Bir organizasyondaki başarı, sistemin etkinliği ve bu sistemi kullanan çalışanların verimliliğine bağlıdır. Bu iki koşul sağlandığında, organizasyonun alanı ne olursa olsun başarılı olur. Küçük organizasyonlarda bu unsurların sağlanmasının büyük organizasyonlara göre daha kolay olduğu yanılgısı yaygındır. Aslında, büyük organizasyonlarda sistemin ve çalışanların yönetimi daha kolaydır; çünkü organizasyonlar büyüdükçe yönetim süreçleri daha sistematik hale gelir. Yönetim uzmanları, hem teorik hem de pratik bilgiye sahip oldukları için bu durumu daha iyi yönetebilirler. Bu sebeple yönetimde profesyonelleşmek önemlidir.
Devlet yönetimleri, organizasyonel olarak en büyük ve karmaşık yapılar arasında yer alır. Bu karmaşıklığın nedeni, devlet yönetiminin tek bir grup tarafından yapılmamasıdır. Yönetim yapısında siyaset ve bürokrasi gibi farklı unsurlar bulunur. Ayrıca, organizasyonun büyüklüğü hiper ölçekte olduğundan yönetim daha da zorlaşır.
Devlet yönetiminin diğer organizasyonlara göre daha karmaşık bir yapıya sahip olması, yönetim zorluklarını artırır. Ancak bu zorlukları fırsata dönüştürmek de mümkündür. Hiper büyüklükte bir organizasyonun etkin bir şekilde yönetilmesi için sistemin titizlikle kurulması, yürütülmesi ve denetlenmesi gerekmektedir. Başarı için gereken formül budur. Ayrıca, çalışanların işe alımında olduğu kadar, görevdeyken de liyakat esasına uygun olmaları önemlidir. Devlet yönetiminde atamalarda en kritik nokta, görevlerin kişilere göre değil, kişilerin göreve uygunluğuna göre belirlenmesidir. Siyaset ve bürokrasinin varlığı, liyakat dışı atamaların yapılmasına yol açabilir; bu durum olasıdır.
Merkez Anadolu Yönetimi yaklaşımında, işe göre liyakatli kişilerin atanması benimsenmektedir. Görev tanımlarının titizlikle ve kapsamlı bir şekilde yapılması esastır. Görev tanımındaki boşluklar, verimliliği düşürmekle kalmaz, aynı zamanda devlet yönetimi sistemini de olumsuz etkiler. Bu nedenle, devlet yönetiminde yer alan her kurum ve kuruluşta görev tanımları en geniş kapsamıyla yapılmalıdır. Devlet yönetiminde en çok ihmal edilen pozisyonlar, müşavir ve danışman kadrolarıdır. Bu kadrolar genellikle siyasi nedenlerle atanmaktadır ve esasen belirli alanlarda bilgi ve deneyim sunması gereken danışmanlar, çoğunlukla siyasi sadakat gereği atanmış kişilerdir. Bu nedenle, danışmanlık pozisyonlarının görev tanımları genellikle belirsizdir.
Merkez Anadolu Yönetimi yaklaşımına göre, danışman ve müşavir kadroları devlet yönetiminde kritik öneme sahiptir. Bu kadrolar, yöneticilere teorik ve pratik bilgi sağlamalıdır. Devlet yönetiminde başarı, bilgi ve deneyime dayanır. Bilginin hızla değiştiği günümüzde, yöneticilerin bu gelişmeleri takip etmesi zordur; bu noktada danışmanlar devreye girer. Merkez Anadolu Yönetimi yaklaşımında, siyasetin keyfi hareket etmesi kısıtlanmış ve danışman kadrolarının teknokratlardan atanması zorunlu hale getirilmiştir. Böylece, yönetim yapısında keyfi atamaların önüne geçilmiştir.
Danışman ve müşavir kadroları, belirli ilkelere göre oluşturulmalı ve görev tanımları bu ilkelere uygun olarak yapılmalıdır. Hiçbir danışman veya müşavir kadrosu, genel bir görev tanımıyla geçiştirilemez; sorumlulukları doğrultusunda net görev tanımları yapılmalıdır. Her yöneticinin ihtiyaç duyduğu bilgi alanları belirlenmeli ve bu alanlar için uygun danışman veya müşavir atamaları gerçekleştirilmelidir. Her danışman, belirli bir veya birkaç görev alanından sorumlu tutulmalı, yetkisi bu sorumlulukları ölçüsünde verilmeli ve bu sorumluluğu yerine getirmesi doğrultusunda değerlendirilmelidir. Danışmanlık, sadece siyasi sadakat gereği yapılan atamalardan ibaret olmamalıdır; aksi takdirde, devlet yönetimi ciddi zarar görebilir. Siyaset kurumunun bu konuda daha dikkatli olması gerekmektedir.
