Popüler kültürde sıklıkla yanlış anlaşılan ve yanlış kullanılan terimlerin başında artık narsisizm de yerini alıyor. Günümüzde adeta popüler kültürün bir meselesi haline gelen narsisizm, sanılanın aksine çokça yanlış anlaşılmaya ve hatalı bağlamlarda kullanılmaya müsait bir durum aldı. Dolayısıyla bu açıdan narsisizmi anlamak ve doğru sanılan pek çok yanlışı net bir şekilde bilgi kirliliğine sebebiyet vermeden tanımlamak oldukça elzem.
Öncelikle kısa ve öz narsisizmin gerçekte ne olduğūna dair tanımını yapmak istiyorum. Narsisizm sadece “toksik’, “zehirli”, veyahut “kötü öteki’ ne” ait bir oluş değil, her insan canlısının benliğinde var olan ve yaşamla birlikte deneyimlediğimiz tüm halleri doğrudan etkileyen temel insani bir gereksinimdir. Ezcümle her birimizin içerisinde narsistik bir öz mevcuttur. Narsisizm her birimizi kapsayan oldukça geniş bir spektrumdur. Narsisizmin farklı şiddet düzeyleri ve çeşitli tezahürleri vardır yani farklı belirtileri, görünümleri, dışa vurum şekilleri vardır. Sağlıklı ve patolojik narsisizm de bu spektruma dahildir. Öncelikle narsisizmi anlayabilmek için sağlıklı narsisizmi doğru kavrayabilmek gerekir. Zira patolojik narsisizm, sağlıklı narsisizmin olmadığı durumlarda çoğunlukla kendini gösterir. Normal (sağlıklı) narsisizm; bireyin kendi var oluşuyla bütünlüklü bir şekilde entegre oluşudur. Özdeğerinin, benlik saygısının, öz onayının farkında olması dolayısıyla yaşam tatmininin olmasıdır.
Narsisizmi dört alt başlıkta inceleyebilir ve kategorize edebiliriz. Hepimizin çok aşina olduğu klasik büyüklenmeci (grandiose) narsist, bir diğeri örtük (covert) narsisizm, çocuksu (infantile) narsisizm, ve tabii ki sağlıklı (normal) narsisizm.
Bilinenin aksine narsistik kişilik bozukluğu örüntüsüne sahip olan bireylerin özgüvenleri tam anlamda gelişmemiştir ne de tam anlamıyla kendilerine aşıktırlar. Bilakis, narsist bireyin ego işlevleri yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle, dürtülerini, duygularını kontrol edemez ve düzenleyemez. Keza muhakeme becerileri yine yeterince gelişmediğinden ötürü gerçeklik testi yapamazlar ve iç görüleri eksiktir. İçerideki o kırılgan yapılarını sürekli olarak dışarıdan gelecek olan o onaya karşı konulmayacak derecede ihtiyaç duyar. Psikanalist Otto Fenichel bu ihtiyacı “narcissistic supply” olarak tanımlar ve literatüre kazandırır. Diğer bir deyişle bu durum “narsisistik yakıt ikmali” olarak tercűme edilebilir. Bundan mütevellit narsist birey daimi olarak görülmenin ve onay almanın peşindedir diyebiliriz. Daha ziyade benlik değerini maddi nesnelerle ve araçlarla ilişkilendirir ve farkına varmadan ölçer.
Pekala bizler bu durumda narsistik spektrumun neresindeyiz ? Bizler insan olarak kendi ihtiyaçlarımızın farkına varıp, o ihtiyaçları sağlıklı ve dengeli bir şekilde karşılamakla yükümlüyüz. Bu noktada bazı insanlar bunu kolaylıkla yapabiliyor iken bir kısmı bu ihtiyaçları karşılama noktasında zorluklar yaşayabilir. Dolayısıyla, ihtiyaçlarını karşılayabilenler sağlıklı narsisizme, karşılayamayanlar ise patolojik narsisizme yatkınlaşır. İhtiyaçlarımızın kabulünde olmak bir insan canlısı için son derece elzem, insanın yaratılışı gereği karşılanması gereken bir takım fizyolojik ihtiyaçları kadar duygusal ve ruhsal ihtiyaçları vardır. Bu yadsınamaz bir gerçeklik ve insani temel bir gereksinim ve gerekliliktir. bu ihtiyaçları hangi yollarla karşılayacağımız da bir o hayati bir önem taşır. Fiziksel ihtiyaçlarımız kadar duygusal ihtiyaçlarımızın da farkında olarak hayat yolculuğumuza devam edebilmek hiç şüphesiz bizleri psikolojik esenliğimiz adına pek çok farklı kapıları aralandıracaktır.
Psikolog Ebrar Kahraman