Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya ve TV ortak yayınında önemli açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
İSTANBUL’DA OYLARIN SAYIMI
Burada ciddi bir suistimal var. Eğer bunun tamamının sayımı yapılmış olsaydı bu olmayacak, çok daha farklı bir tablo ortaya çıkacaktı. YSK kararını verdi. YSK’nın verdiği bu kararla seçime gidiyoruz. Bugünü de saymazsak Cuma, Cumartesi iki gün kaldı. Hazırlıklarımızı yapıyoruz, yapacağız. Bu hazırlıklarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugün yabancı basınla bir toplantım onlarla yaptığım toplantıda, bu konuya çok fazla girmediler ama bazı basın mensupları İstanbul seçimlerini sordu. İlgilenmeleri manidar.
31 mart seçimlerinde çok çok ciddi saldırılar da oldu. Yunan basını bu işin üzerine çok farklı gitti. Neticede YSK kararı verdi. Ona da en büyük saldırıyı ana muhalefet yaptı. YSK üyelerine önce çok güveniyorlardı daha sonra çete olarak nitelemeye başladılar. Netice ne çıkarsa ona hep birlikte başımız, gözümüz üstüne diyeceğiz ve geleceğe yöneleceğiz.
Burada hukuki durum neyse bu küfrün karşılığı neyse ve bununla ilgili olarak da sayın valimiz kendisine yapılan küfürle ilgili olarak bu işi savcılığa, yargıya taşıma kararlılığında. Sağ olsun burada seçimin ardından savcılık müraacatı yapma ferasetini gösterdi.
Burada kararı yargı verecek. Yargı bu konuyla ilgili olarak, yani bu ülkenin valisine it demenin ne olduğunu yasal olarak karar verecek olan merci odur. Zaten yasalarımızda bir ilin valisine, yöneticisine bu tür küfürlerin karşılığı buralarda belli. Kaç yıldan, kaç yıla. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. İstanbul’un Büyükşehir Belediye başkanıydım. Bu daha seçilmeden böyle bir şey yaptı. Ben belediye başkanıyken okuduğum şiir sebebiyle mahkum oldum. Benim elimden belediye başkanlığımı aldılar mı? Aldılar. Bu ise henüz belediye başkanı olmadan bir küfür ediyor.
Valime yapılanın görsel, yazılı kayıtları var mı? Bütün bu kayıtları gördük. Halk şunu da söylüyor. Bir Cumhurbaşkanı olarak siz valinizin izzetini korumayacak mısınız? Valinize sahip çıkmayacak mısınız? Ortada bırakamayız. Sahip çıkmak bizim de öncelikli görevlerimiz arasındadır.
Vali demek ne demek? Cumhurbaşkanının o ildeki vekili demektir, milletin o ildeki vekili demektir. Siz bir valiye ‘it’ derseniz, kusura bakmayın bunu kimse yemez. Ben de bir Cumhurbaşkanı olarak valime sahip çıkmak durumundayım, onu yedirtmem.
(Pontus tartışması) Pontus ifadesini CHP’nin adayı düşünmeli. Yunan gazetesi onun için kullandı bu ifadeyi. ‘Bize Pontus dediler’ yaygarasını kullanıp puan toplamaya çalışıyor
MURSİ’NİN VEFATI SONRASI CHP TROLLERİ DEVREYE GİRDİ
Mursi’yi içeri alındıktan kısa bir süre sonra bu CHP’nin trolleri benimle ilgili ‘Erdoğan’ın akıbeti de Mursi gibi olacak’ dediler. Bu sürekli devam etti. Şimdi de aynı şekilde Mursi adeta orada 20-25 dakika çırpınırken en ufak müdahale olmadığı halde yine bu troller devreye girdiler ‘Erdoğan’ın akıbeti de aynen Mursi gibi olacak’ dediler.
Pazar günüyle alakalı olan bir zihniyet çalışması, bir yanda Sisi tarafları var, ki bunlar Erdoğan’ı oraya oturtuyorlar, bir tarafta da Binali Bey’in durumu var. Bizler de Mursi zihniyetini bunların anlayışına göre temsil etmiş oluyoruz. Bugün Batı basının Almanya, Fransa, Hollanda Erdoğan’a niye saldırıyor? Bir zihniyet meselesinden dolayı saldırıyor. Alman medyasının saldırıların arkasında FETÖ, PKK, DHKP/C var. Bütün bunlar çok manidardır, üzerlerine ciddi manada gidilmesi gerekir.
BEN ORTAK YAYINI BEĞENMEDİM
Ben yayını beğenmedim. Bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Burada dakikalardan soru soruş şekillerine varıncaya kadar ciddi bir tarafgirlik sözkonusuydu. Bu tarafgirlikle kalmayıp bir de tabii sonradan çünki o soru soruş şekillerinde bile bazı tarafgirlikler çok somut ortaya çıkıyordu. Örneğin moderatör CHP adayına ‘Başkan’ öbür taraftan Yıldırım’a ‘Başkan adayı’ demesi gözümüzden kaçmadı.
