Gül Akpınar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yolculuk, Yön Değil Hal Meselesidir

Yolculuk, Yön Değil Hal Meselesidir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bilinmezlerin Peşinde Zamanın Ötesine Bir Yürüyüş

Bir yolculuk başladı. Ne takvimin belirli bir günüyle başladı bu yürüyüş, ne de haritanın gösterdiği bir yönle sınırlı kaldı. Başlangıcın yerini, belki de hiç atılmamış ilk adım belirliyor. Varış noktasıysa gözle görülmeyen, ama hisle sezilen bir çağrının izinde… Zaman bu yolculukta artık ne bir çember ne de bir çizgi; o, akışkan, yönsüz ve bazen varlığını bile gizleyen bir hâl. Mekân ise katı bir zemin değil artık; düşüncenin şekil verdiği, hayalin sınırlarını zorladığı bir alan.

Bazı anlar vardır ki, sesi sezgi bastırır. Duydukların kulaktan değil, derinden gelir. Adı konmamış ama yadsınamaz bir histir bu. Kaynağı belirsiz bir işaret, bir yön gibi. Kimi zaman da sessizlik öylesine yoğunlaşır ki, sözcük barındırmasa da bir anlam taşır. Sözsüz ama açıktır. Anlam bazen tam da susulduğunda belirginleşir.

Bu yolculuk “keşif” adını taşıyor ama alışılagelmiş anlamda değil. Varılacak bir yerin değil, olunacak bir hâlin arayışı. Çünkü bazen atılan bir adım değil, ortaya atılan bir fikir dönüşümü tetikler. Ve bazen, bir düşünce, yıllarca süslenmiş bir sessizliği parçalayabilir.

Sözcükler bu yolculukta sadece birer ifade değil. Onlar, varlığın ritmini yansıtıyor. Bazen çığlık, bazen sığınak oluyorlar. Sessizlikten doğan ya da bir isyandan biçimlenen anlamlar yükleniyorlar. Her sözcük, taşıdığı anlamdan öte; bir geçmişin yankısı, bir geleceğin tohumudur.

Özgürlük neyle mümkün? Yanıt dışarıda arandığında eksik kalıyor. Özgürleşmek, bazen yazgının içinde kaybolmakla mümkün oluyor. Çünkü insan, en çok kendini yitirdiğinde maskesiz benliğiyle yüzleşir. Her cümle bir aynaya dönüşüyor; o aynada ilk kez gerçek yüzüyle tanışıyor. Belki de en büyük özgürlük, yazgını yazanı tanımaktan geçiyor olmalı.

Bir son yok aslında. Her biten, bir başka başlangıcın kıpırtısı. Cevaplar mola gibi; durmak için değil, göz gezdirip yol almak için. Her cevap yeni bir sorunun habercisi, her soru yeni bir kapının anahtarı.

Bir düşünceye yürümek, kimi zaman geçmişin kalıntılarında anlam aramak gibidir. O kalıntılar sadece eskiye dair değil; bugünün zihinsel mimarisine dair izler taşır. Tıpkı bir arkeolog gibi kazı yaptıkça, sadece tarih değil; bilinç katmanları da ortaya çıkar. Düşünmek, içsel bir kazıdır. Bu kazı, bulduklarından çok, arayışın sonucunda dönüştüğün anlamı taşır.

Zihin durmaz. Durmak, eksilmek gibidir. Çünkü durmak, olasılıkların kapısını kapatmak demektir. Her duraksama, bir “ya olsaydı”nın gölgesidir. En büyük cesaret, bilinmeyene atılan adımda gizlidir. Belki de insan, yolunu kaybederek bulur. Ve belki de “kaybolmak”, bir eksiklik değil; yönsüzlüğün içinde kendi yönünü çizmektir.

Gerçeklik, bazen bize sunulanın tam tersidir. Dayatılana direndiğinde, farkındalık başlar. İrade, işte o zaman devreye girer; kendinle yüzleşme cesareti gösterdiğinde. Çünkü irade, sadece istemek değil; seçimlerinin sonucunu taşımaya razı olmaktır.

Kelimeler bu yolculukta yalnızca anlatı değil; tanıklık da eder. Her satır bir iz, her iz bir niyettir. Ve her niyet, yeni bir hakikatin taşıyıcısıdır. Yazmak bu nedenle sadece yaratmak değil; hatırlamaktır. Gömüleni, bastırılanı ve özleneni tekrar yüzeye çıkarmaktır.

Ve yol sona ermiyor. Çünkü çağrı asla susmuyor. Fısıltılar hep bir adım ötede. Her bilinmeyen, yeni bir ihtimali doğuruyor. Eksiklik dediğimiz şey, belki de tamamlanmak değil; yeni bir arayışa yer açmak demek.

Ve biz… bu yolda yürümeye devam ediyoruz; sormaktan, hayal kurmaktan ve kelimelerle yeniden var olmaktan vazgeçmeden.

Yolculuk, Yön Değil Hal Meselesidir
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!