Yeni çağda, devlet yönetimi yapısına siyaset ve bürokrasi kurumlarının yanı sıra teknokrasi ve devlet aklı gibi yeni unsurların da eklenmesi gerekmektedir. Bu sayede, yeni çağın süper gücü olma hedefi doğrultusunda gerekli başarı altyapısı oluşturulmuş olacaktır.
Devlet yönetimi, yeni çağda büyük değişimlere uğrayacak. Eski çağda kullanılan birçok ilke, yöntem ve metodoloji yerini yenilerine bırakacak. Devlet yönetimindeki bu kavramsal dönüşüm, dünya genelinde yeni bir düzenin kurulması için verilen yoğun mücadeleyle paralel ilerliyor. Dünya düzeninin sıfırlanmasının ardından, yeni bir düzenin inşası kaçınılmaz hale gelmiştir. Her devlet, bu yeni düzende kendine bir yer edinmek için çaba sarf etmektedir. Sonuç olarak, eski çağdaki devlet yapıları ve konumlandırmalarından oldukça farklı bir tablo ortaya çıkacaktır.
Devlet yönetimi yapısı, yeni gruplarla birlikte aşağıdaki gibi şekillenecektir.
Eklenen iki grup, kritik ve önemli görevler üstlenecektir. Teknokrasi, devletin yönetimi için gereken doğru bilgi ve enformasyon desteğini sağlarken, devlet aklı somut bir şekilde devreye girerek yönetimde aktif rol alacaktır. Bu sayede, devletin diğer kurumlarının kontrolü de devlet aklı aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Ayrıca, devletin hafızasının aktif olması büyük önem taşımaktadır. Devlet aklı, orta ve uzun vadeli stratejik planlamaları yapacak, takip edecek ve koruyacaktır.
Denetim kavramı, mevcut devlet yönetiminde yeterince yer bulamamaktadır. Bunun nedeni, siyaset ve bürokrasi kurumlarının denetimden kaçınma isteğidir. Ancak yeni çağda süper güç olabilmek için devletlerin denetim mekanizmalarını kurmaları şarttır. Yönetimsel denetim mekanizması oluşturmayan devletler, başarılı olamayacaktır. Kendilerini denetleyecek bir mekanizmayı dışlamak, bencil bir düşünce tarzıdır; her iki grup da ülkenin ve devletin çıkarlarını önceliklendirmek zorundadır.
Yönetimsel denetim, devlet yönetiminde anayasa ile güvence altına alınarak kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir parçası haline getirilmelidir. Aksi takdirde, olası hükümet değişiklikleri veya bürokratik vesayet durumlarında denetim mekanizması herhangi bir bahane ortadan kaldırılabilir. “Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” olarak tanımlanan bir kavramın anayasaya girmesi, değişimi zorlaştırır ve bu koruma ile denetim görevini tarafsız, bağımsız ve tüm grupların üstünde bir şekilde yerine getirebilir.
Yönetimsel denetimin anayasa ile güvence altına alınması, devlet yönetimindeki başarıyı artıracak ve toplumsal refahı gözle görülür bir şekilde yükseltecektir. En önemlisi, bu başarı sürdürülebilir hale gelecektir. Sürdürülebilir olmayan başarı, gerçek anlamda başarı sayılmaz ve devlet yönetiminde sürdürülebilirlik kritik bir ilkedir. Devlet aklının bu süreçte önemli bir rolü vardır. Zira denetimler, cumhurbaşkanının vekaletiyle gerçekleştirilecek olsa da, denetim gerçek gücünü devlet aklından alacaktır. Devlet aklı, tüm siyaset, bürokrasi ve teknokrasi kurumlarının üzerinde bir konumda bulunmaktadır. Denetimin de bu şekilde işlemesi için, devlet aklının gücünü denetim kurumuna aktarması yeterlidir. Böylece, devlet aklının gücüyle, cumhurbaşkanının vekaleten gerçekleştireceği denetimlere hiçbir kurum direnç gösteremeyecektir. Bu denetimlerin bağımsız bir şekilde yapılması, en kritik şarttır. Bu şart sağlandığı sürece, denetim mekanizmasının başarısız olma ihtimali yoktur.