Sümran
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BeniM DelileriM

BeniM DelileriM

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aziz Nesin’in ‘benim delilerim’ hatırım da kalan özel kitaplardan biridir. Başından geçen türlü türlü insan hikayelerini bir yazarın gözünden, okuyucunun hayal dünyasına harmanlamak ancak bir üstadın işi olabilirdi. Nitekim öyle bir kalemdi…

Genç ülkemin verdiği aydınlığa çıkma savaşı sonrası yorgun zihinlerin gerçeklik ile sanrılar arasında kalan incecik çizgi üzerinde yürüdüğü sofralara buyur ediliyoruz. Sınır tanımayan efsanelerin kahramanları yetişkinler, birey olmanın sorumluluğu altında yeni efsaneler doğurmak isterken sonsuzlaştılar. Bu kelime kokuları büyükannemin sokağına götürdü beni;

Dar, çıkmaz sokak girdiğiniz ilk andan itibaren bir evin koridoru havasına bürünüyor. Evlerin duvarlarını saran hanımeli, ortanca ve karanfil kokuları ile renklendirilmiş bu sokakta tüm kapıların ardında elini öpeceğimiz büyüklerimiz vardı. Hepsinin de acılarına sığındıkları anıları; çoğunun torunu gibi hissederdim kendimi. Sanırım ortalama yirmi haneden oluşan bu dönemeçli sokakta kurulan devasa sofralarla şenlenirdi akşamlar. Ekmekler yapılır, birinin emeğinde herkesin hakkı sayılır, sofralara fazladan tabaklar konulurdu. Damlar düz, çiçeklerle dekor edilmişti. Tüm evler birbirine aşikar ve ben sonsuz karanlığı aydınlatan ışıkları izlemeyi çok severdim. Yıldızların gölgesinde uykuya dalmadan önce hikayeler günün yaramazlığına tabii öğütlerle anlatılırdı. Tüm kurguları gerçek sanır, ertesi sabah uslu çocuklar olarak uyanırdık. Beni en çok yıldızlar etkilerdi. Her kayan yıldız için bir dilek tutulurdu. Dünyadan ayrılan bir ruhu simgeleyen kayan yıldızlar, bize yeniden doğuşu, tazeliği simgeler ve bu bereketle dualar edilirdi. Buna o kadar inanılırdı ki 1998 Adana depremi sonrası gökyüzündeki yıldız hareketliliği başımızı döndürmüştü. İşte o zaman dilek tutmayı bırakmıştım. Kaybolan yüzlerin özlemini çekenlere yağmurun bereketini istemiştim. 

Babaannem gaddar ama kadim bilgileri olan bir kadındır. Şuan söylediklerinin neredeyse çoğu komik gelse de bir dönem o gerçeklik ile kaybolmak bugünkü bana düşsel mirastı. Zorluk gibi görünen yaşam döngüsünün kendimize ulaşmamızı ve en iyi potansiyelimizi ortaya çıkaracak doğum sancıları olduğunu kavramamız kolay olmuyor. Nefis ile korkularımız arasında kalan düzenin resmini görmek için fırça tutmayı bilmek gerekir. Geçmişimize minnetle sarılıp, gülümseyerek bırakmak alınabilecek en kutsal hediyedir. 

Geçmiş tüm delilerimize, hazinelerimize iyi kilerle gülümsemek yarına sadakat değil midir? 

BeniM DelileriM
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!