Emine Kurt
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. GÜNDEM
  4. RUHLARI YAŞARKEN ÖLDÜRÜLENLER

RUHLARI YAŞARKEN ÖLDÜRÜLENLER

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günümüzde kadın cinayetleri ne kadar da arttı değil mi? Bir günde yaklaşık 140 kadın ya da kız çocuğu öldürülüyor. Kimisi annesi, babası, eşi gibi sevdikleri tarafından öldürülürken kimisi ise hiç tanımadığı bir yabancı tarafından. Aslında öldürmek bu durum karşısında çok basit kaçıyor. Katlediliyor. Evet binlerce kadın katlediliyor. Sadece bir bedenin değil bununla birlikte bir geleceğin, binlerce hayalin, gerçekleşmesi istenilen planların, hayatların üzerine; bir bedenin kaldıramayacağı kadar toprak atılıyor. Birde bedenleri sağ ama ruhları ölü olan kadınlar var.

Onlar kim mi? Eşinden, annesinden, babasından şiddet görenler; psikolojik baskıya maruz kalanlar, dört duvar arasına hapsedilenler, aç susuz bırakılanlar, şu dünyada yaşamıyormuş gibi fikirleri düşünceleri önemsenmeyenler. Herkesin gözleri sadece bedeni ölü olanları görüyor. Peki ruhu ölü olanlar, ölmemek için bizden yardım bekleyenler.

Duyuyor musun? Bir kadın daha yardım etmen için sesleniyor. “’Yeter vurma!’ Diye haykırıyor”. Acaba bu kadar şiddet görmesinin sebebi neydi, yemek mi soğuktu ya da tuzlu, odanın perdesi mi açık kalmıştı yoksa bebeği mi ses çıkarmıştı? Söylesene neden dayak yemişti. Hangi sebep bu şiddeti haklı çıkarabilirdi, kim bilir evlenmeden önce sevdiği adamla ilgili ne hayaller kurmuştu? Evinde kendi ağlayışlarını yakarışlarını değil eşiyle attığı kahkahaları, her akşam tabak seslerinin zeminde yankılanan sesini değil eşiyle yemek yerken ettiği sohbetleri duymak istemişti. Eşinden kaçmak değil de ona sımsıkı sarılmak istemişti. Oysa şimdi eşi sesini duyup dövmesin diye, bir yerlere saklanmış ve gelecek olan kâbusunu bekliyor.

Başka bir evde ise babasından kaçıp yorganının altında ağlayan küçük bir kız çocuğu var. Sırtında babasının vurduğu kemer darbelerinin acısından değil bu ağlayışları. Babasının ona karşı bu kadar zalim oluşundan. Oysa o, sadece babası tarafından sevilmek istemişti, giydiği kıyafetten, oynadığı oyuncaktan ya da okula gittiği için dayak yemek değil. Sürekli sen kız çocuğusun böyle davranamazsın, oturmazsın, okula gidemezsin değil senin arkanda yaptığın her şeyi destekleyecek bir ailen var cümlesini duymak istemişti. Şu an odasında babası her akşam olduğu gibi yine gelip ona zarar vermesin, kirli elleriyle bedenine dokunmasın diye kapısını kilitleyip, odanın en uzak köşesinde bekleyen Leyla ne istemişti? Belki de diğer kız çocuklarından farklı olarak babasının ondan uzak durmasını, ona dokunmamasını, kirli ellerinin bedeninde dolaşmamasını istemişti.

Peki bir sokak ortasında hiç tanımadığı bir kişi tarafından darp edilen kadın ne istemişti? Duyuyor musun çığlıklarını? Yoksa sende kaldırımdan sessizce geçip gidenlerden misin? Bu sessizliğinizin sebebi ne, nasıl bu kadar duyarsız kalabiliyorsunuz. Ya da şöyle mi demeliyim? Sokak ortasında hunharca şiddet gören kadın tanıdığınız olmadığı için mi bu sessizliğiniz? Pardon unutmuşum aranızda kendi kızını ölüme terk eden bir anne olduğunu, kendi kızını ya da oğlunu öldüresiye döven baba olduğunu, kendi yeğenine tecavüz eden bir amca olduğunu ya da sevdiği kızı giydiği kıyafetten dolayı yargılayıp, saatlerce darp ettikten sonra vücut bütünlüğünü bozarak yakan bir cani olduğunu.

Bir zamanlar kadınlar için mücadele eden nesil nerde? Söylesenize zamanı geldiğinde elimizden almak için mi mücadele edilmişti. Oysa bir zamanlar savaşlarda en ön safta kadınlar yer alırdı. Her konuda kadınların fikirleri alınırdı hatta devlet yönetiminde bile kadınlar söz sahibi olurdu. Havada, karada, denizde her yerde kadınlar vardı. Kız çocuklarına ise erkek çocuklarından daha fazla önem verilirdi. Kız çocuklarının omuzlarda taşındığı bir nesilden kız çocuklarının dışlandığı, nefret edildiği hatta öldürüldüğü bir nesle nasıl geldik. Kadınların elde etmek için mücadele ettiği haklarının onların elinden alınmasına nasıl göz yumduk. En önemlisi de bizler bir kadının ya da küçük bir bedenin elinden yaşama hakkının alınmasına, sadece çalışmak, bir iş sahibi olabilmek için bu kadar uğraşmışken işe gittiği için şiddet görmelerine nasıl engel olamadık. Ben bu satırları kaleme alırken bile kim bilir kaç tane daha kadın, kız çocuğu ya da erkek çocuğu şu an bir yerlerde şiddet görmemek için nefesini tutmuş bir şekilde saklanmış bekliyor. Kaç tane kadın bir yerlerde acımasızca dövülüyor ya da öldürülüyor.

Söylesene kaç tane annenin ayaklarının önüne kendi kızının bedeninden ayrılmış kafası atılıyor. Evet, hepsi ben bu satırları kaleme alırken meydana geldi. Bizler sesimizi çıkarmadıkça da bu şeklide devam edecek. Her gün televizyonu açtığımızda yüzlerce kadının ölüm haberini, elimize telefonu alıp sosyal medya da gezdiğimizde bir çocuğun daha acımasızca öldürüldüğünü ve bunun gibi binlercesini görmekten kaçamayacağız. Kendi evlatlarının canice katledildiğini öğrenen annelerin vicdanımızı sızlatan yakarışlarını, “keşke silah ile vursaydı acıtmazdı” diyen sözlerini ya da ölmüş kızının yanmış, küle dönmüş bedenini görünce; asla yıkılmaz dediğimiz babasının dizlerinin üzerine düşüşünü saymıyorum bile.

Söylesenize artık “dur” deme vakti gelmedi mi? Leylalarımız, İkballerimiz, Özgelerimiz gibi binlercesini koruma, onlara korkmadan yaşayacakları bir hayat sunma vakti gelmedi mi? Sokakta, evde, iş yerinde mekân fark etmeksizin şiddet gören, canice katledilen kadınların ya da tecavüze uğrayan küçük Leylalarımızın sesi olma vakti gelmedi mi?

 

RUHLARI YAŞARKEN ÖLDÜRÜLENLER
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!