Mehmet Kuşcu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Türk Dili Bayramı: Sözümüz Kimliğimizdir

Türk Dili Bayramı: Sözümüz Kimliğimizdir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Karamanoğlu Mehmet Bey’in o tarihi fermanının yankısı, aradan geçen 747 yıla rağmen hala ilk günkü tazeliğini koruyor! Bugün, 13 Mayıs 2025 ve o güçlü sözler, 13 Mayıs 1277’de söylenen o tarihi ferman, “Şimden gerü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler,” sadece bir emir olmanın çok ötesindeydi. Bu ferman, kadim Türk dilinin Anadolu topraklarında filizlenen o eşsiz kimliğinin de adeta bir ilanıydı.

Dünyanın en köklü ve en güzel dillerinden biri olan o ahenkli Türkçemiz, işte o kutlu günde ilk defa resmiyet kazanıyordu. Karamanoğlu Mehmet Bey’in o vizyoner bakış açısıyla atılan bu anlamlı ve tarihi adım, dilimizin yeşermesine, zenginleşmesine ve kuşaktan kuşağa aktarılmasına öyle büyük, öyle muazzam bir katkı sağladı ki, bugün konuştuğumuz bu melodik, bu içten dil, o fermanla sanki bir taç taktı. Milli kültürümüzün en değerli, en nadide mücevheri olan Türkçemiz, o tarihi günden itibaren Anadolu’nun dört bir yanında yankılanmaya başladı.

İşte bugün, o tarihi günün 747. yıl dönümünde, içimizde tarifsiz bir gururla 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’nı kutluyoruz. Bu özel gün, sadece şanlı geçmişimize duyduğumuz derin bir saygı duruşu değil, aynı zamanda dilimize sımsıkı sarılma ve onu daha da parlak yarınlara taşıma sorumluluğumuzun da sıcak bir hatırlatıcısı.

Bu nedenle geçmişimizden ve bugüne uzanan bu kıymetli mirasımıza sahip çıkmak hepimizin en önemli görevidir. Dil… Bir milletin sadece iletişim kurduğu bir araç mı sanırsınız? Hayır, asla! Dil, o milletin atan kalbidir, ruhunu besleyen can suyudur, tarihinin fısıltısı, dünyaya açılan en berrak penceresidir. Kelimelerle dokuruz hayallerimizi, onlarla anlam katarız etrafımızdaki her şeye, en derin, en mahrem duygularımızı bile fısıltıyla onlarla dile getiririz. İşte bu yüzden dil, bir milletin en kıymetli hazinesidir. Türk milleti için bu hazine, bin yıllık aşkımız, canımızdan aziz bildiğimiz Türkçemizdir. Ve her yılın 26 Eylül’ünde, bu eşsiz miras Türk Dili Bayramı ile onurlandırılır, hatırlanır, yürekten kutlanır.

Bu anlamlı günün ilk tohumları, 1932 yılında, o büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz vizyonuyla Ankara’da toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı’nda filizlenmiştir. Bu buluşma, sadece akademik bir toplantı olmanın çok ötesindeydi; Türk dilinin kendi öz köklerine dönmesi, yabancı etkilerden arınarak sadeleşmesi ve en önemlisi, halkın samimi, içten diliyle kucaklaşması için atılmış tarihi bir adımdı. Atatürk’ün Türkçeye olan o derin sevgi ve sarsılmaz inancı, onun dilin bir millet için ne denli hayati bir anlam taşıdığını derinden kavramasından kaynaklanıyordu. O’nun o unutulmaz, yüreklere kazınan sözü, “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir,” dil ile millet arasındaki o kopmaz bağı, o can yoldaşlığını ne de güzel anlatır.

Türk dili, kökleri Orta Asya’nın derinliklerine uzanan, binlerce yıllık heybetli bir çınar ağacı gibidir. Dalları yeryüzünün dört bir yanına uzanmış, nice çetin fırtınalara göğüs germiş, dünyanın en kadim ve köklü dillerinden biridir. Göktürk Yazıtları’nın o taşlara kazınmış asil sesi, Divanü Lügati’t-Türk’ün o engin bilgeliği, Dede Korkut Hikâyeleri’nin o sıcak, samimi anlatımı, Yunus Emre’nin ilahi aşkla yoğrulmuş o içten şiirleri… İşte tüm bu eşsiz miras, Türkçenin ne denli zengin, ne denli derin bir anlam deryası olduğunu gözler önüne serer. Ancak zamanın acımasız sillesiyle, farklı coğrafyalarda, bambaşka medeniyetlerle kurulan o kaçınılmaz etkileşimlerle Türkçeye Arapça, Farsça ve sonraları özellikle Fransızca gibi yabancı dillerin etkisi yavaş yavaş sirayet etmiştir.

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte başlayan o büyük değişim, o yeniden doğuş ve diriliş sürecinde, milli kimliğin yeniden inşası da en az diğerleri kadar hayati bir öneme sahipti. İşte tam da bu kritik noktada, Türkçenin yeniden yapılandırılması, kendi öz kaynaklarına dönmesi bir zorunluluktu. Atatürk’ün o büyük dil devrimiyle amaçladığı en temel şey, halkın kendi ana diliyle özgürce düşünebilmesi, yazabilmesi ve okuyabilmesiydi. Bu devrim, sadece kelimelerin kabuk değiştirmesi değil, aynı zamanda bir düşünce biçiminin, dünyaya bakış açımızın da kökten bir dönüşümünü simgeliyordu.