İki adayın konuşma süresinde eşitsizlik göze çarptı. Güya çok dikkatli takip edilmesine, ‘buna çok dikkat edeceğim, her iki adaya dikkatle süreleri kontrol edeceğim’ demesine rağmen buna dikkat edilmemiştir. Mesela sayın Yıldırım’a 4 dakika daha az süre tanınmıştır. Bunların hepsini dakika dakika bizler masaya yatırdık. Sayın Yıldırım’ın sözleri zaman zaman kesilmiş, rakibinin ise böyle bir sıkıntısı olmamıştır. Özellikle 10 kez CHP adayının müdahaleye uğradığını görüyoruz ama Yıldırım’ın 26 kez sözü kesildi. Moderatörün karşısındaki konuşmacılar, konuşması ne kadar kesilirse o denli sunumunu kaybeder, o akış ortadan kalkar. Burada da maalesef bunu yaşadık.
Marmara Etap’ta CHP adayının moderatörle biraraya gelmesi. 45 dakika bunların orada görüşmesi var. 45 dakika orada görüşürken de bütün doneler, ne tür sorular sorulacak. Bu tamamen bir soru salma sanatıdır. Bu tamamen FETÖ’cülerin işidir. O akşam program esnasında CHP adayın yanında kutucuklar var onun üzerinde konu başlıklar var. Kutucukların içerisinde kartonlar var. Çok ilginçtir soruyu moderatör soruyor. Sorduktan sonra o başlıklara göre o kartonlar çıkarıp gösteriliyor. Bu denli bir hırsızlık olur mu? Çok adil bir moderatörlük yaptım nasıl diyeceksiniz. Bunlar dersi 45 dakika çalıştılar. O kutucukların hepsinin resimlerini aldık.
BİR MODERATÖR OLARAK KENDİNİ BİTİRMİŞTİR
Orada bu resimler nasıl çekildi, önceden hazırlandı? Soru soruluyor, oradan hemen o çıkıyor ve cevabını da ona göre veriyor. Bu adil bir tartışma olmaz. Nitekim adil olmaktan çıktı. Hem siyasi, hem ahlaki değerlere ters bir tartışma halini aldı. Ben sayın Dündar’la Baykal döneminde bizim bir tartışmamız olmuştu. Biz o tartışmamıza CHP adına sayın Tanla, Uğur Dündar’la görüşmüştü. Benim adıma Ömer Çelik görüştü. Biz programa çıktık. Çok da güzel bir tartışma oldu. Gayet güzel değerlendirmeler yapıldı. Buna benzer olumsuz şeyler olmadı.
Bir moderatör olarak kendini bitirmiştir. Bana da soruldu ‘ne yapalım’ diye. Ben farklı isimler vermiştim. Bu isimler adaylar tarafından makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Öyle veya böyle o akşamki tartışmanın hasılasını Pazar günü sandıklarda göreceğiz. Bu netice kendini çok açık net kendini gösterecek. Ordu valisi konusu, polislerle ilgili konular, sandıklarla ilgili çeşitli hırsızlıklar vesaire. CHP adayının böyle bir görüşmeyi bir otelde gelip 45 dakika otelde yapması CHP adayının ne denli sorumsuz olması açısından çok önemli. Mesela Binali Yıldırım beyle de böyle şeyler söylediler. Moderatör bunun olmadığını söyledi. Her şey zaten çok açık net ortaya çıkmış oldu.
Biz uzun zamandır sayın Uğur Dündar’la yaptığımızdan bu yana böyle bir şeye ben hiçbir zaman girmedim. Girmeyişimin sebebi bu tür endişeler. Her şeyde bir sıkıntı, bir bozukluk var. Kimisi hakikaten dürüst davranır kimisi de. İdeolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor. Ben o zamanki daha yeni bu sürecin içerisindeydim. Sayın Baykal benden çok çok deneyimli, tecrübeli lider olmasına rağmen biz onunla o tartışmayı yaptık.
Herhangi bir sıkıntı yaşanmadan öyle bir tartışmayı yaptık. Bir lider olarak bu tür tartışmalara girerim. Mesela Rusya’da, Amerika’da nasıl oluyor, oluyor mu? Hepsini aldık inceledik. En son Trump ve Clinton tartışmasını aldık. Ben danışmanıma ve aynı şekilde Mahir Bey’e de buradan hareketle tartışma olsun dedik. Ama öyle olmadı.
BİNALİ BEY’İN ELİ 81 İLİMİZE DEĞDİ
Biz burada performansı değerlendirirken daha dinamik bir görüntü sergilemek, bir diğer tarafta da tecrübe, derinlik ve birikimiyle ağırlık serdeden bir aday olarak değerlendirmek. Binali Bey’in duruşunda bir olgunluk, derinlik var. İDO’dan genel müdür olarak yola çıkacaksın, milletvekili olacaksın, 10-11 yıl Ulaştırma Bakanlığı yapacaksın, Başbakanlık ve ardından Meclis Başkanlığı. 81 vilayetin her yerinde yollarından, altyapıdan havaalanlarına kadar Binali Bey’in elinin değmediği yer yok. Siz 25 senedir İstanbul’a ne yaptınız? Kim diyor? Rakibi söylüyor. İnsanın gözü varsa artık yapacak bir şey yok. Marmaray’ı, Avrasya’yı görmeyecek misinin? Öbür tarafta Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, bütün bunlar bitirilmiş olan yatırımlar.
