Pandemiyle birlikte başlayan yeni çağda, hayatın her alanında köklü değişimlere tanık oluyoruz. Bu değişimlerin en belirgin şekilde hissedildiği alanlardan biri, devlet yönetimidir. Yeni çağın kurallarına uyum sağlamak ve bu dönemin süper güçlerinden biri olabilmek için devletler, yönetim anlayışlarını yeniden düzenlemeye ve bu yönde büyük çabalar göstermeye mecburlar.
Yeni çağda devlet yönetiminin yapısında önemli dönüşümler yaşanacaktır. Geleneksel siyaset ve bürokrasi gruplarının yanında, teknokrasi ve devlet aklı odaklı yeni yapıların da devlet işleyişinde önemli bir rol üstleneceği öngörülmektedir. Gruplar arasındaki çekişmeler azalırken, uyumlu çalışan, daha güçlü ve etkin bir yönetim modeline geçilecektir. Doğru bilginin yeni dönemde başarının temel unsuru haline geleceği gerçeği, teknokratların devlet yönetimine katacakları değeri daha da belirginleştirecektir. Benzer şekilde, “devlet aklı” kavramıyla kontrol ve mikro denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi beklenmektedir.
Yeni çağın başlangıcında, devletlerin süper güce erişebilmesi için yönetim sistemlerini ve bu sistemleri yürüten tüm personelin verimliliğini artırmaya yönelik yatırımlar hayati önem taşımaktadır. Ancak bu noktadaki başarının ön koşulu, mevcut siyaset ve bürokrasi yapılarını sıfırlayarak daha esnek, modern ve vizyoner bir şekilde yeniden inşa etmektir.
Bir devlet içinde bürokrasinin en verimli şekilde çalışabilmesi için dengeli bir yapıya sahip olması gereklidir. Bu denge, mümkün olan en az personelle en yüksek iş ve hizmet üretimini hedefler. Optimum dengeyle tasarlanmış bir bürokrasi modeli, devlet yönetiminin hızlı hareket etmesini ve yeniliklere daha kolay uyum sağlamasını mümkün kılacaktır.
Bu dönüşüm süreci, mevcuttaki klasik bürokratik yapıyı sıfırlamayı gerektirir. Eski çağa ait sınırlı vizyona sahip bürokratların varlığı devam ettiği sürece, devletlerin süper güç olma hedefi engellenmeye mahkûmdur. Dolayısıyla yeni çağın hedeflerine uygun bir vizyon taşıyan, yenilikçi bürokratlarla oluşturulmuş bir yönetim modeli kaçınılmazdır. Bu kapsamda, eski dönem düşüncesini benimsemiş çalışanların çeşitli değerlendirme kriterleriyle tasfiye edilmesi ve sürecin belli bir plan dahilinde yürütülmesi gereklidir.
Bürokrasinin optimum seviyeye ulaşması için uygulanacak bu program çerçevesinde, çalışanlar bir eleme tablosu ve karar alma diyagramıyla değerlendirilecektir. Sonuç olarak, uygun görülen kişiler mevcut pozisyonlarında ya da alternatif bir görevde devam edecektir. Tasfiye edilmesi öngörülen personeller için ise kamu görevinden çıkış sürecinde destekleyici geçiş paketleri sunulacaktır. Bu paket; maddi haklar, özlük hakları ve belirli bir süre boyunca temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ek imkânları içerecektir. Ayrıca yeni iş olanaklarına geçiş sürecinde de bu bireylere destek sağlanacaktır.
Yeni çağda hantal, değişime dirençli ve muhafazakâr bir karaktere sahip organizasyonlardan uzaklaşılması kritik önem taşımaktadır. Bunun yerine; optimum büyüklükte, hızlı karar alabilen, değişimi yalnızca takip etmekle yetinmeyip bizzat başlatan ve yönlendiren, yüksek hareket kabiliyetine sahip yönetimler oluşturulmalıdır. Bu nedenle tüm devlet yönetimlerinin, gerek siyaset gerekse bürokrasi alanlarını sıfırlayarak dönüşüme gitmesi zorunludur. Aynı zamanda teknokrasi ve devlet aklı gibi yeni unsurları yönetim yapılarına dâhil ederek en yüksek verimlilikle çalışacak bir modele geçmelidirler.
Devletlerin süper güç olma iddialarını gerçekleştirebilmesi için yalnızca genel yönetim anlayışı değil, tüm organizasyonların bu hedefi destekleyen yapıların oluşturulması gerekmektedir. Bürokrasi grupları da artık eski çağın başarısızlığa uğramış kültür, alışkanlık ve uygulamalarından vazgeçmeli; yeni çağın vizyonunu benimseyerek geleceğe odaklanmalıdır.