İşte 26 Eylül Türk Dili Bayramı, bu uzun ve anlamlı tarihi yolculuğun, Atatürk’ün dilimize duyduğu o derin sevginin ve hassasiyetin en güzel nişanesidir. Bu özel gün, her yıl okullarımızda yankılanan o coşkulu şiirlerle, genç kalemlerden dökülen o anlamlı kompozisyonlarla, akademik çevrelerde yapılan o derinlikli seminerler ve panellerle kutlanır. Ancak bu kutlamaların en dokunaklı, en anlamlı yanı, Türkçenin o paha biçilmez değerini, milletimizin ortak hafızasında daima canlı tutmaktır.

Bir dili sadece öğretmek, o karmaşık gramer kurallarını ezberletmek asla yetmez; ona bir ruh üflemek, onu sevgiyle beslemek, onu yüreğimizde hissetmek gerekir. İşte Türk Dili Bayramı tam da bu yüzden hayati bir öneme sahiptir. Her birimize, özellikle de geleceğimizin teminatı olan sevgili genç kuşaklara, Türkçeye sahip çıkmanın, onu yaşatmanın ne denli hayati olduğunu bir kez daha hatırlatır. Çünkü bir dil, ancak ona gönül verenler, onu sevenler, onu özenle kullananlar sayesinde sonsuza dek varlığını sürdürür.

Ne yazık ki küreselleşmenin o hızlı ve bazen de acımasız rüzgarıyla birlikte, yabancı kelimeler adeta bir sel gibi dilimize akın etmekte ve günlük konuşmalarımızdan yazışmalarımıza kadar her yerde sıkça boy göstermektedir. Şehrin dört bir yanındaki o göz alıcı tabelalarda, Türkçeyle uzaktan yakından alakası olmayan, kulağa hiç de hoş gelmeyen ifadeler maalesef ki gözümüze çarpmakta, sosyal medyanın o uçsuz bucaksız dünyasında ise dil bilgisi kuralları çoğu zaman hiçe sayılmaktadır. İşte bu dilimize zarar veren bu olumsuz gidişata karşı en güçlü savunmamız, Türkçeyi doğru, özenli ve bilinçli bir şekilde kullanmaktır.

Türk Dili Bayramı, sadece geçmişi tatlı bir tebessümle hatırlamak, o güzel anıları yâd etmek için değil, aynı zamanda geleceğimizi birlikte inşa etmek, o pırıl pırıl yarınları kurmak için de elimize geçen eşsiz bir fırsattır. Her birimiz, kullandığımız bu güzel dile özen göstermeli, onu en doğru ve en içten biçimde öğrenmeli ve gelecek nesillere tertemiz, paha biçilmez bir miras olarak aktarmalıyız. Bu hayati görev, sadece o değerli öğretmenlerimizin ya da kıymetli dil bilimcilerimizin omuzlarında değildir; bu, hepimizin omuz omuza vermesi gereken ortak bir sorumluluktur. Çünkü Türkçe, hepimizin sıcacık yuvasıdır. Ve bu evi sevgiyle korumak, onu her geçen gün daha da güzelleştirmek, onu sonsuza dek yaşatmak, hepimizin yüreğinden gelmesi gereken bir vazifedir.

Türkçeyi sevmek, yalnızca kulağa hoş gelen, etkileyici cümleler kurmaktan ibaret değildir; ona kalbimizin derinliklerinden gelen bir saygı duymak, her bir kelimesini inci tanesi gibi özenle seçmek, onu en doğru ve anlamlı biçimde kullanmak ve gelecek nesillere tertemiz, pırıl pırıl bir miras olarak bırakmaktır asıl olan. Her bir kelime, içimizde filizlenen bir duygunun, zihnimizde beliren bir düşüncenin en kıymetli taşıyıcısıdır. İşte bu nedenle kelimelerimize gözümüz gibi bakmalı, onları sevgiyle ve özenle korumalıyız. Çünkü kelimeler, bir milletin en dürüst aynasıdır.

Türk Dili Bayramı, işte bu aynaya bakmamızı, kendimizi ve o bin yıllık kimliğimizi yeniden görmemizi sağlar. Bu anlamlı bayram vesilesiyle, dilimize olan o derin sevgimizi bir kez daha tüm kalbimizle haykırıyor, Atatürk’ün açtığı o aydınlık yolda, güzel Türkçemizi daha da parlak yarınlara taşımayı yürekten diliyoruz.

Unutmayalım ki, diline sımsıkı sahip çıkan bir millet, sadece şanlı geçmişini değil, aydınlık geleceğini de kendi güçlü elleriyle şekillendirir. Sözümüz kimliğimizdir, o yüzden kimliğimize canımız pahasına sahip çıkalım!

Nice yüzyıllara, nice güzel Türkçe günlerine!

Saygılarımla.

Türk Dili Bayramı: Sözümüz Kimliğimizdir
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 13 Mayıs 2025, 19:24

    Sayın Kuşcu,
    Ne kadar anlamlı, duygu dolu ve tarih bilinciyle örülmüş bir yazı olmuş! Türkçemizin kıymetini bu denli içten ve etkileyici anlatımınız için sizi yürekten tebrik ediyorum. Kaleminize, yüreğinize sağlık…

    • 14 Mayıs 2025, 23:04

      Sayın Okurum,
      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Saygılarımla.

  2. Sayın Kuşcu
    Türkçemizin tarihine, özüne ve geleceğine dair bu kadar derinlikli, duygu dolu ve etkileyici bir yazı kaleme aldığınız için sizi yürekten tebrik ederim. Türkçemize olan sevdanızın nice gönüllere ilham olması temennisiyle…

    • 14 Mayıs 2025, 23:04

      Sayın Okurum,
      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Saygılarımla.

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!