Hakan Güney
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Gösteriş Hastalığı: Akıllı Telefonlar, Aptal Zihinler

Gösteriş Hastalığı: Akıllı Telefonlar, Aptal Zihinler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dijital Köleliğin Pençesindeki Nesil

Bugün, toplumun her köşesindeki gençler, ellerinde akıllı telefonlarıyla zavallıca yaşam savaşı veriyorlar. Birer dijital köleye dönüşmüşler, kendilerini sadece parmak uçlarındaki ekranda tanımlıyorlar. Modern dünyanın bu hastalıklı figürleri, her yeni model telefonla birer insandan daha fazla, daha “değerli” olmaya çalışıyor. Ama ne yazık ki, her yeni telefon yalnızca içindeki boşluğu daha derinleştiriyor. O kadar körleşmişler ki, ellerindeki telefonun onların beynini değil, ruhunu da çaldığının farkında değiller. Teknoloji, onları tükettikçe tükettikçe, bu toplum bir akıllı telefon satışı kadar kıymetsizleşiyor. Yeni bir telefon almak, bu nesil için adeta bir kült halini almış, yaşamın tek anlamı haline gelmiştir. Peki ya aslında? Akıllı telefon almanın, insana bir değer kattığını zanneden bu nesil, sadece bir gösteriş aracı ile zihinlerini harcamaktan başka bir şey yapmıyor.

Yeni bir telefon almak, bir statü sembolü değildir, bir aşağılık kompleksinin çaresiz bir dışavurumudur. “Yeni telefon almazsam değersizim,” diyen gençlerin çoğu, dünyayı ellerindeki o lanetli cihaza sıkıştırmış birer yoksul ruhlardır. Ne yazık ki, bu nesil; değerini telefonunun ekranındaki “beğenilerden”, “takipçilerden” ve başkalarının onaylarından almaya çalışan bir sürüye dönüşmüştür. Kendi içindeki boşluğu, cep telefonunun parlak ekranı ile kapatmaya çalışan bu zavallı varlıklar, bir yandan da “statü” peşinden koşarak kendilerini daha da batırıyorlar. Oysa, gerçek değer; yeni bir model telefon almakla değil, düşünme kapasitesini, insan olmanın en temel erdemlerini geliştirmekle kazanılır. Ama bu nesil için düşünmek, bir iPhone’un ne kadar hızlı olduğunu tartışmaktan öteye gitmez. Bu gidişatın tek sonucu, bir toplumun iflasıdır.

Gösterişin Piyonları: Ekranın Köleleri

Yeni telefon almak için yalanlara başvurdukça, bir çürüyüş başlar. Ve bu çürüyüş, genellikle acımasızdır. Bu gençler, her yeni telefonla birlikte zihinlerini kölelik zincirine çakarlar. Bir telefon almak, onları ölü bir şehirdeki sokak lambalarına dönüştürür. Parlak, ışıltılı ama içi boş. Bir akıllı telefon almak, zamanla bir tapınma halini alır. Evet, bir telefon alırsınız ve bir süreliğine mutlu olursunuz. Fakat bu mutluluk geçici, aldatıcı ve sonrasında bir boşluk bırakır. Telefonlar, sadece ekranlarında gösterilen dünyaya hapsetmiştir bu gençleri. Gerçek dünyadan, gerçek insan ilişkilerinden ne kadar uzaklaştıklarını fark etmezler. Toplumun gerçeği bu: Her yeni telefon, biraz daha yalnızlaştırır, biraz daha köleleştirir. Bir telefon, zihinleri ve ruhları çaldıkça, insanlar kendilerini daha boş, daha eksik hissederler. Fakat ne yazık ki, bu boşluğu görebilecek bir akıl, bu gidişat içinde yoktur.

Ekranlarının içinde, parmaklarının ucunda her şeyin “mükemmel” olmasını isteyen bu gençler, birer piyon haline gelirler. Her yeni telefonla birlikte, bir kez daha kaybederler. Ama kimse bunun farkında değildir. Bu nesil, teknolojiyle ilgisi olmayan bir şeyi, kendi değerleriyle karıştırmaya başlamıştır. Teknoloji, onları entelektüel köleler haline getirmiştir. İnsanın değerini sadece gösterişle ölçmek, teknolojinin insana biçtiği değeri kabul etmektir. Bu, zihinlerinin ölümü demektir.

