Mehmet Kuşcu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. EKONOMİ
  4. Kışın Kapıdaki Faturası ve İnsanı Isıtan Dayanışma Ekonomisi

Kışın Kapıdaki Faturası ve İnsanı Isıtan Dayanışma Ekonomisi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kış kapıya dayandığında, takvimlerin söylediklerinden çok daha güçlü bir şey hissederiz. Sabahın serinliğindeki o ince ürperti, akşamüstü sokaklara çöken hafif pus, güneşin giderek kısalan misafirliği… Hepsi birer işaret. Sanki mevsim, sessiz bir dil kullanarak yaklaşan günlerin haberini veriyor.

Kış, kendi içinde hem umut taşır hem de insanı biraz düşündürür. Çünkü her soğuk, kendi sıcaklığını da beraberinde getirir. Her zorluk, içinde az da olsa bir kolaylık saklar. Mevsimlerin döngüsü aslında hayatın döngüsüne çok benzer. İnsan bazen üşür, bazen ısınır; bazen yorulur, bazen yeniden güç bulur.

Son günlerde havadaki değişim herkesi aynı soruya yöneltiyor: Bu geliş bir bereketin habercisi mi yoksa daha zorlu bir dönemin kapıda olduğunun mesajı mı?

Sokaklar, caddeler, pazar yerleri… Her yerde aynı tedirginlik var. Ekmeğin fiyatı, doğalgazın faturası, elektriğin yanan lambası, evin ısısı… Kış yaklaşırken herkes kendi hesabını yapıyor. “Bu yıl nasıl geçer?” sorusu adeta havada asılı duruyor.

Ama kışa sadece masraflar penceresinden bakmak, bu mevsimin ruhunu eksik bırakır. Çünkü kış, yorgun toprağın dinlendiği, ağacın kabuğuna çekilip güç topladığı, insanın iç muhasebesini yaptığı özel bir aralıktır. Bir nevi arınma mevsimi gibi… Sanki hayat, bir “mola” verip bize kendimizi yeniden dinleme şansı sunar.

Bugünlerde insanlar daha erken eve dönüyor. Işıklar daha erken yanmaya başlıyor. Evlerde çay daha çok demleniyor, sohbet daha kıymetli hale geliyor. Birlikte oturulan sofralar daha sıcak hissediliyor. Kimi zaman bir battaniyenin verdiği huzur bile insanı gülümsetiyor. Çünkü kış, kalabalık içinde yalnızlığı azaltan bir taraf taşır. İnsan, soğuğun ortasında sıcaklığın değerini daha iyi anlar.

Elbette zorlukları var. Zorlanmadan yaşayan kimse kalmadı. Ekonomi, geçim, hayat telaşı… Her biri insanın omuzlarına yük bindiriyor. Hele ki kış yaklaştıkça bu yük biraz daha hissedilir hale geliyor. Fakat insanın derinlerinde bir yer var ki, orada hep bir dayanıklılık bekler. Atalarımızdan miras kalmış bir güç. “Bu da geçer” dedirten bir sabır, bir metanet.

Kışın ilk soğuğu, bazen “huzur” kelimesinin anlamını hatırlatır. Çünkü insan sıcak bir ortama girmenin ne kadar kıymetli olduğunu ancak üşüyünce anlar. Hayat da böyle. Zorluk yaşayınca kolaylığı fark ediyoruz. Sıkıntı olunca kıymet bilme duygusu güçleniyor.

Pencereden dışarı baktığımda, sokak lambalarının altındaki hafif sis perdesi bana hep aynı düşünceyi getirir: Mevsim değişirken insan da değişir. Her birimiz kendi içimizde bir mevsim yaşarız. Şu an belki içinizde sonbaharın dökülen yaprakları var. Belki bir şeyleri bırakmaya çalışıyorsunuz. Belki bir yükün hafiflediğini hissediyorsunuz. Kış geldikçe herkes kendi içindeki “yenilenme alanını” fark eder.

Kış, aynı zamanda bize çok önemli şeyler hatırlatan bir mevsimdir. Soğuklar sadece havayı değil, vicdanımızı da üşütür; bize yoksulluğu, dayanışmanın gerekliliğini ve paylaşmanın gerçek gücünü hatırlatır. Bir komşunun kapısını çalıp ‘Bir ihtiyacın var mı?’ diye sorması, bir çocuğun üşüyen ellerine uzanan mont yardımı, yalnız kalmış bir yaşlının sobasını yakmasına yardımcı olmak… İşte bunlar, kışın getirdiği en değerli insanlık hatırlatmalarıdır.

