Hakan Güney
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kredi Kartına Bölünmüş Aşk: Kapitalizmin Size Sattığı İlişki

Kredi Kartına Bölünmüş Aşk: Kapitalizmin Size Sattığı İlişki

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevginin Cesedi Üzerinde Tepinen Tüketim Köleleri

Birbirinize aşk diye sattığınız şeyin içi çürümüş, kokusunu almıyor musunuz? 14 Şubat geldiğinde, cüzdanlarınızı açıp ruhunuzu pazara sürüyorsunuz. Kime ve neye? Sevgiliniz mi? Hayır! Kapitalizmin en iğrenç oyununa! Çiftler, aşklarını göstermek için kredi kartlarını çıkarırken, gerçekte sevgiyle değil, borçla birbirlerine bağlanıyorlar. Size söylenen şu: “Eğer pahalı bir hediye almazsan, değersizsin.” Ve siz de tıpkı iplerini ellerinde tutan bir ustanın yönlendirdiği kuklalar gibi bu oyunu oynuyorsunuz. Aşkınızın gerçek olduğunu sanıyorsunuz, oysa sadece bir müşteri oldunuz.

14 Şubat, aşkla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir gün. Gerçek aşk, soğukta üşüyen sevgilinin ellerini tutmaktır, onun ruhundaki fırtınalara siper olmaktır. Ama siz, paketlenmiş çikolatalarla, sahte gül yapraklarıyla, ışıl ışıl parlayan ama ruhsuz takılarla sevgiyi satın alabileceğinize inanıyorsunuz. Aptallığınızın boyutu o kadar büyük ki, aşkı bile piyasanın belirlediği kurallara göre yaşamaya razı gelmişsiniz.

Sizi Seviyorlar Mı, Yoksa Sadece Hediyelerinizi Mi?

O aldığınız hediyeler var ya… İşte onların içinde ne sevgi var, ne samimiyet, ne de sadakat. Hediye aldığınız kişi gerçekten sizi mi seviyor, yoksa pahalı armağanlarınıza mı âşık? Bu soruyu kendinize sormaktan korkuyorsunuz, çünkü cevabı duymaya cesaretiniz yok. Siz, ruhunuzu bir fiyat etiketiyle satan zavallılarsınız. Sevgilinize duyduğunuz bağlılık değil bu, bankaya duyduğunuz bağlılık! Kredi kartına bölünmüş bir aşkın içinde çırpınıyor, sahte mutluluklarla avunuyorsunuz.

İnsan psikolojisi en zayıf noktasına, yani onaylanma ihtiyacına oynandığında, bireyler mantıklı düşünme yetisini kaybeder. Tıpkı sizin 14 Şubat’ta yaptığınız gibi! Hediyelerinizin, sevgilinizin gözündeki değeriniz olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa gerçek şu ki, eğer biri sizi pahalı hediyeler aldığınız için seviyorsa, o kişi sizi sevmiyordur. Sizi, cüzdanınızı ve harcama limitinizi seviyordur! Ama siz bu gerçeği görmemek için her yıl aynı döngüyü tekrar tekrar yaşıyorsunuz. Ne yazık!

Sahte Romantizmin Orgazmı: Sevgiler Günü Ritüelleri

Birbirinize sarılıyorsunuz, lüks restoranlara gidiyorsunuz, hediyeler veriyorsunuz… Peki sonra? Sonra her şey sıradan bir güne dönüyor ve geriye koca bir boşluk kalıyor. Tüm o romantizm tiyatrosu sadece bir gün sürüyor ve ertesi gün birbirinizin suratına bile bakmıyorsunuz. Tüm yıl boyunca sevgisiz, ilgisiz bir ilişki yaşayıp, sadece 14 Şubat geldiğinde âşık taklidi yapıyorsunuz. İnsan ruhunun düşebileceği en zavallı hal budur işte!

Freud yaşasaydı, 14 Şubat’ı bastırılmış duyguların iğrenç bir patlaması olarak tanımlardı. Çünkü o gün herkes, tüm yıl boyunca hissetmediği aşkı yaşamak zorundaymış gibi davranıyor. Aşkın bir güne sığdırılması, sevgiyi öldüren en büyük ihanettir. Gerçek aşk bir günde kutlanmaz, her gün yaşanır! Ama siz, birkaç Instagram fotoğrafı ve sahte mutluluk gösterisi uğruna, ruhunuzu ucuza satıyorsunuz.

Kapitalizmin Şeytani Oyunu :Kredi Kartına Bölünmüş Duygular

Aşklarınızı bile taksitlendirdiniz, farkında mısınız? O yüzük, o parfüm, o pahalı yemekler… Hepsi bankanın size sunduğu “3 ay ertelemeli 6 taksit” kampanyasının bir parçası! Siz sanıyorsunuz ki aşkınızı büyütüyorsunuz, aslında borcunuzu büyütüyorsunuz! Sevgilinizin gözlerinin içine bakarken, aslında banka ekstresini nasıl ödeyeceğinizi düşünüyorsunuz. Bu mu aşk? Hayır, bu modern dünyanın en iğrenç kölelik düzenidir!

Gerçek sevgi, fiyat etiketi taşımaz. Birine olan sevginizi hediyelerle kanıtlamak zorunda hissettiğiniz an, işte o an, aşkın öldüğünü kabul edin. Ama siz bunu kabul edemezsiniz, çünkü gerçeği görmek sizi rahatsız eder. Size mutluluk diye satılan şeyin aslında modern bir kölelik düzeni olduğunu anladığınızda, yüzleşmek istemezsiniz. Çünkü gerçekler acıdır. Ve siz, kendinizi tatlı yalanlarla kandırmaya alışmış zavallılarsınız.

Sahte Aşkımızın Cenazesini Kaldırabilirsiniz

Sevgililer Günü bittiğinde geriye ne kalıyor? Taksitlerle alınmış hediyeler, içi boşalmış ilişkiler ve kredi kartı borçları… Siz, aşkın en büyük düşmanı oldunuz. Onu bir pazar malına çevirdiniz, onu iğrenç bir ticari oyunun içine soktunuz, onu kendi ellerinizle öldürdünüz. Şimdi o aşkın cenazesini kaldırın!

 

Kapitalizm size aşkı değil, tüketimi sattı. Siz de ruhunuzu bu pisliğe teslim ettiniz. Ama hâlâ uyanma şansınız var. Belki de artık o lanet olası hediyeleri almaktan, o yapay romantizmi yaşamaktan, o borç batağında kaybolmaktan vazgeçmelisiniz. Ama vazgeçemezsiniz. Çünkü siz artık sevginin değil, bankaların, mağazaların, reklam şirketlerinin kölesi olmuşsunuz.

 

Size bir tavsiye: Önümüzdeki 14 Şubat geldiğinde, önce aynaya bakın. Kendinize şu soruyu sorun: “Ben gerçekten seviyor muyum, yoksa sadece sistemin bana biçtiği rolü mü oynuyorum?” Eğer dürüst bir cevap verebilirseniz, belki de ilk kez gerçekten âşık olacaksınız. Ama büyük ihtimalle, yine aynı boktan döngüyü tekrar yaşayıp, kendinizi kandırmaya devam edeceksiniz.

Çünkü siz, aşkı değil, onun sahte bir taklidini yaşamaya mahkûmsunuz.

 

Kredi Kartına Bölünmüş Aşk: Kapitalizmin Size Sattığı İlişki
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!