BİR DÜNYA KÖŞESİ KONUĞUMUZ: KAZIM ÇANDIR

1756938025491959227

Saliha İnan :Saygıdeğer hocam! Sizin gibi kıymetli değerleri ‘Bir dünya köşemde’ ağırlamaktan onur duyduğumu belirtmek isterim. Hoş geldiniz, hoşnutluk getirdiniz. 

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Kazım Çandır: Hoş buldum, Saliha hanım.

15 Kasım 1969’da Kırıkkale’de doğdu. İlk, orta, lise ve yüksek okulu Kırıkkale’de bitirdi. 1997’de Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl araştırma görevlisi oldu. Yine aynı yıl ilk şiir kitabı “Sitem”i yayınladı. 1995-1997 yılları arasında Isparta’da Arkadaş FM Radyosunda “Şiir Saati” ve “Edebiyatımızda İz Bırakanlar” isimli programları yapımcılığını ve sunumunu üstlendi. 1996-2001 arasında Isparta’da çıkan “Ay Işığı” ve 2010-2011’de Ankara’da yayımlanan “Gümüşkalem” adlı dergilerde yayın kurulu üyeliğinde bulundu. Ayrıca, Ayışığı, Gümüşkalem, Çınar, Kut, Fuzuli, Üvercinka vb. dergilerde şiir ve yazıları yayımlandı. 

2001’de Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Yüksek lisansını, 2014’te Gazi Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 1997-2001 Süleyman Demirel, 2001-2008 arası Gazi Üniversitelerinde görev yaptı. 2009-2011 yıllarında Manisa Muradiye Lisesinde öğretmenlik yaptı. 2011 Kasım ayından itibaren halen Çankırı Karatekin Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Doçent Doktor olarak çalışmaktadır. Evli ve üç çocuk sahibidir. Çok sayıda yayınlanmış şiir, makale ve kitapları vardır. 

Eserleri: Şiir Kitapları: Sitem (1997), Kafdağı’na Sitem (2018). Akademik Kitaplar: Tahsin Nahid’in Piyesleri (Dr. Ayfer Yılmaz ile 2005), Namdar Rahmi Karatay ve Hiciv Şiirleri (2022).

Saliha İnan: Saygıdeğer hocam! Bizler sizi tanımaktan, onur duyduk efendim.

Peki Hayatınızda sizi en çok etkileyen veya dönüm noktası olan bir an var mı? Bu an, bugün olduğunuz kişiyi nasıl şekillendirdi? 

Kazım Çandır:Bir değil birden fazla an var. Birincisi rahmetli babamın şiir defteri. Onu ilk okumaya başladığımda çok hoşuma gitmişti ve henüz sekiz yaşlarında falandım. Çocukluğumda çok fazla kitap ve ansiklopedi okudum. Hatta gazeteye abone olan çocuklardan biriydim. Evden de fazla dışarı çıkmazdım. 

İkincisi, ortaokulda (1981-1984) Ayten Doğan adında bir Türkçe öğretmenim vardı. Hemen memen her derste bana cümle kurduruyordu, sen güzel cümleler kuruyorsun diye. 

Üçüncüsü, 1983 yılında bir komşumuzun kızını sevip ilk aşkımız ortaya çıkmaya başlayınca şiirler yazmaya başladım. Çünkü aşkınızı başka türlü anlatma fırsatınız yoktu. Ya mektup yazacaksınız ya da şiir…

İşte böylece, şiir yolculuğumuz 1983 Temmuz’unda başladı ve bugüne kadar geldi. Çok şiir yazmadım, çünkü ben ilham gelmeyince veya birinden ilham almayınca yazamıyorum. Bir de şunu hemen söyleyeyim, eskiden şiir yazıp evden çıkmayınca bu çocuk delirdi, derlerdi. Fakat Nisan 1997’de ilk şiir kitabım Sitem’i çıkarıp fakültede imza günü düzenledik. O zamana kadar beni hiç şair olarak görmeyen babam, Antalya’dan Isparta’ya geldi. Dekanımız onu ağırlayınca şoka girmiş ve çok şaşırmıştı. Hatta ilk başta ben ona özenip şiir yazarken, sonra o bana bakarak tekrar şiir yazmaya başladı. Hülasa bugüne kadar geldik. 

Saliha İnan: Sayın hocam çok güzel deneyimler bizimle paylaşarak bizleri ihya ettiniz. 

Peki kendi “dünya köşeniz” neresi? Burası somut bir yer olabileceği gibi, bir duygu, bir düşünce veya bir an da olabilir. Bize bu özel köşenizden bahseder misiniz?

Kazım Çandır:Babam inşaatlarda soğuk demircilik yaparak geçimini sağlıyordu. Bu yüzden fakirdik. Hiç iyi evlerde oturamadık ama aç da kalmadık. Benim hep kendime ait bir odam olsun isterdim. Bu ne aile hayatımda ne de iş hayatımda gerçekleşmedi. Bu satırları yazmadan önce, dekanlık on gün önce bana tek kişilik bir oda tahsis etti. Yani bütün kitaplarımı bir araya toplayabileceğim. Bu da ancak 56 yaşında gerçekleşti. Bu yüzden de 2019 Şubat ayında kendi odam olsun diye, bütün kitaplarımı topladığım bir ofis kiraladım. Orada yazdım, okudum ve doçent oldum. Benim dünya köşem işte burası oldu. Çünkü annem ve babamın vefatından sonra Kırıkkale’deki hatıralarımı da buraya taşıdım. Dolayısıyla bu odaya girdiğimde annem, babam ve tüm sevdiklerimle beraber olmuş hissini duyuyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Saliha inan:Hayatta karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bu zorluğun üstesinden gelirken edindiğiniz en değerli ders ne oldu?

