıcı olmak çabası yüzünden göz teması kurmaya çalışırlar.
- Rahatlama jestlerinde artış, kendi yüzüne ve üst bedenine dokunma.
- Yüz ifadesinde değişiklik, özellikle gülümseme, göz kırpma ve bakış kalıpları.
Bu ifadeleri doğru değerlendirmek için iyi dinlemek, açık uçlu sorular sormak, duygusal tepkileri iyi gözlemlemek, veri toplamak ve analiz etmek ve içgüdülerinize güvenmeniz gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki hisler duygularla karıştırılmadığı sürece yalan söylemez.
Peki yalan söyleyen insanlara yaklaşım nasıl olmalı?
Eğer birisiyle olan ilişkimizde yalanı tespit ediyorsak, bu durumun üzerine gitmek yerine güven temelli bir yaklaşım benimsemek daha etkili olabilir. İnsanları yargılamaktansa, neden yalan söylediğini anlamaya çalışmak duygusal bir iletişim kurmanıza yardımcı olabilir. Yalanların ardındaki gerçeği keşfetmek, bazen zorlayıcı olsa da, aynı zamanda büyüme ve öğrenme fırsatları sunar. Yalanları yakalama yolculuğunda ilerlerken, dikkatli ve empatili olmak her zaman iyi bir yaklaşımdır. Gerçeğin peşinde koşmak bizi daha güçlü ve sağlıklı ilişkiler kurmaya yönlendirecektir.
Çok faydalı insanları tanimamiza fayda sağlayacak güzel bilgiler ve analizler için teşekkürler yalansız güzel doğru insanlarla karşılaşırız inşallah yalansız dünya dilekleriyle