Fonksiyonel tıp ve hastalığın sessiz adımları

SAĞLIK

Fonksiyonel tıp, alternatif ve geleneksel tıbbın en iyi özelliklerini de içerisinde barındıran yaygınlaşmaya başlamış bir tıp modelidir. Fonksiyonel tıp toplum bazlı olmaktan çok kişiye odaklı olan bir tıp modelidir. Bu model kişinin yalnızca klinik sonuçlarını değil. Klinik sonuçlarıyla birlikte kişiyi bir bütün olarak ele almaktadır.

İnsan vücudu karmaşık bir sisteme sahiptir. Bu sistem kendi içerisinde ayrılamaz bir bağlantı içerisindedir. Fonksiyonel tıp modeli ise bu bağlam çerçevesinde bizlere bütüncül bir yaklaşım sistemi ortaya koymaktadır. Modele göre kişi bir bütün olarak ele alınmaktadır. Bu bütünün içerisinde akla gelebilecek her türlü etken bulunmaktadır. Etkenler içerisinde uyku düzeni, beslenme, egzersiz, stres, alerjenler, genetik ve kişinin sahip olduğu mikrobiyata dahi bulunmaktadır. İnsanın sahip olduğu organlara dışarıdan bakıldığında ne kadar birbirinden bağımsız gözükse de aslında vücut içerisinde öyle değildir. Bütün organlar birbirleriyle bağlantı halindedir. Bu yüzden bizler için basit gibi gözüken bazı sorunlar kronik bir hal aldığı takdirde başka organları da etkileyerek kişide daha farklı hastalıklara yol açabilmektedir. Bu duruma klasik bir örnek olarak uykusuzluk sorunu verilebilir. Sürekli devam eden uykusuzluk diğer adıyla insomnia hastalığı tedavi edilmediği taktirde ileriki safhalarda kişiye daha farklı ve ciddi bir hastalık olarak dönebilmektedir. Bunlardan bazıları: kolestrol hastalıkları, insülin direnci, tansiyon, diyabet ve bir takım kalp rahatsızlıklarıdır. Fonksiyonel tıp ise bizler için basit bir sorun gibi gözüken bu sorunları da ele alarak bütün halinde hastalığın veya şikayetçi olduğumuz kronik rahatsızlığın sebebini araştırmaktadır.

Aşağıdaki ‘Fonksiyonel Tıp Ağacı’ modelinde de hastalıkların kök nedeni anlatılmaktadır.

Araştırma sürecini 6 ana sistem ve 7 faktör oluşturmaktadır.

6 ana sistem şunlardır;

  1. Gastrointestinal (sindirim sistemi)
  2. Kardiometabolik sistem (diyabet, şişmanlık, yüksek tansiyon, koroner kalp hastalıkları)
  3. Hormon
  4. Bağışıklık
  5. Enerji
  6. Detoks (Arınma)

 

7 faktör ise şu şekildedir:

      1.Asimilasyon (özümleme, sindirim)

Bu faktör kişilerin genel olarak sindirim sistemini baz almaktadır. Yediklerimiz ve içtiklerimizin bize geri dönüşüne değinen faktördür.

      2.Biyotransformasyon ve Eliminasyon (metabolizma ve atılım)

Vücudumuza aldığımız besinlerle etkileşiminden bahsedilmektedir. Metabolizma atık ürünleri tehdit olmayacak şekilde dönüştürerek vücuttan atılmasını sağlar. Bu sistem doğru çalışmadığı taktirde vücutta toksik madde birikimi sonucu sistem işlevinde bozukluk meydana gelebilir.

      3.Savunma ve Onarım

Bağışıklık, enfeksiyon ve iltihaplanmanın söz konusu olduğu faktördür.  Bağışıklık sistemimiz dışarıdan gelen antijenleri (yabancı maddeleri) tespit eder ve onları ortadan kaldırmak için immün yanıt oluşturur. Aynı zamanda inflamasyon yani halk arasında bilinen diğer adıyla iltihaplanma ise o bölgeyi sınırlandırma amacıyla oluşur.

