Mehmet Kuşcu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Özgür Basın, Özgür Toplumun Güvencesi

Özgür Basın, Özgür Toplumun Güvencesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dün, 3 Mayıs 2025, tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü büyük bir coşkuyla kutlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993’te aldığı o kıymetli kararla her yıl andığımız bu anlamlı gün, basın özgürlüğünün ne kadar da hayati bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Basın özgürlüğü sadece bir yazarın klavyesinde istediği gibi yazabilmesi ya da bir çizerin elinin kolunun serbest olması demek değil aslında. Bu özgürlük, hepimizin içindeki o bilgiye ulaşma arzusundan, farklı fikirlerle dünyamızı daha da genişletme merakımızdan ve en nihayetinde kendi kafamızdaki düşünceleri özgürce şekillendirebilme gücümüzden doğuyor.

Demokrasinin tam kalbinde atan en güçlü damarlardan biridir basın özgürlüğü. Bir toplum düşünün ki, yöneticilerini ancak doğru ve çeşitli kaynaklardan edindiği bilgilerle tartabilsin, karar alma süreçlerine ancak bu bilgiler ışığında katılabilsin ve kendi geleceğini ancak bu sayede şekillendirebilsin. İşte tam da bu nedenle, basın özgürlüğü sadece birkaç gazetecinin değil, hepimizin ortak meselesidir.

Bir ülkenin basını ne kadar özgür nefes alabiliyorsa, o ülkenin demokrasisi de o kadar kök salmış ve derinleşmiştir. Çünkü demokrasi, sandık başına gidip oy vermekten çok daha fazlasıdır. Asıl olan, her bir bireyin vereceği kararları sağlam temellere, doğru bilgilere dayandırabilmesidir. Basının omuzlarındaki yük ise ağırdır: kamuoyunu aydınlatmak, karanlıkta kalmış yolsuzlukları gün yüzüne çıkarmak, sesi duyulmayanların çığlığı olmak ve gerektiğinde iktidarın güçlü sesine karşı soru sormaktır. Bu hayati görevlerini yerine getirebilen bir basın, demokrasinin adeta can suyudur.

Tarihin sayfaları, basın özgürlüğünün olmadığı ya da zincirlere vurulduğu rejimlerin acı dolu hikayeleriyle doludur. Nazi Almanyası’nda, Hitler’in propaganda ustası Goebbels’in demir yumruğu altındaki basın, yalnızca iktidarın yankısı haline gelmişti. Halk, gerçeklerden uzaklaştırılmış, yalanlarla beslenmiş ve göz göre göre büyük bir felakete sürüklenmişti. Oysa bağımsız bir basın olsaydı, belki de bu karanlık gidişatı sorgulayabilir, toplumu uyarabilir ve o korkunç son engellenebilirdi.

Benzer bir tablo da Sovyetler Birliği’nde yaşanmıştı. Basın, devletin emrindeydi. Parti politikalarının dışına çıkmak, yasaktı. Farklı düşünenlerin sesi kısılmış, yanlış kararların sonuçları halktan özenle saklanmıştı. Çernobil faciası, bu acı gerçeğin en sarsıcı örneklerinden biridir. Patlamanın ardından halk günlerce ne olup bittiğini öğrenemedi. Gerçekler örtbas edildiği için insanlar kendilerini koruyamadı, ölümler ve hastalıklar arttı. Eğer orada özgür ve bağımsız bir basın olsaydı, belki de bu felaket bu kadar büyük bir yıkıma yol açmazdı.

Ancak umut da vardır. Basın özgürlüğünün kök saldığı yerlerde, yanlışlar daha çabuk göze çarpıyor, karanlık işler aydınlığa kavuşuyor ve adalet daha kolay tecelli ediyor. Mesela, 1970’lerde Amerika Birleşik Devletleri’ni derinden etkileyen Watergate skandalını hatırlayalım. İşte o olayda, Washington Post gazetesinin yürekli muhabirlerinin pes etmeyen takibi sayesinde Başkan Nixon’ın gizli oyunları ortaya çıktı. Bu da tüm dünyaya gösterdi ki, basın sadece haberleri ulaştıran bir araç değil, aynı zamanda demokrasiyi koruyan çok önemli bir bekçi.

