Herkesin ortak kabullerinden biridir: Ödev, öğrencinin öğrendiklerini pekiştirmesi için önemlidir. Ancak son yıllarda birçok ailede akşam saatleri bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Çocuk ödev yapmak istemiyor, anne-baba sürekli hatırlatıyor, öğretmen ise tamamlanmayan ödevlere üzülüyor. Aslında niyet güzel, ama uygulama çoğu zaman can sıkıcı hale geliyor.
Evde Başlayan Sessiz Savaş
Birçok veli “ödevi biz yapıyoruz” derken abartmıyor. Gerçekten de, çocuğunun başına oturup saatlerce onunla birlikte çalışan, hatta yer yer onun yerine yapan anne babalar var. Bu iyi niyetli çaba, çocuğun kendi sorumluluğunu almasını geciktirirken, ebeveynin sabrını ve enerjisini de tüketiyor. Akşamları olması gereken sıcak aile ortamı, yerini sık sık “ödevini yaptın mı?” sorusuna bırakıyor.
Çocuklar Ne Hissediyor?
Ödevin çocuğun gelişimi için önemli olduğu kesin. Ancak verilen ödevler uzun, karmaşık ve fazlaysa çocuk için sadece bir yük haline geliyor. Hele ki okuldan yorgun gelen bir çocuğun saatlerce masa başında tutulması, onu dersten soğutabiliyor. Ödev artık bir öğrenme aracı değil, zorunlu bir görev gibi algılanıyor. Ve bu da zamanla iç motivasyonunu kırıyor.
Öğretmenin Gözüyle Ödev
Öğretmen için ödev, öğrencinin konuyu anlayıp anlamadığını görebileceği bir fırsattır. Fakat öğrenci yerine veli tarafından yapılan ödevlerle karşılaşmak öğretmen için de moral bozucu bir durum. Ayrıca sadece “vermiş olmak için” verilen, sıradan ve tekrarlayan ödevler öğrencinin ilgisini çekmediği gibi öğretmenin eğitim niteliğini de gölgede bırakıyor.
Doğru Ödev Nasıl Olmalı?
Ödev; sade, anlaşılır, öğrencinin seviyesine uygun ve gerçekten anlam taşıyan nitelikte olmalı. Çocuğun düşünmesini, araştırmasını, üretmesini sağlayan ödevler, öğrenme sürecine katkı sunar. Zorlayıcı değil yönlendirici olmalı. Öğrenci ödevi bitirdiğinde “yaptım ve başardım” hissini taşımalı.
Peki, Aile Ne Yapmalı?
Aileler bu süreçte kontrol eden değil, destek olan rolde olmalı. Çocuğa sessiz bir ortam sağlamak, zamanı planlamasına yardımcı olmak, ama asla onun yerine geçmemek gerekiyor. Elbette zorlandığı yerde rehberlik edilebilir, ama çözümü onun bulması teşvik edilmelidir. Çünkü ödevin asıl amacı bilgi değil, beceri kazandırmaktır.
Sonuç
Ödev; doğru verildiğinde çocukta sorumluluk duygusunu geliştirir, öğrenmeyi pekiştirir ve başarı hissi kazandırır. Ancak yanlış yöntemlerle verildiğinde hem çocuk hem aile için büyük bir yük haline gelir. Bu nedenle ödev; dikkatle, bilinçle ve empatiyle planlanmalıdır. Çünkü çocuklar sadece bilgiyle değil, doğru yaklaşımla da büyür.
PSİKOLOJİK DANIŞMAN KÜBRA BOY