Toplumun dokusunu oluşturan bu küçük ama etkisi büyük hareketler, kışın sert yüzüne karşı sıcak bir kalkan oluşturur. Çünkü insanın sıcaklığı, sobadan çıkan alevden çok daha güçlüdür. Bir tebessüm bile bazen soğuğu unutturur. Mevsimin ruhunu güzelleştiren de budur zaten: İnsanın insana olan yakınlığı.

Bu yılın kışı nasıl geçer bilinmez. Herkesin yükü farklı, herkesin beklentisi başka. Ama bir gerçek var ki, kış hiçbir zaman sadece soğukla gelmez. İçinde umut taşır, yeni başlangıçların sinyallerini taşır. Çünkü her kar tanesi, toprağın altındaki hayatı koruyan ince bir örtü gibidir. Kışın örttüğü yerden bahar çıkar. Yani bugünün soğuğu, yarının çiçeğine hazırlık yapar.

Bazen insanlar soruyor: “Bu kış zor mu geçecek?”

Benim cevabım şu: Kışın zorluğu mevsimden çok insanın beraberliğine bağlıdır. Birlik varsa, dayanışma varsa, paylaşma kültürü varsa, en sert kış bile insanı yormaz. Çünkü yük paylaşıldıkça hafifler, dert anlatıldıkça azalır.

Kışın ilk belirtileri ortaya çıktı. Sokaklara dolan serinlik, havada gezen hafif duman kokusu, şehirlerin üzerinde oluşan sis… Hepsi bir hikâyenin başlangıcı gibi. Bu hikâyenin nasıl devam edeceği ise biraz mevsime, biraz da bize bağlı.

Belki bereketli bir kış yaşayacağız. Toprağın doyduğu, bolluk getiren, umut veren bir kış…

Belki zorlukları daha fazla hissedeceğiz. Faturaların kabardığı, yükün ağırlaştığı bir dönem olacak.

Ama ne olursa olsun, her mevsim kendi içinde bir anlam taşır. Kışın anlamı ise şudur: İnsan, içindeki gücü yeniden keşfeder.

Ve kim bilir… Belki de bu kış, hepimize unuttuğumuz güzel bir şeyi hatırlatacak:

Soğuk, sıcaklığı kıymetli kılar. Yük, dayanmayı öğretir. Sessizlik, ruhu besler.

Belki bereket gelir, belki sınav… Ama her iki durumda da kış insanın karakterini tazeleyen bir mevsimdir.

Saygılarımla.

Kışın Kapıdaki Faturası ve İnsanı Isıtan Dayanışma Ekonomisi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Sayın Kuşcu,
    Kış mevsimini böylesine derin, duygu dolu ve insanın iç dünyasına dokunan bir dille anlatmanız gerçekten etkileyici. Satırlarınız soğuğun ve sıcaklığın aynı anda hissedilebildiği o özel mevsim ruhunu büyük bir ustalıkla yansıtıyor. Toplumsal dayanışmayı, insan olmanın inceliklerini, mevsimlerin hayatla kurduğu paralelliği bu kadar zarif bir üslupla aktarmanız, okuyanın içini ısıtıyor ve düşünmeye davet ediyor.
    Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

    • 4 Aralık 2025, 18:19

      Değerli Okurum,

      Yazımı beğenmiş olmanız beni çok mutlu etti. İlginiz ve kıymetli yorumunuz için içtenlikle teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

  2. 4 Aralık 2025, 12:14

    Sayın M Kuşcu,
    Yazınız kışın ruhunu ve insanın iç dünyasını çok etkileyici olmuş. özellikle duyguyu ve düşünceyi aynı anda aktaran, sıcaklığıyla okuru içine çeken bir metin olmuş. Böylesine samimi, derinlikli ve umut veren bir metin kaleme aldığınız için sizi gönülden tebrik ederim.
    Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık…

    • 4 Aralık 2025, 18:20

      Değerli Okurum,

      Yazımı beğenmiş olmanız beni çok mutlu etti. İlginiz ve kıymetli yorumunuz için içtenlikle teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.