Umut Çetinbaş
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. EĞİTİM
  4. Atasını Tanımayan, İt Peşinde Gezer!

Atasını Tanımayan, İt Peşinde Gezer!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Umut ÇETİNBAŞ


Gerek sosyal medyada gerekse yayım organlarında sıklıkla karşılaştığım, provoke edici paylaşımlar altına yazılan yorumlar, “kapalı zihniyetin kara veba halinde kolonileşmesini” bizlere göstermektedir. Özellikle Halaskar Gazi aleyhine yapılan çirkin yorumları her okuduğumda, düşsel bir eziyet çekmekteyim.

Bilgi paylaşımının en yoğun olduğu ve de en kolay ulaşılabilir olduğu bu dönemde safsatalara inanan, hak tanımaz beşerleri kul olmaktan kurtarıp, hür bir insan haline getiren, Atasını tanımayıp ona küfür eder hale nasıl geldik?

Bu soruya verilecek binlerce cevap olabilir, örneğin: toplumsal yozlaşma, ahlaki çöküntü vb. ama bütün cevapların altında yatan yegane şey “eğitim”. Nitekim eğitim ile kalıplaşmış ve de sindirilirmiş o hastalıklı düşünceler temizlenebilir, düşüncesel özgürlüğe kavuşulabilir.

Eğitimin kapsül haplar şeklinde komplike haline gelmesi, 86 milyon nörondan oluşan ve her birinde 100 trilyona yakın sinaptik bağlantısı olan beynin samanla dolu olduğu gerçeğini değiştirmez. Önce bu samanların yakılması lazım gelir ki yeşillenebilsin.

(“Nöron”, beyin içerisinde bilgi birikimini sağlayan özel hücreye verilen isimdir. Bunun yanı sıra “sinaptik bağlantı” ise iki sinir hücresi (yani nöron) arasında bilgi iletimini sağlayan bağlantıyı temsil eder)

Bir milletin hafızası, onun geçmişte yaşadıklarıyla ve bu geçmişi şekillendiren olaylarla ayakta kalır. Gelgelelim günümüz şartları dolayısıyla, kendini ve geçmişini unutan; çarçabuk gündemi değişen Türk milletine günde 4 defa tok karnına “geçmişini ve benliğini” hatırlatacak kısa zorunlu dersler verilmeli! Bu neticeyle benliklerini ve düşsel Türk kimliklerini unutmayıp, şanlı tarihimizi etüt edebiliriz.

Kemalizm ve Atatürkçülük kavramlarını kendilerini şiar edinen, Hasan Mutlucan’dan “Kahramanlık Türküleri”ni dinleyen ve kendi benliklerindeki azgın “öğrenme” duygularını kamçılayan herkesin bilimle kalması temennisiyle…

Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, mücadelesi Türk hafızasının en parlak sayfalarından biridir. Örnek alınası bir ders niteliğinde olan bu durumu Türk gençleri olarak hatim etmemiz gerektir. 

Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne Şükrân-ı Millet.

1881’de Selanik’te dünyaya gelen Atatürk, 57 yıllık ömrünün neredeyse dokuz yılını doğrudan cephelerde, on iki yılını ise savaş ortamında geçirdi. Trablusgarp çöllerinden Balkan dağlarına, Çanakkale siperlerinden Sakarya ovasına kadar uzanan bu mücadele hattı, onun hem askeri zekâsını hem de milletine olan sarsılmaz inancını gösterir.

Ancak Atatürk’ün büyüklüğü sadece savaş meydanlarında değil, masa başında da ortaya çıkar. 3.997 kitap okuyan bir lider düşünün; sayfalar arasında hem kendi çağını hem de geleceği inşa edecek fikirlerini besleyen… Dahası, kalemi eline alarak Nutuk, Geometri Kitabı ve Cumalı Ordugâhı gibi eserleri bizzat kaleme alan bir devlet adamı.

Bugün, geçmişini bilmeyenlerin başkalarının peşinde sürüklendiği bir çağda yaşıyoruz. Oysa Atatürk’ün yaşamı bize gösteriyor ki kendi köklerini bilen, tarihine sahip çıkan bir millet, başkasının değil, kendi yolunun peşinden gider. Unutmayalım, atasını tanımayan, gerçekten de başkasının izinde kaybolur.

Kaybolmamak için şanlı tarihimizi ve de Başöğretmenimiz Halaskarımız Atatürk’ü etüt edip, benliğimiz ve ruhumuzla bütünleştirmeliyiz. Günümüzde yapılan “düşüncesel savaşı” yalnız Atatürkçülük ile yenebiliriz. Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne Şükrân-ı Millet.

Atasını Tanımayan, İt Peşinde Gezer!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.