Bazı sabahlar, uyansak da uyanamayız. Zihnimiz sanki hala uykudadır. Kelimeler gecikir, düşünceler dağınıktır, hafıza bulanıktır. Bu hal, bir tür zihinsel pus… Tıpta adı yok belki ama hepimizin tanıdığı bir his: beyin sisi.
Konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, zihinsel yavaşlık ve karar verememe gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, özellikle stresli, uykusuz, yorgun dönemlerde birden ortaya çıkar. Genellikle annelik, bakım verenlik, tükenmişlik gibi yoğun duygusal süreçlerde sıkça yaşanır. Ama beyin sisinin yalnızca biyolojik değil, psikolojik bir boyutu da vardır.
Freud, zihnin bastırılmış duygularla şekillendiğini söyler. Ona göre bilinçaltında biriken, bastırılan her şey, farklı yollarla yüzeye çıkma eğilimindedir. Beyin sisi, zihnin duygusal yüklerinden dolayı yavaşlaması; bastırılanın, dolaylı bir ifadeyle kendini hatırlatmasıdır belki de. O yüzden bazen tahliller temiz çıkar ama zihin hala bulanıktır. Çünkü sorun sadece kanda, hormonlarda değil; ruhun kendi iç iklimindedir.
Bu sisin bize anlatmak istediği bir şeyler var: Yavaşla. Dinlen. Bekle. Kendini duymaya çalış. Hayatın kesintisiz hızında, zihnimizin de bir duraklama hakkı vardır. Beden kadar zihin de yorulur. O halde, ona anlayışla yaklaşmalı; uykuya, suya, harekete, sessizliğe, doğaya ve en çok da kendimize alan açmalıyız.
Çünkü sis geçicidir. Geçer. Yeter ki acele etmeyelim.
Zihinsel bulanıklık bir zayıflık değil, bir ihtiyaçtır. Zihnin bize fısıldadığı şu cümleyi duyalım:
“Durmam gerekiyor.”
—
Bu yazı, zihinsel sağlığına kulak vermek isteyen herkes için kaleme alınmıştır. Unutmayın, yavaşlamak bazen ilerlemenin tek yoludur.