Matbaanın Osmanlı’ya Gelişi: Gerçekten Geç mi Kaldı?
Çokça tartışılan bir konu olan “Osmanlı’ya matbaa geç mi geldi?” sorusu, Osmanlı’nın gerici olup olmadığı üzerinden değerlendirilir. Matbaanın geç geldiği doğrudur, ancak her olayda olduğu gibi burada da meselenin perde arkasına bakmamız gerekir.
Matbaa Osmanlı’ya Hiç Gelmedi mi?
Öncelikle bu yanılgıyı düzeltelim: Matbaa, Osmanlı topraklarına gayri resmî olarak 1493’te, İspanya’dan kovulan Yahudiler tarafından getirilmiştir. İlk olarak İbranice ve Ladino (Yahudi İspanyolcası) dillerinde eserler basılmıştır. Ermeniler ve Rumlar da 16. yüzyılda kendi dillerinde matbaalar kurmuştur. Yani matbaa Osmanlı topraklarına erken gelmiş, ancak Müslüman toplum tarafından benimsenmesi gecikmiştir.
Osmanlı’da Matbaa Neden Hemen Benimsenmedi?
1. Ulemanın Etkisi mi?
Osmanlı’da kitap kültürü çok köklüydü. Hat sanatı ve el yazması kitaplar hem bir sanat eseri hem de prestij göstergesiydi.
Ulemalar, matbaanın kitapları değersizleştireceğini ve hattatların işsiz kalacağını düşünüyorlardı. Ancak bu yanılgı sadece Osmanlı’ya özgü değildi. Matbaa ilk olarak Almanya’da bulunduğunda, Katolik Kilisesi de büyük tepki göstermişti.
2. Dil ve Teknik Sorunlar
İlk çıkan matbaalar Latin harflerine ve düz baskıya uygunken, Osmanlı’da kullanılan Arap harfleri daha karmaşıktı. O dönemin teknolojisi ile Arap harflerini matbaada basmak daha zordu.
3. Ekonomik ve Politik Nedenler
El yazması kitaplar Osmanlı’da yaygındı ve usta hattatlar tarafından yazılan pahalı kitaplar, bir ayrıcalık ve prestij göstergesiydi.
4. Osmanlı’nın Bilgiye Bakışı
Osmanlı, bilgiye değer veriyordu ancak bilgi, ulemalar ve devletin denetimi altındaydı. Matbaanın gelmesiyle daha hızlı kitaplar basılabilecek ve devlet tarafından istenmeyen bilgiler de matbaa aracılığıyla hızlıca dağıtılabilecekti.
İlk Osmanlı Matbaası: İbrahim Müteferrika ve Geç de Olsa Bir Devrim
1727’de Macar asıllı İbrahim Müteferrika, ilk Müslüman matbaasını kurdu. İlk baskılar genellikle bilim, tarih ve coğrafya kitaplarıydı; dini kitaplar el yazması geleneğini korudu. Matbaanın Osmanlı’ya girişi bir devrimdi, ancak Avrupa’daki gibi büyük bir bilgi patlaması yaratmadı.
Sonuç
Bugün bile teknolojiyi kullanma biçimimiz sadece teknik imkânlardan değil, toplumsal ve politik dinamiklerden etkileniyor. Osmanlı’nın matbaa ile imtihanı bize gösteriyor ki teknoloji sadece icat edilmekle kalmıyor, toplum tarafından benimsenmesi de zaman alıyor.