Son yıllarda ülkemizde geçim şartları giderek ağırlaşıyor. Temel gıda ürünlerinden kira fiyatlarına, faturalardan ulaşım giderlerine kadar her alanda ciddi bir artış var. Maaşlar aynı hızla yükselmezken, hayat pahalılığı vatandaşın omzunda büyük bir yük haline geldi.
Market raflarındaki fiyatlar her geçen gün değişiyor. Dün aldığımız bir ürünü bugün aynı fiyata bulmak neredeyse imkânsız. Asgari ücretle geçinen bir ailenin ay sonunu getirmesi, temel ihtiyaçlarını karşılaması artık büyük bir mücadele gerektiriyor. Eskiden lüks sayılan bazı harcamalar artık zorunlu ihtiyaç hâline geldi ama gelir düzeyi buna yetişemiyor.
Özellikle kiralar ve faturalar, bütçenin en büyük düşmanı haline gelmiş durumda. Büyükşehirlerde ev kiralamak neredeyse imkânsız hale geldi. Ev sahibi olmak artık orta sınıf için bile hayal oldu. Üstüne üstlük enerji ve doğalgaz fiyatlarındaki artış, insanların ısınma ve aydınlanma gibi en temel ihtiyaçlarını bile hesap kitap yaparak karşılamasına neden oluyor.
Peki, çözüm ne? Ekonomik istikrarın sağlanması, enflasyonun kontrol altına alınması ve alım gücünün artırılması gerekiyor. Üretimi destekleyen, küçük esnafı koruyan ve dar gelirliyi gözeten politikalar olmadan bu yük daha da ağırlaşacak. Vatandaşın alım gücünü artıracak, işsizlik sorununa çözüm sunacak adımlar atılmadıkça, geçim sıkıntısı her kesimi etkilemeye devam edecek.
Ekonomik krizler gelip geçici olabilir, ancak insanların umutlarını kaybetmesi uzun vadede büyük bir toplumsal çöküşe neden olur. Bu yüzden yöneticilerin, ekonomistlerin ve biz vatandaşların el ele verip çözüm üretmesi şart. Aksi takdirde, “geçim” sadece maddi bir mesele değil, psikolojik ve sosyal bir travmaya dönüşecek.
MUSTAFA DOĞAN.