Bağışıklık sistemi ölü veya ölmekte olan hücreleri de algılayarak ortadan kaldırır ve doku onarımında rol alır. Bu sistemin aksaması veya bozulması durumunda kronik inflamasyon meydana gelebilir. Bunun sonucunda kişide otoimmün hastalıklar meydana gelerek kişi kendi vücuduna karşı bağışıklık yanıtı oluşturabilir.

      4.Yapısal Bütünlük

Kas iskelet bütünlüğü, damarlar ve hücre gibi vücut içerisindeki ve dışarısındaki tüm elemanların bütünlüğü bu faktörde kastedilen noktadır.

      5.İletişim

Yapısal bütünlüğün içerisindeki elemanların birbirleriyle olan etkileşimidir.

      6.Enerji

Faktörde kastedilen enerjinin kaynağı ve hücrenin güç merkezi olan mitokondrinin önemine vurgu yapılmaktadır.  Eğer doğru çalışan bir mitokondriyal sisteme sahipseniz yeterli enerjiye sahip olmanız beklenmektedir; fakat güçsüz ise kronik yorgunluklar da baş gösterecektir.

      7.Ulaşım

Kardiyovasküler (kalp, damar ve dolaşım) ve lenfatik sistem yer almaktadır. Bu iki sistemdeki rahatsızlıklar kalp krizi, kalp yetmezliği, lenfoma gibi ciddi hastalıklara yol açabilmektedir.

6 ana sistem ve kişinin vücut haritası

Listedeki 6 ana sistem ve 7 faktör dikkate alınarak kişinin haritası çıkarılır. Çıkarılan ve bizler için karmaşık olan bu harita üzerinde doktorlar birer dedektif gibi çalışarak sorunun kaynağını bulur. Kişi haritası çıkarılırken en çok dikkat edilen noktalardan biri ise kişinin yaşamıdır; çünkü kişinin yaptığı iş, yaşadığı hayat, kişinin stres seviyesi üzerinde ve yaşamında oldukça etkilidir. Kişi için doğru olmayan yeme alışkanlıkları da 6 ana sitemin içerisinde bulan gastrointestinal sistemi etkileyerek kişi de sorunlara yol açmaktadır. Yaptığımız bizim için doğru olmayan egzersizler dahi uzun vadede vücudumuza geri dönüşü zor olacak sorunlara yol açabilir. Kısaca akla gelebilecek tüm alışkanlıklarımız hatta genlerimiz biz farkında olmadan hayatımızı bir anda etkileyebilmektedir. Fonksiyonel tıp ise bu gibi durumların önüne geçmeyi hedefleyerek çalışmaktadır. Aynı zamanda fonksiyonel tıp bizim duymadığımız hastalığın sessiz adımlarını daha ileri gitmeden duyarak yaklaşmakta olan hastalıkları da tespit ederek bizlere erken tedavi şansı sunmaktadır.

Toplumlarda genel olarak ‘hasta değilsen sağlıklısındır’ anlayışı hakimdir. Bu yüzden fonksiyonel tıbbın da sadece hastalık durumunda başvurulması gerektiği algılanabilmektedir; aksine fonksiyonel tıp, hastalıkların yanı sıra kişilerin yaşam kalitesini de arttırmak için başvurduğu bir daldır. Alışkanlıklarınızı doğru yönlendirerek ileride problemlere yol açacak sorunları yolun başında düzeltmektedir. Bunu da kişiye özel hazırlanan beslenme, egzersiz ve takviyeler programı sayesinde sağlamaktadır. Kısaca fonksiyonel tıp bir dedektif gibi vücudumuzun haritasını çıkararak bizlere kronik hastalıklarımızın sebeplerini bulmakta ve akabinde hayatımız için yaptığı doğru yönlendirmelerle bizlere sağlıklı birer hayat sunmaktadır. Son olarak ise sinsice ilerleyen hastalıkların sessiz adımlarını erken vadede duymamızı sağlamaktadır.

Exit mobile version