Selçuk Moğul
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Eskiden Sıradandı, Şimdi Müfredat Oldu

Eskiden Sıradandı, Şimdi Müfredat Oldu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir zamanlar hayatın doğal parçası olan bazı kavramlar, artık eğitim sistemimizde “öğretilmesi gereken şeyler” haline geldi. İronik mi? Belki. Ama aynı zamanda acı bir gerçek.

Bugün ilkokul ve ortaokul öğrencilerine “değerler eğitimi” adı altında dürüstlük, saygı, yardımseverlik gibi konular anlatılıyor. Oysa bundan birkaç kuşak önce bunlar bir dersin konusu değil, mahallenin, ailenin, hayatın bizzat kendisinin öğrettikleriydi. Çocuk yalan söylemenin yanlış olduğunu annesinden, sıra beklemenin saygı olduğunu okul kantininden öğrenirdi. Şimdi ise bunları çocuklara aktarmak için müfredata ek dersler koyuyoruz.

Üniversitelere bakalım. Artık “bilimsel etik” başlığı altında dersler var. Öğrenciye, başkasının fikrini çalmamanın, intihal yapmamanın, deney sonuçlarını çarpıtmamanın yanlış olduğu öğretiliyor. Sormazlar mı: Bu, zaten karakter meselesi değil miydi? Bilimle uğraşacak kişinin önce ahlaken sağlam olması gerekmez mi? Ne yazık ki bugün etik, içsel bir pusula olmaktan çıkıp, sınav sorusu haline geldi.

Bir de üniversite sonrası var. Mezuniyet artık “bitti” anlamına gelmiyor. Öğretmen olmak isteyen bir eğitim fakültesi mezunu KPSS’ye, avukat olmak isteyen bir hukukçu baro sınavına, akademisyen olmak isteyen ALES ve YDS gibi sınavlara giriyor. Diplomanın yetmediği, yetemediği bir çağdayız. Bu sistemin arkasında güven eksikliği var.

Bu dar çağımızda üniversite diploması, tek başına yeterli bulunmuyor çünkü farklı kurumlar kendi standartlarını oluşturmak zorunda kalmış durumda. Üniversitelerde “bilimsel etik” derslerinin zorunlu hale gelmesi, aslında bilim dünyasının içine düştüğü krize bir tepki. İntihal, veri manipülasyonu, araştırma hırsızlığı gibi skandallar, akademik unvanların gölgesinde büyüdükçe, bu dersler bir nevi “onarım” işlevi görüyor. Örneğin, 2021’de Türkiye’de YÖK’ün tüm lisansüstü öğrencilerine “Akademik Etik” dersi zorunluluğu getirmesi, bir uyanışın habercisi. Oysa geçmişte bu konular, “bilim insanı olmanın doğasında var” addedilirdi. Bugün ise büyük çaplı projelerde bile etik kurul onayı, kağıt üzerindeki bir formaliteden öte, hayati bir gereklilik.

 

Peki neden bu hale geldik?

Sebebi basit ama ürkütücü: Eskiden ailede, sokakta, okulda, üniversitede kendiliğinden kazandırılan değerler; artık eksik, zayıf ya da yok. Bu boşluğu telafi etmek için yapay yapılandırmalara gidiliyor. Müfredat genişliyor ama esas mesele hâlâ eksik kalıyor: Karakter inşası.

Eğitimde artık ihtiyaç duyduğumuz şeyler, aslında eksikliği en çok hissedilenler: Vicdan, dürüstlük, sorumluluk, saygı, emek. Bunları bir formata, derse, sınava sığdırmaya çalışıyoruz ama insanı insan yapan şeyleri ölçmek bu kadar kolay değil.

Kısacası; eğitim sistemimizdeki bu “yeni ihtiyaçlar”, aslında eski kayıplarımız. Onları neden kaybettiğimizi sorgulamadan, sadece müfredata ekleyerek çözebileceğimizi sanıyorsak, bir yanılgının içinde debeleniyoruz demektir.

 

Eskiden Sıradandı, Şimdi Müfredat Oldu
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!