Yeni çağda en büyük değişim, devlet yönetimi alanında gerçekleşti. Devlet yönetimlerine dair hemen hemen her yasa, ilke, kural ve tanım değişime uğrayarak yeni bir anlayış ortaya çıkacak. Eski çağlarda devletin büyüklüğü, gücünü artıran bir unsur olarak görülüyordu. Ancak bu devasa yapının beraberinde getirdiği zorluklar, birçok olumsuz durumu da beraberinde getirdi. Devletlerin gücü, organizasyon yapılarının büyüklüğü ile mi ölçülmeli?
Devletlerin büyüklük tanımı ve kriterleri değişti ve artık “süper güçlü” tanımıyla birlikte güçlü ve büyük devlet kavramları da farklı bir boyut kazandı. Büyük devletler, hantal ve muhafazakâr yapıları nedeniyle hem yönetimsel hareket kabiliyetini kısıtladı hem de ekonomik olarak ülkeleri zor durumda bıraktı. Toplumun ödediği vergiler, büyük bir organizasyonu finanse etmek için ayrıldığından, diğer alanların finansmanında sıkıntılar yaşandı. Bu durum, ya diğer alanlara yapılan yatırımların azalmasına ya da yeni vergilerin getirilmesine yol açtı. Her iki durumda da zarar gören taraf toplum oldu. Yönetimde başarı için yüksek bir yönetimsel hareket kabiliyeti şarttır. Eğer bir organizasyon hızlı hareket edemiyorsa, burada bir sorun var demektir.
Devletlerin siyasi, ekonomik, küresel ve teknolojik gelişmelere uyum sağlaması gerekiyor. Ancak sadece uyum sağlamak yeterli değildir; önemli olan bu uyum sürecinin ne kadar hızlı gerçekleştiğidir. Bir devlet, değişimlere, ne kadar erken uyum sağlarsa, o kadar güçlü olur.
Değişimlere uyum sağlama süresi uzadıkça, devletin gücü eğişimlere karşı devletin uyum sağlama hızı ile yönetim gücü arasında ters bir ilişki bulunmaktadır. Uyum süresi uzadıkça, devletin yönetim gücü azalır. Bu nedenle, istenen uyum süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması önemlidir.
Devletin gücünü belirleyen iki temel unsur vardır: Yönetim sistemi ve bu sistemi uygulayan çalışanlar. Devlet, hem sistem hem de çalışan yapısı olarak değişimlere hızla ayak uydurmak zorundadır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, devletin hızlı hareket edebilmesi için büyük veya devasa olmaması gerektiğidir. Küçük ve etkin bir devlet yapısı, değişimlere uyum sağlama konusunda her zaman daha başarılı olurken, büyük ve hantal bir yapı bu konuda zorluklar yaşar. Bir devlet ne kadar büyürse, manevra kabiliyeti o kadar azalır. Bu nedenle, yeni dünya düzeninde devlet yönetimleri, yapılarında küçülmeye gitmelidir. Hızlı, çevik ve değişimlere uyum sağlayan bir devlet yapısı ise her zaman başarılı olur. Yeni çağda bu yönetim anlayışını benimseyen devletler, süper güçlü hale gelecektir. Ancak hantal kalmaya devam eden devletler, manevra alanları ve hareket kabiliyetleri olmadığı için yönetimsel açıdan başarısız olacaktır. Ayrıca yarattıkları ekonomik yük ile de toplumda ağır vergi yükü oluşturacak ve diğer alanların gelişmesine engel olacaktır. Devlet, teşkilatlanmasını küçülterek, eğitim, sağlık ve diğer alanlara gerekli kaynakları ayırmalıdır.
