Emrihan AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İnancın Varsa Karanlığın Bile Aydınlıktır

İnancın Varsa Karanlığın Bile Aydınlıktır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayatta var olma nedenimizi unutup, dünyanın işlerine daldığımız vakit, insanı insan yapan duygulardan çıkıp robotlaşıyoruz. Yaptığımız her şey otomatik hale geliyor. İnsanı insan yapan tüm duygu, his ve diğer soyut kavramlardan sıyrılıyor, her şeyde maddeci hale evriliyoruz. Halbuki insanı insan yapan dışındaki kabuğu değil kabuğun içindeki soyut dünyasıdır. O dünya karanlığa gömüldü mü; insan yaşayan bir ölü haline gelir.

Yaratılışımız ve yaratılışımızın sırrını yani tılsımını keşfetmeden yaşanan bir gün bile çok ciddi kayıp olduğunu düşünüyorum. Çünkü kavramak yani farkındalık yani mânâyı anlama insanın bu dünya ile iç dünyası arasındaki şifreyi çözen anahtarıdır. Hayatın tılsımını, yaşanan veya yaşanmayanları fark etmek için mânâyı zahir de değil batında aramak gerekir. Bunun içinde inanç yüklü olmalıdır insan. İnançlı olmak ya da olmamak diye bir şey yoktur. İnanç yüklenmesi diye bir şey vardır. Çünkü inancın da seviyeleri vardır. İşte o seviyeleri yolculuk yapar insanoğlu. İnancı olanda inanç kavramının içi tamamen doludur. İnançsız olanda ise inanç kavramının içinin tamamen boştur. İnanç kendiliğinden gelmez insana, bir çaba gerektirir; hayatta her şey için çaba gerektiği gibi. Çaba olmadan elde edilenler, geldiği gibi, aynı hızda gider. Gitmese bile bir şeyleri götürür. İnsan körse bu gidenleri fark etmez, o ayrı bir acı durumdur.

İnancı yüklemek, inanç yüklenmek seviyelerden oluşur. Çok inanan ile az inanan bir olur mu? İnancın yükseltilmesi, bu dünyanın özünü anlamaktan geçer. Dünyanın işleyişini yani doğanın işleyişini kavramaktır. Dünyanın kuralları nasıldır, olanda ve olmayanda hayır nedir gibi onlarca olguyu sorgulamak ve cevabı bulmaktır, mânâyı hayatın tam ortasına koymaktır. Tüm maddeci yaklaşımlardan sıyrılarak her şeyin içindeki ruhu yani özü anlamaktır.

İnanç bir yolculuktur esasında, tıpkı dünyanın çekirdeğine yapılan yolculuk gibi. Başlarda karanlık içinde kalır. Az inanç katmanında rahatsızdır insan. Çünkü zifiri karanlığın olduğu, inançsızlıkla inanç arasında çok ince bir çizginin olduğu araftır orası. Birçoğu bu yüzden vazgeçer. Ama ilerledikçe tıpkı dünyanın çekirdeğine yaklaşıldığı gibi ısı ve ışık artar. İşte o seviyeden sonra lezzetli hale dönüşür inanç yolculuğu. Tabi o seviyeye gelene kadar karanlık perişan eder insanı. Ama güneşe katlanmak için karanlığı göze almak gerekir.

İnanç hep karanlıktır aslında. Ama inanç seviyesi yükselen insan karanlığın aydınlığını hisseder. İnanç; tüm kötülüklere, yasaklara ve yapılmaması gerekenlere karanlıktır. Halbuki insan inancı arttıkça aydınlanıyor gibi olur. Aslında o karanlığa alışmadır. Çünkü inanç bir şeye kendini açarken bir şeylere de kendini kapatmaktır. İşte karanlık bu yüzden gerekir ve şarttır.

Öyle hemen inanç oluşmaz, inanç için bile çaba gerekir. Kök salmadan, sağlam bir temeli olmadan inanç inşa edilmez. Edilenler ise en ufak sarsıntıda yıkılır.

İnancın başta acı gelen ama sonralarından tatlılaşan suyundan içmeden kemâlâta eremez insan. İçinde acı olmayan şeyde mutluluk aranmamalıdır. İnancın en yüksek seviyesine ulaşmak için karanlığı ve karanlık içinde yol yürümeyi göze almak gerekir.

 

İnancın Varsa Karanlığın Bile Aydınlıktır
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!