Hakan Güney
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İnsan Görünümlü Gürültü Makineleri: Saygısızlığın Yeni Çağı!

İnsan Görünümlü Gürültü Makineleri: Saygısızlığın Yeni Çağı!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan, kültürle var olur. Uygarlık, incelikle büyür. Ama şimdi etrafımıza baktığımızda, bir barbarlık çağının içinde debelendiğimizi görüyoruz. Telefonla bağırarak konuşanlar, küfür etmeyi iletişim sananlar, kahkahalarıyla ortalığı inletenler, kulaklık takmak yerine hoparlörden dizi-film izleyenler ve çakmağı sürekli “şık şık” diye açıp kapatarak dünyaya bir mesaj vermeye çalışan zavallılar… Bunlar insan değil, toplumun sinir uçlarına işkence eden asalaklardır. Onlar için saygı diye bir kavram yoktur. Düşünmek, empati kurmak onlara yabancıdır. Çünkü beyni çalışmayanlar, çevresini rahatsız ederek var olduğunu sanır.

Bağırarak Konuşanlar: Toplumun Çöpleri!

Bir kafeye giriyorsunuz. Yan masada biri telefonunu açıyor ve bağırmaya başlıyor. Ses tonu öyle yüksek ki, sanki karşısındaki kişi başka bir kıtadaymış gibi konuşuyor. Konuşmuyor aslında, haykırıyor. Çünkü onlar için iletişim, karşısındakine ulaşmak değil, bulunduğu her yere kendisini zorla duyurmaktır.

Bağırarak konuşan insanlar, medeni olmanın ne demek olduğunu bilmez. Onlar için insan ilişkileri, ses kimin daha baskın çıkarsa onun kazandığı bir savaştır. Bu, zayıflığın en büyük göstergesidir. Bağırarak konuşmak, bir insanın zekâ seviyesinin ne kadar düşük olduğunu ilan etmesidir. Çünkü sesi yükseltmek, sözün gücünü artırmaz. Sadece, konuşan kişinin içsel boşluğunu daha da açığa çıkarır.

Küfür: Beyni Çalışmayanların Yeni Dili!

Küfür… Artık her cümlenin içine yerleştirilen, zihni boş insanların iletişim kurma biçimi. Freud’un dediği gibi, dil bilinçaltının aynasıdır. Eğer bir insanın ağzından küfür eksik olmuyorsa, bilin ki o insanın beyninde de düşünecek fazla bir şey yoktur. Çünkü düşünen insanlar, kelimelerin gücünü bilir. Ama küfürbazlar, beyinsizliklerini saklamanın en kolay yolunu seçer.

Sokakta yürüyorsunuz, biri yanındakiyle konuşuyor ve her iki kelimesinden biri küfür. Neden mi? Çünkü zihinsel fakirlik bunu gerektirir. Küfür eden insan, düşünmeye üşenir. O, kelimeleriyle değil, sesiyle var olmaya çalışır. Fakat bilmiyor ki, bağıranlar asla güçlü değildir. Onlar sadece zavallıdır.

Bağırarak Gülenler: Kendinden Geçmiş Maymunlar!

Bir mekânda oturuyorsunuz ve bir kahkaha patlıyor. Ama bu bir neşe ifadesi değil, bir meydan okuma gibi! Sanki bulunduğu ortamın merkezine kendisini yerleştirmek zorundaymış gibi… Psikolojide buna “Dışsal Onay Arayışı” denir. Kendi varlığından emin olamayan insan, dikkat çekerek var olmaya çalışır. Onaylanmaya aç, değersizlik duygusuyla boğuşan bir zavallıdır.

Ama bazıları var ki, kahkaha atmıyor adeta orgazm oluyor! Ses yükseliyor, vücut kasılıyor, gözler kısılıyor ve ardından patlayan o tiz kahkaha… Yan masadaki insanları umursamayan, sadece kendisini düşünen bencil bir yaratık! Görgüsüzlük ve ruhsal boşluk, insanı bu hale getirir. Gerçek neşe, içten ve doğaldır. Ama bağırarak gülen insanlar, gülmüyor aslında… Çığlık atıyor! Çünkü onların kahkahaları içi boş bir yankıdır. Ve etraftaki herkes o anda bir şeyi daha fark eder: Aptallık, sadece düşünce eksikliği değildir. Aptallık, rahatsız edici şekilde kendini dışa vuran bir lanettir.

Telefon Hoparlöründen Bir Şeyler İzleyenler: Saygısızlığın Zirvesi!

Kulaklık var ama kullanmazlar. Çünkü onlar için dünya, kendi özel eğlence alanlarıdır. Metroda, otobüste, kafede… Yanınızda biri oturuyor ve telefonunun hoparlöründen dizi izliyor, TikTok videoları açıyor ya da Instagram reels’lerini sesli oynatıyor. Bu insanlar topluma karşı duyarsızdır. Onlar, insanlığın en büyük çöplüğüdür.

Sesini dünyaya yayarak yaşamak isteyen bu tipler, aslında kendilerini yalnız hissettikleri için bu yola başvurur. Ama insan olmak, başkalarına işkence etmek değil, varlığını saygıyla ortaya koymaktır. Telefonun hoparlöründen bir şeyler izleyen biri, sadece bir görgüsüz değil, aynı zamanda insanlığın yüküdür.

Çakmakla Oynayanlar: Gelişmemiş Beyinlerin Tikleri!

Bir restoranda oturuyorsunuz. Yanınızdaki masa sessiz… derken “şık… şık… şık…” Çakmağını sürekli açıp kapatan bir zavallı. Bu hareketin ne kadar sinir bozucu olduğunu biliyor mu? Evet, biliyor! Ama işte tam da bu yüzden yapıyor. Çünkü çevresine zarar vermekten, rahatsız etmekten gizli bir haz alıyor.

Psikolojide bu, “Düşmanca Pasif Agresiflik” olarak adlandırılır. Bunlar, karşınıza çıkıp bağırarak kavga edemezler ama sinir uçlarınıza saldırarak sizi delirtmeye çalışırlar. Onlar, hayatı boyunca varlık gösterememiş, hiçbir alanda başarı elde edememiş zavallı varlıkların çocukça protestolarıdır.

Gürültü Yapanlar, İnsan Olmayı Hak Etmiyor!

Nietzsche, “Gerçekten güçlü olanlar sessiz kalmayı bilir” der. Bağırarak konuşanlar, küfür edenler, hoparlörle video izleyenler, kahkahalarıyla ortamı terörize edenler, çakmakla oynayanlar… Bunlar insan değil, sadece sinir bozucu parazitlerdir. Çünkü insan olmak için sadece nefes almak yetmez. İnsan olmak, başkalarına saygı duymaktır.

Bu gürültü makineleri, toplumun ilerlemesine en büyük engeldir. Düşünmeyen, sadece ses çıkaran varlıklar, gelişimin düşmanıdır. Onlar, medeniyetin içinde kalmış barbar artıklarından başka bir şey değildir. Ve eğer bir toplum bu asalakları tolere ederse, günün birinde sessizlerin değil

, bu çürüklerin sesi her yeri kaplar.

 

İnsan Görünümlü Gürültü Makineleri: Saygısızlığın Yeni Çağı!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!