Devlet yönetiminde her kademede görev yapan kişiler için güç zehirlenmesi en tehlikeli ve kaçınılması gereken durumlardan biridir. Makamdan ve devletten aldıkları güçle hareket eden kişiler, kimi zaman her şeyi yapabileceklerini düşünebilir ve bu durum bilinçsiz, sorumsuz adımlara yol açabilir. Ancak devlet, karmaşık ve dengeli bir sistemdir; bu nedenle hangi kademede olursa olsun, tüm adımlar kaydedilir ve gerekli görülen durumlarda güç zehirlenmesi yaşayan kişiler, görevlerinden uzaklaştırılır.
Devlet yönetimi, sahip olduğu yetki ve güçler nedeniyle son derece hassas bir alandır. Çünkü her türlü yetki ve güç, kesinlikle sorumluluk gerektirir. Yönetim, merkezinde insan faktörünü barındırır ve bu durum, insanın zaafları nedeniyle sürecin zararlı hale gelmesine yol açabilir. Güç zehirlenmesi yaşayan kişi ya da kişiler, rollerinin gerektirdiği sorumlulukları göz ardı eder ve yetkilerini ön planda tutarak hareket edebilir. Bu durum, güç zehirlenmesinin sebeplerinden biridir ve ortaya çıkaracağı olumsuz etkiler oldukça büyüktür.
Güç zehirlenmesi, kişiye kendi kapasitesinin ve yetkilerinin üzerinde adımlar atma dürtüsü getirir. Bu da yalnızca kişinin psikolojik durumuna değil, aynı zamanda kariyerine ve iş potansiyeline de onarılmaz zararlar verebilir. Dolayısıyla güç zehirlenmesi, geri dönüşü olmayan bir süreçtir ve bir tür tek yönlü yol olarak nitelendirilebilir. Bu tip bir sorunun yaşandığı fark edildiğinde, kişinin vakit kaybetmeden görevine son verilmeli, yetkileri ellerinden alınmalıdır. Eğer kamuya yönelik bir zarara yol açmışsa, bu zararın da tazmini ve kişinin cezalandırılması sağlanmalıdır.
Güç zehirlenmesini kim tespit etmelidir?
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’ne göre, devlet kadrolarında güç zehirlenmesi teşhisi yapılması görevini Devlet Aklı Kurumu üstlenir. Bu kurum, devlet organizasyon şemasının ikinci basamağında yer alan, genel sekreter unvanıyla görev yapan kadrolardan oluşur. Güç zehirlenmesi durumlarında önce ilgili kurumun genel sekreteri, durumu belirler ve Ulusal Denetim Kurumu’na (UDK) iletir. UDK da gerekli incelemeleri yapar ve tespit edilen durumlarda kişi derhal görevden alınır; yerine yeni bir atama yapılır.
Genel sekreterler idari hiyerarşik yapıda en üst amire bağlıdır. Ancak güç zehirlenmesi vakalarında Ulusal Denetim Kurumu ile doğrudan iletişim kurar ve raporlamalarını gizlilik içinde yürütürler. Kurum içinde bu süreçten yalnızca genel sekreter haberdardır. Dolayısıyla, herhangi bir soruşturma süreci gizli olarak yürütülür ve haberin yayılmasının önüne geçilir. UDK da incelemesini detaylı bir şekilde yaptıktan sonra nihai kararı verir.
Sonuç olarak güç zehirlenmesi, bir kişinin, yetki sınırlarını aşarak devleti kendi çıkarları doğrultusunda kullanma eğilimidir. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nde, devletin önceliği her zaman kamu menfaatidir. Bu önceliğin çiğnenmesi durumunda ise sonuç ağırdır: görevden alma ve zararın tanzimiyle cezalandırma süreci başlatılır. Güç zehirlenmesini tespit etmekle yükümlü olan genel sekreterler, durumu kimseye duyurmadan Ulusal Denetim Kurumu’na bildirir. Sürecin sonunda güç zehirlenmesi kesinleşmişse, ilgili kişi derhal görevden alınır ve kamu zararı varsa tazmin edilir.