Kırılgan Dengeler ve Sorumluluklar
Bugünün gençleri, sadece birer “ergen” değil. Onlar dijital çağın göbeğinde doğmuş, sosyal medya bombardımanına tutulmuş, hem birey olmaya çalışan hem de başkalarının beklentileriyle baş etmeye zorlanan bir kuşağın üyeleri. Bir yanda sınavlar, başarı hedefleri, “şunu oku, bunu seç” baskıları; diğer yanda “neden böyle davranıyorsun?” sorgulamaları. Arada sıkışmış bir ruh hali: Anlatmak isteyen ama genellikle dinlenmeyen… Bu dönemde gençlerin aileleriyle yaşadığı gelgitler aslında şaşırtıcı değil. İçe kapanmalar, öfke patlamaları, kimi zaman da suçlamalar… Tüm bunlar, bir kimlik inşasının sancıları. Ancak bazı durumlar var ki, sıradan bir çatışmanın ötesine geçiyor. Gençler bazen anlık öfkeyle ya da özgürlük arayışının hırsıyla ailelerine karşı haksız iddialarda bulunabiliyor. İşte o noktada işler karışıyor.
Asılsız suçlamalar, sadece ebeveynleri değil, tüm aile yapısını derinden sarsıyor. Güven yerle bir oluyor, kardeşlik bağları geriliyor, hatta hukuki süreçler devreye giriyor. Ve en acısı: Bu tarz iddialar, gerçekten zor durumda olan çocukların sesini gölgede bırakıyor. Çünkü bir yalan, bin gerçeği şüpheye düşürebiliyor.
Peki bu noktaya nasıl geliniyor?
Gençler genellikle baskılandıklarını, anlaşılmadıklarını ve sürekli yargılandıklarını hissediyor. Aileler ise çoğu zaman iyi niyetle kurallar koyuyor, yön göstermeye çalışıyor ama iletişim dilinde tökezliyor. Sonuçta iki taraf da haklı, ama bir o kadar da yaralı…
Oysa bu dönem, köprüleri yıkmak değil, yeniden kurmak için bir fırsat olabilir. Gençlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey, yargılamadan dinlenmek. Hislerine değer verilmesi, duyulduklarını hissetmeleri. Ebeveynlerin ise beklentilerini biraz geri çekip, çocuklarının da kendi yollarını bulmasına izin vermesi gerekiyor. Gençler de unutmasın: Özgürlük, sorumlulukla gelir. Anlaşılmak istiyorsan önce kendini dürüstçe ifade etmelisin. Aileyle yaşanan her kriz, bir kopuş olmak zorunda değil. Bazen en büyük kırılmalar, en sağlam bağları doğurur.
Kısacası gençlik, fırtınalı bir deniz olabilir. Ama aile, bu fırtınada güvenli bir liman olmaya devam edebilir. Yeter ki iki taraf da rotayı kaybetmesin: Sevgi, anlayış ve dürüstlük…