2019 yılında COVID-19 virüsünün neden olduğu pandemi, insanlık tarihinde yeni bir çağın başlangıcını işaret etti. 2025 yılına kadar sürecek olan geçiş döneminde, geçmişteki birçok unsuru köklü bir şekilde değiştirdi ve dünya bambaşka bir yöne evrildi. Bu geçiş, önceki dönemlerdeki gibi olmadı; bu sefer sadece oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişti. İnsanlığın oluşturduğu düzenin olağanüstü bir durumda nasıl çöktüğü gözler önüne serildi. Özellikle devlet yönetimlerinin algılar üzerine inşa edildiği, güçlü ya da zayıf ülke tanımlarının yanlış yapıldığı ve pandemiden önce güçlü kabul edilen ülkelerin nasıl çaresiz kaldığı görüldü.
Yeni dönem, devlet yönetiminde köklü değişikliklere yol açacak. Devlet yönetimine dair hemen her şey değişecek; yeni tanımlar, kurallar, ilkeler, yasalar ve yöntemler ortaya çıkacak. Kıta Avrupa’sı ve Anglo-Amerikan yaklaşımları, bu yeni çağda geçerliliğini yitirmiştir. Ayrıca, kuvvetler ayrılığı ilkesi, ihtiyaçlara yanıt veremediği için iflas etmiştir. Bu bağlamda, hem pratikte hem de akademik alanda yeni teorik çalışmalar yapılması gerekecektir.
Pandemi ile birlikte başlayan bu yeni çağda, başarılı bir devlet yönetimi profili de değişecektir. Bu değişimin temel nedeni insandır. Pandemi, insanların ihtiyaçlarını, beklentilerini ve alışkanlıklarını değiştirdi. Bu değişime yanıt verebilecek yönetim sistemlerinin kurulması elzemdir. Yönetim sistemlerinin temeli olan ilkeler, teoriler, yaklaşımlar ve diğer söylemler yeniden inşa edilmelidir. İnsanların bu değişimine uygun yeni sistemler oluşturulmalıdır.
Devlet yönetimi yaklaşımının geçmişte bir bilim olup olmadığı bile belirsizdi. Bu nedenle bir kimlik arayışı söz konusuydu; kamu yönetimi mi yoksa devlet yönetimi mi olduğu konusunda çelişkiler yaşanıyordu. Yeni çağın devlet yönetimi yaklaşımına dair ilk model, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi (MADYS) olarak tanımlanmıştır.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, yeni çağın gerekliliklerine yanıt vermek üzere tasarlanmıştır. Belirli ilkeler dışında dinamik bir yapıya sahiptir. Çünkü bu sistem, dünyanın ve insanın sürekli değişim içinde olduğunu ve devlet yönetimi sistemlerinin bu değişimlere hızlı bir şekilde yanıt vermesi gerektiğini savunur. Bu nedenle, değişimlere uyum sağlamak amacıyla belirli statik ilkeler üzerine dinamik bir yapı inşa edilmiştir. Yeni çağda, devlet yönetiminde daha fazla denetim gerekliliği ve hükümetin ya da görevlilerin sadece seçim dönemlerinde değerlendirilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yönetimsel denetim, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nin en önemli yapı taşlarından biridir. Denetim, yalnızca bir ilke ya da teori olarak kalmamalı, devlet yönetiminde en üst seviyede uygulanmalıdır. Bu vizyon doğrultusunda, kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeni çağda denetim beklentilerini karşılamayacağı düşünülerek Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi geliştirilmiş ve Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nin yönetim ilkesi haline gelmiştir. Bu sistem, kuvvetler ayrılığı ilkesinin iflas ettiğini ve onun yerine Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin geçmesi gerektiğini savunmaktadır.
Yönetimsel denetim mekanizması ve bu mekanizmayı en üst seviyede ele alan Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi, erklerin yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nde yürütme erki, başbakan liderliğinde faaliyet gösterecektir. Cumhurbaşkanı, partisiz bir şekilde çalışacak ve diğer üç erki denetleyen yönetimsel denetim erkinin başı olacaktır. Bu sistem, Cumhurbaşkanlığı Denetim Sistemi olarak adlandırılacak ve denetim erki, Cumhurbaşkanını Türk Milleti adına diğer erkleri denetlemek üzere vekaleten temsil edecektir. Böylece devlet içinde görev yapan kimse, bilerek ya da bilmeyerek hata yapamayacak; bu da devlet yönetiminin hedeflerine ulaşmasını hızlandıracak ve kalkınma hedeflerine daha kısa sürede ulaşılmasına katkı sağlayacaktır. Sonuç olarak, toplum daha refah içinde olacaktır. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nde Cumhurbaşkanı, esas olarak devleti temsil ve denetleme görevlerinin dışında başka bir görevi olmayacaktır. Bu sistem, yönetim ve denetim unsurlarını bir araya getirerek tam bir yönetim sistemi haline dönüşecektir. Çünkü denetim, yönetimin ayrılmaz bir parçasıdır. Denetim olmayan bir yönetim, eksik bir yönetim demektir. Geçmişte yapılan hata da tam olarak budur; eksik bir yönetim sistemi ile devlet yönetimi gerçekleştirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Denetim Sistemi ile bu eksiklik giderilecektir.
Her devletin amacı, kalkınma hedeflerini doğru bir şekilde belirleyerek bu hedeflere optimum sürede ulaşmaktır. Toplumun refahı, bu hedeflere ulaşmaya bağlıdır. Eğer denetimin olmadığı bir yönetim sistemi varsa, kalkınma hedeflerine asla tam olarak ulaşılamaz. Bu durumda, yeni çağda süper güçlü bir ülke olma hedefi de gerçekleştirilemez. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, denetimli kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Denetim Sistemi’ni getirerek tam bir yönetim sergileyecektir. Böylece kalkınma hedeflerine öngörülen süreden daha kısa bir zamanda ulaşılırken, toplumun refah seviyesi de artacaktır. Sonuç olarak, devlet yönetiminin varoluş amacına yönelik bir çözüm sunulmuş olacaktır. İşte yönetimin varoluş sırrı da tam olarak budur.