Kazım Çandır :Hayatım hep zorluklarla geçtiği için hem acıya dayanıklı hem de sabırlı bir insan oldum. İlk zorluk fakülteyi kazandığımda ortaya çıktı. Baba engelini aştım ama bu sefer de maddi durumum imkân vermiyordu. Onu da Fındık Ebem (anneannem) sayesinde aştım. O bana emekli maaşından okumam için para gönderdi dört yıl. Diğer bir zorlukta İngilizce sınavlarında oldu. Tam iki defa doktoradan ve işimden atıldım, yabancı dili geçemediğim için. Ama azmin elinden bir şey kurtulmaz diyerek onu da hallettim. Bütün bu zorluklardan edindiğim tecrübeler beni bugüne kadar getirdi. Burada şunu öğrendim, asla pes etmeyeceksin, sabırla çalışacaksın…

Saliha İnan:Geleceğe dair en büyük hayaliniz veya gerçekleştirmeyi çok istediğiniz bir proje var mı? Bunu bizimle paylaşır mısınız?

Kazım Çandır:Hayattaki en önemli hayalim iyi bir şair ve hoca (öğretmen/öğretim üyesi) olmaktı. Bunu büyük ölçüde başardığıma inanıyorum. Bunu öğrencilerimin geri dönütünden anlıyorum. Ama şairliğim için aynısını söyleyemem. Akademisyen olmasaydım daha iyi bir şair olabilirdim. Akademisyenlik çok yoğun mesai isteyen bir meslek olduğu için şiirle fazla uğraşamadım. Özellikle yabancı dil çalışmak beni çok yordu. Bu da şairliğimi olumsuz etkiledi.

Saliha inan:. Eğer bir mesajınızla tüm dünyaya ulaşma şansınız olsaydı, insanlara ne söylemek isterdiniz?

Kazım Çandır:Artık koca dünya küçük bir telefona, tablete, bilgisayara, televizyona sığıyor. Bu yüzden tüm insanların mutlu olacağı bir dünya hayal ediyorum. Bu tabii ki ütopik bir düşünce. Savaşların olmadığı, açlıktan, tabi afetlerden hiçbir canlının ölmediği bir dünya kurmak, bu insanlığın görevi diye düşünüyorum. Bu yüzden etrafımda olan insanlara küçük küçük de olsa iyilikler yapmaya çalışıyorum, gücüm yettiğince. Özellikle tüm dünya çocuklarının gelecekte daha iyi bir dünyada yaşaması için, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının daha etkin bir şekilde kutlanmasını temenni ediyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Saliha Hanım size de çok teşekkür ediyorum.   

Saliha İnan: Saygıdeğer hocam! Bizleri kırmadan davetimizi kabul etmeniz, sizin bu dünyaya bakan gönül pencerenizde insana ve insanlara olan tutum ve nezaketiniz için bilakis şahsım adına teşekkür ederim. Sizin bu tutumunuz insanî davranışınız dilerim. Toplumda insaniyetten olan her insana örnek olması dileğim ile ‘ Bir dünya köşemde’ bizlere onur verdiniz. Bu muazzam söyleşiyi eseriniz ile taçlandırmaktan onur duyarız, saygılarımızla.

AŞKIN TARİFİ

Aşkın adı Leyla’dır,

Dilin tadı Leyla’dır,

Hasrete dayanamam,

Gönlün yâdı Leyla’dır.

Aşkın dişi incidir,

Diş Leyla’da öncüdür,

Gülümseyince belli,

Onunki bir-incidir.

Aşkın yanağı aldır,

Yanak Leyla’ya şaldır,

Bir kerecik öpeyim,

Şu yaşmağını kaldır.

Aşkın bele dolanır,

Belin boya ulanır,

Dudaklar kiraz gibi,

Öpüldükçe sulanır.

Aşkın ilacı yoktur,

Cefası da pek çoktur,

Alışmış artık âşık,

Yediği ancak oktur. 

Aşkın ateşi yakar,

Mecnun Leyla’ya bakar,

İşte tam o anda bir

Aşk gönüllere akar.

Aşk Leyla için vardır,

Çile Mecnun’a kârdır.

Kalpten kalbe giden,

Bu ne yakıcı bir nardır.

Mecnun benim, Leyla kim?

Başımdaki bela kim?

Gözleri siyah olan,

O kâmet-i bâlâ kim?

YAVAŞ YAVAŞ

Adım çıktı benim Mecnun’muş diye,

Duyup da keyfine er yavaş yavaş.

Hem de bir Leyla’ya vurgunmuş diye,

Bil de asabını ger yavaş yavaş.

Avuttum kendimi gelirsin diye,

Bana yaşam hakkı verirsin diye,

Bir gün kıymetimi bilirsin diye,

Gör bak, bu dert beni yer yavaş yavaş.

Uzaktan izliyorum seni inan,

Bu sevdadır vermeyen bana aman,

Seninle göz göze geldiğim zaman,

Boşanır alnımdan, ter yavaş yavaş.

Senin için diyar diyar dolaştım,

Nice çöller geçip nice yol aştım.

Aşkın sırrına vardım, ben ulaştım,

Artık emaneti, ver yavaş yavaş.

Sen de bir gün öldüğümü duyarsan,

İçinden gelerek bir kez anarsan,

Yolun düşer mezarıma uğrarsan,

Elinle toprağım ser yavaş yavaş.

Kazım ÇANDIR

Exit mobile version