Binali Bey’in yaptıkları yapacaklarının teminatı durumunda. Şimdi ihtiyarlara ücretsiz belediye otobüsünden bahsediyor. Biz bunu yaptık. Öğrencilere burstan bahsediyor. Belediye başkanıyken benim verdiğim bursu CHP yargıya taşıdı. Yargı veremez dedi ve kaldırıldı. Başbakan olduğumda biz bu bursu Başbakanlık’a bağladık. Sonra biz bunu Kredi Yurtlar Kurumu’na bağladık. Şimdi 500 TL veriyoruz. Şu anda yüksek lisansta mastır öğrencilerine bu rakam 750 TL. Doktora öğrencilerine ise şu anda 1.500 TL ücret veriyoruz. Burada yalan söylemeye, yapmadıklarınızı, yapamayacaklarınızı söylemeye gerek yok. Acaba sen belediyenin geliri ile bunları nasıl halledeceksin? Suya belli bir şey getiriyor, ücretsiz veya kısıntı diyor. İstanbul’u suya kavuşturan bu fakir. Benim dönemimde Istranca dağlarından, öbür taraftan Melen’den Anadolu yakasına su getirdik. Öbür taraftan boğazın altından boru yerleştirildi.
İstanbul sıradan bir şehir değil. Benim dönemimde 8, 8,5 nüfusa sahipti. 1994-99 arasında maliyetler belli bir fiyatta ise bu şu anda aynı bedele bunları çıkartmanız mümkün değil. Buradaki yatırımın bedel ve maliyetleri o günden bu güne çok daha fazlasıyla artmıştır. Altyapı noktasında yapılması gerekenler çok daha farklı bir şekilde artıyor. Biz İstanbul’u aldığımızda altyapılar, alt geçitler, üst geçitler, kavşak düzenlemeleri başladı. Ben geldiğimde Ikarus otobüsleri vardı. Aman Yarabbim dökülüyorlardı! Mazotlu bezlerle temizlenir. İçeri girdiğiniz zaman mazot kokusundan durulmazdı. İETT’de arkadaşlarla oturdum, ‘Gelin Mercedes, MAN, BMC otobüsleri alalım’ dedim. Benden sonra arkadaşlarım metrobüs sistemini kurdular. Metroyu yapmak kolay bir iş değil. Şu anda her tür metro yatırımı şu anda İstanbul’da var. Bunları yapan AK Parti belediyesi. Üsküdar’dan biniyorsunuz, Çekmeköy’e geliyorsunuz. Vatman falan yok, uzaktan kumanda ile gidiyor.
ÖCALAN’IN ÇAĞRISI… PKK’NIN BİR KANADI CHP’YE DESTEK VERİYOR
Şuanda dağdakilerin nasıl açıklamalar yaptığınız biliyoruz değil mi? Millet İttifakı’nın adayına destek çağrılarını, 31 Mart öncesinde de izlemiş, duymuştuk. Özellikle Demirtaş’ın yaptığı Twitter açıklamalarını, 7 ayrı açıklama var, biz de öğrendik. Nereye yapıyor, çok açık ve net CHP adayına destek veriyor. Burada da Apo’nun yaptığı açıklama da ilginçtir.
Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında tabi HDP, PKK kanadında yaşanan bu savaş, Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar noktasında da kayma gösteriyor. Daha da bu işin içerisinde. Ben bunu daha ileri taşıyorum, Avrupa’da. Bu süreç içinde Öcalan kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bunla ilgili de çok sert açıklamaları var. Demirtaş’a hesap sormaktan tutun da… Onların kendisine ihanet ettiği inancında. Bu süreç içindeki açıklamada da ‘Eğer siz beni destekliyorsanız, arkamdaki partiyseniz siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız. Bunlardan birine değil kendi tarafsızlığında olmalısınız’ havası içinde. Böyle bir durum söz konusu. PKK’nın bir kanadı CHP adayına destek veriyor, bir kanadı 3. yol diyor. Binali Bey’in bunlarla bir ilgisi alakası yok. Zaten de böyle bir mesaj söz konusu değil. Biz sadece MHP ile kurmuş olduğumuz Cumhur İttifakıyla bunu götürüyoruz. Bunla ilgili de zaten desteğin gelmeyeceğini herkes biliyor. Burada bir liderlik mücadelesi var. Öcalan, Demirtaş’a ve dağa böyle mesaj veriyor. Ancak burada bir şeyin üzerinde durmak istiyorum. Özellikle Kürt kardeşlerime yönelik bir mesaj olarak, Diyarbakır Belediyesi önünde ağlayan annelerle dertleştim, o zamandan itibaren biliyorum ve bu oyuna gelmeyin diyorum. Eğer hizmetse Güneydoğu’ya da Doğu’ya da bu hizmeti getiren biz olduk. Onlar çukur, hendek açtılar sizi orada bu ilkelliğe mahkum ettiler.
