Geçmişten günümüze kadar varlığını koruyan , ülkelerin topraklarına toprak katmak,kendi otoritelerini arttırmak ve dünya hakimiyetine sahip olmak için yaptıkları savaşın siyasi ve ekonomik tarafı dışında bir de kimsenin görmediği,görmezden geldiği karanlık bir tarafı var. Belki de asıl savaş görmediğimiz ya da görmezden geldiğimiz bu karanlık tarafta yaşanmaktadır. Yalnızca silah seslerinin yankılanmadığı silah seslerine kadınların ve çocukların acı dolu çığlıklarının karıştığı,yardım çağrılarının cevapsız kaldığı, birçok kişinin açlık ve susuzluk gibi sebeplerle değil de üstlerine atılan bombalar,sıkılan silahlar ya da çeşitli işkenceler sonucu öldürüldüğü; kahkahaların yerini sessizliğin , yaşanacak güzel hayatların yerini karanlık bir boşluğun ele geçirdiği tarafta.
Duydun mu? Bir silah sesi daha yankılandı. Sence kurşun kime isabet etti, kim öldü? Bir anne mi ya da konuşmayı bile öğrenememiş savunmasız bir bebek. Söylesene bu sefer de kim sevdiğinin ölümünü izlemek zorunda kaldı. Eline kahvesini alıp bugün neler yapsam diye düşünen kadın ya da odasına geçip yatağında her şeyden bihaber müzik dinleyen genç. Evet sana soruyorum. Söylesene kim sevdiğinin kanlar içindeki göğsüne kulağını yaslayıp umutla kalp atışını duymaya çalışıyor , kim atılan bombalar sonucu yıkılmış evinin enkazı altında döneceğine dair söz verdiği evladının cansız bedenini çıkarıyor ya da kim, hangi çocuk cansız annesinin bedeninin yanına kıvrılıp uyumaya çalışıyor.
Birileri sırf topraklarına toprak katsın , kendi gücünü bütün dünyaya ispatlasın diye kaç kişi öldü. Söyleyin kaç tane aile paramparça oldu. Unutmuşum sizlerin sadece sonuca odaklanıp sonuca giderken ezdiklerinizi görmezden geldiğinizi. Peki ya siz ,siz neden görmezden geliyorsunuz? Çocuğu hastalanınca saatlerce başında bekleyen sen, hastane koridorlarında sevdiğinden gelecek güzel haberi bekleyen sen ya da oğlunun neşeli kahkahalarına eşlik edip oyun oynarken sadece düşüp dizini kanattığı için canı yanan baba sen, sen neden sessiz kaldın. Kaybetme korkusu olan sizler nasıl küçük bir çocuğun yardım çığlıklarına kulaklarınızı kapattınız. Kanlar içindeki evladının cansız bedenine sarılıp ” durun artık evladım ölüyor” diye haykıran anne ya da evladının bedeni gözlerinin önünde paramparça olan baba siz olmadığın için mi bu rahatlığınız. Söyleyin bana onların da hayali yok muydu? Kendi bebeklerinin attıkları ilk adımı görmek,ilk kelimesini duymak, onunla oyunlar oynamak ya da kendi evladının elinden tutup onu okula götürmek onların da hakkı değil miydi? “UYAN ARTIK DÜNYA AÇ GÖZÜNÜ.” Görmezden gelme bu katliamı onların sesi ol!