Geçti bir gün daha ağlayan yüzler, kırılan kalpler, yıkılan hayallerle…Ne kadar değişti dünya değil mi? Ama hala Gazze değişmedi hala Ortadoğu değişmedi hala İsrail değişmedi.
Çünkü insan sağır; çığlıkları duyamayacak kadar.
Çünkü insan kör; zalimi göremeyecek kadar.
Çünkü insan dilsiz; zulme dur diyemeyecek kadar.
Peki biz hep kör, dilsiz, sağır mı kalacağız?Elbette kalmayacağız. Ama bir şartla: SUSMAYARAK!
Sorumluyuz konuşmaya, susmamaya sorumluyuz. Yoksa bilmiyor musunuz Nuri Pakdil’in bu söylemini: Bugün sorumluluk duymayan insan cürüm işlemektedir. Yani cani…
Karanlıklar aydınlığa kavuşur elbet umut haykırışı, iman gücü sende olduğu müddetçe. Haydi kalk, küskün kalplerin gönlünü almaya çalış. Tut ellerini, yalnız olmadığını hissetsin Gazze. Çünkü artık her ağlayan çocuğun gözyaşları Gazze diye yağıyor ama en acısı da bunu yağmur sanıyoruz. Şimdi farkindalik vakti uyumuşları uyandırma, susanları konuşturma vakti. Yok öyle Müslüman olup susmak. Hep beraber bu zafere el atacağız samimiyet ve imanla.
Ey yüreğinde ufacık iman parlaklığı yanan âdem, gözlerini aç, insanlık için kalk!
Kalk ki yıkılsın, yok olsun başlarına putları.
Ey yüreğindeki ateşle nefes alan, yüreği yüreğim olan Gazze “Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın / Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın…
Akif’imizin bu sözleriyle yeşerdik biz şimdi sıra sizde.