ÇÖZÜM?
Bundan birkaç ay önce yazdığımız ‘Terörle Mücadelenin Eksik Parçaları’ başlıklı yazıda terörü nelerin çözebileceğinden anahtarın nerelerde olduğundan çok detay vermeden bahsetmiştik. Günümüze baktığımız zaman orada belirttiğimiz kırmızıçizgilerin birazcık yanına bile yaklaşıldığında nelerin yaşandığını çok net görebiliyoruz. Günümüzde tekrar diriltilmeye çalışılan çözüm süreci ya da açılım süreci adını her ne koyarsanız koyun içeriği hep aynı kalan bu malzeme çalgılı bir cenazenin ta kendisidir. Hedefte olan Türkiye Cumhuriyetini demokrasi ve insan hakları adı altında köşeye sıkıştırmaktan başka bir suikast değildir. Yeniden hortlatılmaya çalışılan bu süreçten önce gelin bir Ortadoğu’nun nelere gebe olduğunu hangi olayların neleri tetiklediğini ve gelecekte bizi nelerin beklediğine bir göz atalım.
1) İSRAİL VE ORTADOĞU
7 Ekim 2023 te hamas güçlerinin İsrail yerleşkelerine saldırmasından sonra İsrail ordusu geniş çaplı bir operasyon başlattı. Geniş çaplı operasyon diyoruz ama buna bölgesel bir savaşta diyebiliriz. Çünkü hedef hamas olarak başlasa da Lübnan, Filistin ve İran da İsrail’in öfkesinden nasibini aldı. Dünya kamuoyunun birçoğu İsrail’in soykırımına karşı çıksa da ABD ve İngiltere’nin desteği karşısında ne yazık ki fazla karşılık bulamadı. İsrail bu saldırıları sadece düşmanlarını çevresinden temizlemek için yapmıyor tabi ki de aynı zamanda vadedilmiş topraklar iddiasını hayata geçirmek için bundan daha iyi bir fırsat bulamazdı. Türkiye’nin İsrail’e karşı takındığı sert tavırda Yahudilerin iştahını iyice kabarttı. Şam’a kadar her şeyi kafasında planlamış olan Siyonistler, Türkiye’nin bu tavırlarından sonra neden İstanbul da bir tekne turu yapmayalım diye kendilerine sormaya başladılar.
2) SURİYE İÇ SAVAŞI
Neredeyse yüzyılları bulacak olan Suriye iç savaşı bir diğer ana etkenlerimizden birisini oluşturuyor. Suriye de her ne kadar çoğunluk alan Esad rejiminin kontrolüne girse de Afrin, Münbiç, Azez, Musul ve Kerkük üzerinden oluşturulan bölgede PKK’nın Suriye kolu YPG ordulaşma ve devletleşme hareketlerini sürdürürken diğer yandan Irak hükümeti Kerkük ve Musul’a Kürt vali atayarak ateşi iyice harlamaya çalışıyor. Türkiye her ne kadar ÖSO ile birlikte hareket etmeye çalışsa da sığınmacılar konusunda yaşanan rahatsızlıkların yansımalarını çok yakın zamanda acı bir şekilde tecrübe ettik. Bu nedenden dolayı bölgede tek güç olmanın önemi gittikçe artıyor. Çözüm süreci başlığı altında değerlendirdiğimizde Suriye iç savaşı ciddi önem taşıyor. Burada YPG’nin ordulaşması oldukça önemli bir konu çünkü: TSK tarafından kandil ve metina dağı bölgesinde sürdürülen operasyonlar neticesinde oldukça olumlu bir ilerleme kaydedildi. Örgütün dağ kadrosu silahlı yapılanmasında büyük bir kayıp yaşadı buda kendince sözde hedeflerine ilerlemeleri için YPG’nin önemini ciddi oranda arttırdı.
3) EĞİTİM VE EKONOMİ
Silahlı bölümleri kenarı bıraktığımızda elimizde en temel ve büyük problem olan eğitim ve ekonomi kalıyor. Karl Marx Sosyalist devrimin temellerini açıkladığında kimse tarafından ciddi anlamda protestoya ya da saldırıya maruz kalmadı bunun da temel sebebi şuydu: Halk okuryazar oranı yüksekti, yoksulluk had safhadaydı gerçek örtülemedi. Bugünün Türkiye’sinde ise mantık ve bilim açısından yeterli bir açıklama yapsanız da herkes için iyi olanı söylesenizde ne yazık ki herkesin inandığı doğru oluyor. Çok sevdiğim bir ağabeyimin şöyle bir sözü vardı : ‘Canına yandığımın ülkesinde herkes her şeyi biliyor, herkes evliya’ . Ne kadar da yerinde ve doğru bir söz olduğunu bu günlerde daha rahat anlamaktayım. Türkiye’nin ekonomisi ve eğitim düzeyi çözüm adı verilecek herhangi bir açılım ya da paketten daha acil çözülmesi gereken problemdir.
NE OLACAK?
Şimdi gelelim ana yemeğimize terörün çözümünün silah olduğunu savunmuyoruz ancak silahsız da bir çözüm olacağına inanmıyoruz çünkü burası Ortadoğu burada kan ve gözyaşından başka hiçbirşey bulunmuyor. Türkiye Cumhuriyeti bunu daha önce denedi 12 farklı ilde yüzden fazla ilçede hendekler kurularak öz yönetimler ilan edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polis Teşkilatı ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde gerçekleştirilen operasyonlarla şehirler temizlenerek Cumhuriyet tarihimizin en büyük silahlı kalkışmalarından birisi sona erdirildi. Bu operasyonlar sonucunda 783 kahramanımız şehit düştü. Sayısız gazimiz yaralandı. Bu kadar yakın zamanda yaşanmış bir örnek karşımızda dururken hala neyin peşine gidildiğini anlamak gerçekten güç geliyor. Terör ne zaman bitme noktasına gelse birileri çıkıp silahları susturalım konuşalım diyor, o birileri nedense hep aynı şiveye sahip benzer partilerde sözde bürokratlık yapan kişilerden oluyor.
Şimdi biz bir soru sormak istiyoruz. Bu kadar sığınmacının dolduğu, kadın ve çocuk cinayetlerinin arttığı, cezaevlerinin dolup taştığı bir o kadarının da salıverildiği, depremlerin yaşandığı, gençlerin gelecek kaygıları yüzünden intihar ettikleri, babaların çocuklarına bir elbise defter alamadığı için kendini astığı, vatandaşlarının beyin göçüyle yurtdışına kaçtığı, ruhsal durumu bozulmuş, herkesin herkesten nefret ettiği, etrafının kan gölüne döndüğü bir ülkede binlerce ailenin canını yakan bir terörist başını serbest bırakıp, onun ardılları ile masaya oturup hadi konuşalım demek o kadar kolay mı ? Ya da şöyle soralım vatan haini ile masaya oturmak vatana ihanet midir?
18.10.2024