Sena Nur Ozcan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yeni Nesil Cadı Avı

Yeni Nesil Cadı Avı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sosyal medya, aslında her an her yerde kurulan sanal mahkemelere ev sahipliği yapıyor. Bu mahkemelerde ne hakim, ne savcı, ne de avukat var. Bütün roller aynı kişilere ait: Sen, ben, biz. Her an herkesi yargılayıp karar verebiliyoruz, sadece birkaç tıklama uzaklığındayız. Ama burada sıkça unutulan bir şey var: Hızlı yargı, çoğu zaman doğruyu bulmaz. Bugün sosyal medyada, yanlış bir kelime, yanlış bir tepki, belki de sadece yanlış bir zamanlama… işte bu küçük hatalar bir kişinin hayatını yerle bir etmek için yeterli. Yeni nesil cadı avı, herkesin birer suçlu adayı olduğu bir dünyayı yaratıyor.

Bir zamanlar cadı avları, kimseye soru sormadan, sadece önyargılarla yapılırdı. Bir kadının davranışları ya da düşünceleri toplumun normlarına uymuyorsa, hemen dışlanabilir ve suçlu ilan edilebilirdi. Bugün de durum farklı değil. Sosyal medyada öne çıkan her kelime, her küçük hatalı hareket, sosyal bir yargının hedefi haline geliyor. “Toplumsal dışlanma” dediğimiz bu olgu, bir kişi yanlış yaparsa toplumun hemen dışına atılması gerektiğini savunuyor. Peki, yanlış nedir? Bu yanlışları tanımlayan kim? Bugün, linç kampanyalarının yüzde 90’ı, bir insanın hayatına dair sadece kesitler üzerinden yapılan değerlendirmelere dayanıyor. Bir tweet, eski bir paylaşım veya yanlış anlaşılma… Tüm bunlar, hızla büyüyen bir yargının parçası oluyor.

Sosyal Medyanın Albenisi: Anonimlik ve Dışlamanın Gücü

Sosyal medya, kimliklerin kolayca gizlendiği, herkesin maskesini takabildiği bir platform. Arkada duran anonimlik, çoğu zaman vicdanları susturuyor. Birinin hayatını mahvetmek, öne geçmek ya da bir yanlışta onu yargılamak için yapmamız gereken tek şey: Klavyede birkaç tuşa basmak. Ama bu gücün bedelini hiç düşündük mü? Bir insan, topluluğun o hiddetli furyasında yalnızca birkaç kelimeyle “suçlu” ilan edilebiliyor. Arkasında duran yanlış anlamalar, eksik bilgiler ve kör bir öfke, tüm yargıyı şekillendiriyor. Bir zamanlar cadı avları, bir toplumun gözünde tehlike arz edenlerin dışlanmasıydı. Şimdi ise aynı linç, çok daha basit ve çok daha acımasız bir şekilde dijital dünyada gerçek oluyor.

Birlikte Ama Ayrı: Toplumun “Doğru”ya İhtiyacı

Sosyal medya, toplumu her an bir araya getirse de, aynı anda birbirinden uzaklaştıran bir güce de sahip. Bir gün siz de linç edilen kişi olabilirsiniz, bir başkası da sizinle aynı kaderi paylaşabilir. Peki, bu kadar hızlı yargıya varmak doğru mu? Cevap basit: Toplum olarak, doğruyu seçmeye çalışırken yanlış yapıyoruz. “Doğru”yu kim belirliyor? Kim, birinin hatasını yargılayacak kadar haklı olabilir?

Bir zamanlar kadılar, şüpheli olarak görülen kadınları suçu kanıtlanmadan yargılarlardı. Bugünse, herkes dijital mahkemelerin hakimi. Hızlı bir “beğen” ya da “paylaş” tuşu, bir insanın geleceğini alt üst edebiliyor. Ama günün sonunda, kaybedenler kim? Cezaevindeki herkes suçlu mu, yoksa kaybolan adaletin kurbanları mı? Belki de bir insanın tek suçu, yanlış zamanda yanlış bir şey söylemekti.

Linç Kültürüne Verdiğimiz Tepkiler Kadar, Onu Durma Noktasına Getirebilecek Gücümüz de Var

Unutma: Bugün birini linç edenler, yarın seni de hedef alabilirler. Bir adım geri atmak, sakin kalmak ve birine ikinci bir şans vermek, dijital dünyada yapabileceğimiz en büyük adalet gösterisi olabilir. Ama belki de, en büyük adalet, yargılamak yerine sadece dinlemekten geçiyordur.

Yeni Nesil Cadı Avı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!