Basın özgürlüğü sadece büyük olayları aydınlatmakla kalmaz, günlük hayatımızın da adeta görünmez bir koruyucusudur. Çoğu zaman duyulmayan, sessiz çığlıklar, ancak bağımsız gazetecilerin ve özgür medya kuruluşlarının özverili çabalarıyla görünür hale gelir. Eğer bir basın baskı altında tutulur, susturulur ya da yönlendirilirse, bu sorunların üzeri örtülür ve toplumun ilerlemesi sekteye uğrar.

Ne yazık ki, günümüzde pek çok ülkede basın üzerinde ağır bir baskı hissediliyor. Gazeteciler haksız yere tutuklanıyor, medya kuruluşlarının kapılarına kilit vuruluyor, oto-sansür korkunç bir gölge gibi yayılıyor. Halk, gerçeklerden uzaklaştırılıyor ve tek sesli bir medya ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Oysa çoğulcu bir demokrasi, farklı fikirlerin özgürce ifade edilebildiği bir zeminde gelişir. Farklı sesler duyulmadıkça, toplumsal yaralar görünür kılınmadıkça, değişim ve dönüşüm hayalden öteye gidemez.

Elbette, basın özgürlüğünün de sınırları vardır. Başkalarının onuruna, özel hayatına saygı göstermek, milli güvenliği tehlikeye atmamak bu özgürlüğün doğal parçasıdır. Ancak bu sınırlar, iktidarların hoşuna gitmeyen gerçekleri örtbas etmek için bir kılıf olarak kullanılmamalıdır. Gerçekten demokratik bir toplum, eleştiriden korkmaz. Aksine, eleştiriyle beslenir ve gelişir.

Artık teknoloji sayesinde bilgiye ulaşmak, eskisine göre çok daha rahat. Sosyal medya platformları, bloglar, internet gazeteleri derken, insanlar eskisinden çok daha fazla bilgi kaynağına erişebiliyor. Ama bu yeni ortamın getirdiği bir sorun da var: bilgi kirliliği ve yanlış bilgiler. İşte tam bu noktada, işini iyi yapan, etik değerlere önem veren ve kimseden emir almayan gazetecilik her zamankinden daha da önemli hale geliyor. Zira halkın itimat edebileceği, gerçek bilgileri aktaran medya organlarının varlığı, sağlıklı düşünebilen bir toplumun temel şartlarından biridir.

Netice itibarıyla, basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, her bir vatandaşın vazgeçilmez bir hakkıdır. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet ancak özgür bir basının varlığıyla mümkündür. Demokrasi, basın özgürlüğüyle nefes alır; basın sustuğunda ise demokrasi de derin bir sessizliğe gömülür. Bu nedenle, özgür ve bağımsız medyayı savunmak, sadece gazetecilerin değil, demokrasiye yürekten inanan herkesin ortak sorumluluğudur.

Bu vesileyle, tarafsız, özgür ve doğru haberciliğin temsilcisi tüm basın emekçilerinin 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

Saygılarımla.

Özgür Basın, Özgür Toplumun Güvencesi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 4 Mayıs 2025, 23:30

    Sayın M. Kuşcu,
    Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için özgür basının ne denli hayati olduğunu anlatan bu yazınız, yalnızca gazeteciler için değil, tüm toplum için önemli bir hatırlatma niteliğinde. Kaleminize, vicdanınıza ve duyarlılığınıza sağlık.
    Bu anlamlı günde, doğruyu savunmaktan, gerçeği araştırmaktan ve halkı aydınlatmaktan ödün vermeyen tüm basın emekçilerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü yürekten kutluyorum. Size ve meslektaşlarınıza bu zorlu ama onurlu yolculukta başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

    • 5 Mayıs 2025, 22:50

      Sayın Okurum,
      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Saygılarımla.

  2. Sayın Kuşcu
    3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla kaleme aldığınız yazınızı büyük bir beğeniyle okudum. Basın özgürlüğünün önemini net ve etkileyici bir dille anlattığınız için sizi tebrik ediyorum. Bu anlamlı günde, tüm basın emekçilerinin Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

    • 5 Mayıs 2025, 22:50

      Sayın Okurum,
      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Saygılarımla.

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!