Emrihan AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Liyakatli Vatandaş

Liyakatli Vatandaş

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Toplumun en küçük ama en önemli birimi bireylerdir. Bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu anlamlı topluluk, toplumu meydana getirir. Aynı amaç ve idealler etrafında birleşen topluluklar, milletleri oluşturur. Milletlerin ortak geçmişi ve gelecek hedefleri bir bütünlük arz eder. Bu bağlamda, bireylerden millete doğru bir tümevarım söz konusudur.

Bir ülkede bireylerin durumu, milletin ve devletin durumunu da yansıtır. Eğer bireylerde ahlaki bilinç yüksekse, bu durum millet ve devlette de ahlakın önemini artırır. Toplum, bireylerin bir yansımasıdır. Dolayısıyla, bir toplumda dile getirilen sorunlar, bireylerin kendisinde de benzer şekilde ortaya çıkar. Ancak, insanın bencil yönü ağır bastığında, kendi hatalarını fark edemeyebilir ya da fark etse bile düzeltmek için çaba göstermez; buna karşın başkalarının hatalarını kolayca görebilir ve eleştirebilir.

Devlette insanla ilgili en çok şikâyet edilen konulardan biri liyakattir. Liyakat, devletin üst ve orta kademeleri ile diğer tüm alanları için önemli bir meseledir; bir şeyler ters gittiğinde hemen kamuoyunda tartışılmaya başlanır. Herkes devletteki liyakatsizlikten bahseder ve yöneticilerin görevlerini doğru ve etkili bir şekilde yerine getirmeleri gerektiğini vurgular. Ancak kimse kendi görevini ne derece doğru yaptığını sorgulamaz. Oysa devlet yönetimi, bireylerin oluşturduğu toplumun bir yansıması gibidir. Toplumda nasıl bir yapı varsa, devlet yöneticileri de o şekilde şekillenir. Fakat toplum, devlet yöneticilerini eleştirmekte oldukça kolay bir yol izler. Elbette ki devlet yöneticileri eleştirilmeli; eleştiri, doğru yola yönlendiren yapıcı bir yöntemdir. Ancak toplumda eksik olan değerlerin, devlet yöneticilerinden beklenmesi yanlıştır. Örneğin, toplumda ahlaki bir erozyon yaşanıyorsa, bu durumda devlet yöneticilerinden ahlak beklemek boşuna bir çaba olacaktır. Unutulmamalıdır ki, devlet yöneticileri de toplumun bir parçasıdır. Bu nedenle, bireylerin en temel düzeyde görev ve sorumluluklarını yerine getirme bilincine sahip olmaları gerekmektedir. Vatandaşlar, devlete, hayata ve dünyaya karşı sorumluluklarını yerine getirdiklerinde, toplum ve devlet yöneticileri de sorumluluk bilinciyle hareket edecektir. Bu anlayış, bireyden başlayarak topluma yayılan bir kültür haline gelmelidir.

Birey, bir ülkenin gelişimi ve kalkınmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bir ülkenin ilerlemesinde yalnızca devletin sorumluluğu yoktur; özel sektör, sivil toplum ve devletin bir araya geldiği “Ülke Bileşik Gücü” adı verilen yapı, toplumun tüm kesimlerinin katkılarıyla ülkenin kalkınmasını destekler.

Ülke Bileşik Gücü= Devlet + Sivil Toplum + Özel Sektör

Birey, bu Bileşik Güç içinde temel bir yapı taşıdır. Üç paydaşın da temeli insandır. Bu nedenle, bir ülkenin vatandaşı olarak hangi alanda yer alırsa alsın, bireylerin görevlerini eksiksiz ve sorumlulukla yerine getirmesi önemlidir.

Bireylerin yerine getirmesi gereken vatandaşlık görevlerinden bazıları şunlardır:

• Kurallara uygun hareket etmek

• Diğer insanlara yardım etmek

• Sosyal faaliyetlere aktif katılım sağlamak

• Diğer bireylere saygı göstermek

• Oy vermek

• Güncel problemlerin farkına varmak

• Demokratik bir toplumda sabırlı olmak

• Hoşgörü sergilemek

• Bireysel ve toplumsal gereksinimleri ilişkilendirmek

• Yıkıcı ve ölçüsüz faaliyetlerden kaçınmak

• Çözümler geliştirmek

• Ülkesine karşı sevgi beslemek

 

Ülkenin gelişimi için her vatandaşın üzerine düşen bir sorumluluk bulunmaktadır. Bu sorumluluğun farkındalığını yaratmak ve bireylerde sorumlu bir vatandaşlık bilinci oluşturmak, devletin önemli görevlerinden biridir. Devlet, bu bağlamda temel sorumluluğu üstlenmiştir. Ülkenin kalkınmasında kritik bir rol oynayan devlet, hedeflerin belirlenmesi, görevlerin dağıtımı, koordinasyonu ve denetimi gibi işlevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Diğer iki paydaş ise kendilerine düşen misyonu en iyi şekilde yerine getirmekle sorumludur.

Sonuç olarak, her bireyin sorumluluklarını yerine getirmesi, yani “liyakat sahibi bir vatandaş” olması, ülkenin kalkınmasında doğrudan etkili olmaktadır. Birey, hangi sektörde çalışırsa çalışsın ister özel sektör ister sivil toplum kuruluşu ister kamu sektörü olsun, üzerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirmekle yükümlüdür. Her birey, başkalarından bir şey beklemeden önce kendi sorumluluklarını ne ölçüde yerine getirdiğini sorgulamalıdır. Bireylerin kendilerini tanıması, ülkenin kalkınma sürecini çok daha hızlandıracaktır.

 

Kaynaklar:

Sosyal Bilgilerde İdeal Vatandaşlık Eğitimi Üzerine Kavramsal Bir Değerlendirme, Mehmet Şimşir

Liyakatli Vatandaş
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!