Aşağılık Kompleksi ve Telefona Kapanmış Zihinler

“Telefonum eskidi,” diyen gençlerin çoğu, aslında zihinsel olarak tükenmiş, psikolojik olarak çürümüş insanlardır. Bu hastalık, bir tür aşağılık kompleksinin acımasızca dışa vurumudur. Yeni telefon almak, onlara öyle bir bağımlılık yapmıştır ki, ellerindeki cihazı birer kurtuluş aracı gibi görmeye başlarlar. Ve her yeni modelle birlikte, bu çürük beyinler, sadece dışarıya birer gösteriş unsuru sunarlar. Herkesin hayalini kurduğu telefon, onların hayatındaki tek amaç haline gelmiştir. Çünkü onların gözünde, o telefon bir statü göstergesidir. Ama gerçekte, o telefon sadece bir zincirdir. Kendisini yalnızca dışarıdan onaylayan bir toplumda, insanın en büyük derdi bu olmuştur: Beğenilmek, onaylanmak, statü kazanmak. Bu arayış, sadece köleliği pekiştirir. Bu gençler, yalnızca kendilerinin değil, tüm toplumun aptallığını gösteren birer örnektir. Onların düşünce yapıları, ekranlarındaki “yenilikleri” takip etmekten başka bir şey yapamaz. Oysa düşünmek, anlamak, derinleşmek bir iştir; ama onlar için bu, sadece parmak uçlarında kaybolan bir hayat oyunudur.

Yeni bir telefon almak, sadece gençlerin değil, toplumun geneline zarar verir. Çünkü her yeni model, bir yıkımın, bir zihin çöküşünün başlangıcıdır. Telefonlar sadece ellerinde değil, kafalarında da sürekli döner. Beyinleri, bu aldatıcı şık cihazla birlikte çalışır ve sonunda insanlıkları yok olur. Bu yalnızca bir cihaz değil, bu bir zihinsel uyuşturucudur. Ve gençler, bu uyuşturucuya bağımlıdır. Kendilerine değer verme, insan olma vasfını kaybetmişlerdir. Her yeni telefon, yeni bir aşağılık hissinin zirvesidir. Teknoloji, onları tamamen tüketmiştir. Ve bunu fark etmeden, her geçen gün daha da yok olmaktadırlar.

Bir Gösterişin Arkasında Yatan Boşluk

Bütün bu yaşananlar, toplumun içine düştüğü büyük boşluğun sembolüdür. Akıllı telefonlar, bu neslin ruhunu çalmış ve geriye sadece tüketme isteği bırakmıştır. Yeni bir telefon almak, artık bir ihtiyaç değil, bir zorunluluk gibi algılanır. Oysa gerçekte bu, bir delilikten başka bir şey değildir. Telefon, içsel dünyasındaki boşluğu dolduramayan gençler için bir yaşam tarzı, bir kimlik kazancı halini alır. Akıllı telefonlar, sadece dışsal bir “gösteriş” değil, aynı zamanda zihinsel çürümenin bir simgesidir. Çünkü ne zaman biri bu cihazları almak için para harcar, bir yıkım başlar. Teknoloji, insanın aklını değil, onu “daha fazla” tüketmeye teşvik eder. Bu, sadece bir cihazla değil, bir kültürle ilgilidir: Gösteriş, aldatmaca, kendini kandırma. Ve her geçen gün, bu hastalıklı toplum, bu çürümüş kültürün parçası olur.

Toplumun değer yargıları, ekranlarının içine gömülmüş. Gençler, kendilerini bir telefonun değerine indirgemiş. Bu zihinsel yıkım, bir toplumu yok etmeye yeterlidir. Bu telefonlar, yalnızca zihinsel uyuşukluk yaratmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun erdemlerini de çalar. Bu nesil, asla gerçek insanlık değerlerini benimseyecek kadar cesur değildir. Çünkü onlar, yalnızca “beğenilme” arzusunun kölesidir. Oysa beğenilmek, yaşamanın anlamı olamaz. Bu tür bir toplumsal çöküş, yalnızca bu çürümüş nesillerin eseridir.

 

Gösteriş Hastalığı: Akıllı Telefonlar, Aptal Zihinler
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!