Bazı sınırları başkaları koyar, bazılarını ise biz kendi ellerimizle inşa ederiz. En tehlikeli olanlar ikinci gruptakilerdir. Çünkü o duvarların varlığına öyle inanırız ki, onları yıkmayı aklımıza bile getirmeyiz. Bu yüzden, çoğu zaman kapısı açık bir kafeste mahsur kalırız. Psikolojide buna öğrenilmiş çaresizlik denir.
Bu kavram, Martin Seligman’ın deneylerinden biriyle keşfedildi. Köpekler, kaçamayacakları elektrik şoklarına maruz bırakıldı. Daha sonra önlerine bir çıkış yolu açıldı. Ama olan olmuştu: Artık özgürlükleri ellerinde olsa bile kıpırdamıyorlardı. Çünkü mücadele etmeyi değil, pes etmeyi öğrenmişlerdi.
Kulağa trajik geliyor, değil mi? Ama asıl trajedi şu: Biz insanlar da çoğu zaman aynı şeyi yapıyoruz.
Bağlı Olmadığımız Halde Kıpırdamamak
Birçok insan, kaçabileceğini fark etmediği için kötü bir işte, yıkıcı bir ilişkide ya da başarısızlığa mahkum olduğunu düşündüğü bir hayatta sıkışıp kalıyor. Başta mücadele ediyor, çırpınıyor, ama yeterince reddedilince, yeterince başarısız olunca sonunda kendini bırakıyor. Zincirleri kırmayı değil, zincirlere boyun eğmeyi öğreniyoruz.
Oysa gerçek şu: Başarısızlık hiçbir şeyin sonu değil. Ama biz birkaç denemede bir şeyleri başaramayınca, tüm yolların kapalı olduğuna inanıyoruz.
- Defalarca iş başvurusu reddedilen biri, sonunda “Demek ki yeterince iyi değilim” diye düşünüp başvurmayı bırakıyor.
- İlişkileri kötü biten biri, “Ben yalnız kalmaya mahkumum” diyerek kalbini kapatıyor.
- Bir toplum, yıllarca “Biz değiştiremeyiz” diye inandırılırsa, sonunda ayağa kalkmayı unutuyor.
Tıpkı Seligman’ın köpekleri gibi, kapı açılsa da artık içimizde adım atacak bir güç bulamıyoruz. Çünkü neyi öğrendiysek, ona göre yaşıyoruz.
Zihnimizin İçindeki Zincirler
Öğrenilmiş çaresizliğin en tehlikeli yanı, insanın onu gerçek sanmasıdır. Birkaç başarısızlık, bir ömür sürecek bir inanca dönüşebilir. Oysa belki de en büyük sınır, sadece zihnimizde var olan bir yanılsamadır.
Bir düşünelim:
- Başarısız olduğumuz için mi pes ediyoruz, yoksa pes ettiğimiz için mi başarısız oluyoruz?
- Kapı gerçekten kapalı mı, yoksa sadece açmayı denemekten mi vazgeçtik?
O Kapıdan Çıkmak
Öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmanın ilk adımı, bu soruları sormaktır. Çünkü sorgulamaya başladığımız anda, gerçek zincirlerle hayali olanlar arasındaki farkı görmeye başlarız. Ve işte o an, belki de yıllardır ilk kez gerçekten hareket etmeyi düşünürüz.
Gerçek şu ki: Kapılar genellikle kilitli değildir. Sadece biz onları açmaya cesaret edemeyiz.