Emrihan AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Devlet Yönetim Sisteminin Yeniden İnşası

Devlet Yönetim Sisteminin Yeniden İnşası

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Devlet yönetimleri, diğer organizasyonlardan belirgin farklılıklar taşır çünkü bu sistemler siyaset ve bürokrasi gibi iki ana kurumun kontrolünde işler. Bu iki kurum arasındaki uyum dönemlerinde yönetim daha verimli ve dengeli bir şekilde ilerlerken, çatışma dönemlerinde hem yönetim sistemi hem de toplum derin yaralar alabilir. Bu yüzden devlet yönetimlerinin etkinliği çoğunlukla bu iki kurumun ilişkisindeki dengeye bağlıdır. Bu duruma da devlet yönetiminde yönetimsel denge denir.

Devlet yönetiminin kurulması, sona erdirilmesi veya yeniden yapılandırılması gibi önemli kararlar genellikle “üst akıl” olarak adlandırılan karar mekanizmasının yönlendirmesiyle şekillenir. Türk tarihine bakıldığında, yıkılan devletlerin ardından yeni devletin kurulduğu ve yolculuğun bu şekilde devam ettiği sıkça görülmektedir. Üst akıl, devlet düzeninin nasıl ilerleyeceğine dair genel çerçeveyi çizerken, günlük işleyiş genellikle siyasetin yönlendirmesiyle sürdürülür. Ancak köklü bir değişiklik gerektiğinde, siyaset ve bürokrasinin inisiyatifine bırakılması riskli olabilir. Bu tür kritik anlarda devreye giren üst akıl, gerekirse sınırları aşan kurumları denetler veya tüm sistemi yeniden yapılandırmak için harekete geçer. Bu süreçte siyaset ve bürokrasi, sadece bir değişim aracı olarak işlev görür.

Devlet yönetimlerinde genelde üç önemli dönemde büyük değişimler yaşanır: devletin kuruluşu, sistem değişikliği ve devletin sona erdirildiği dönemlerde. Bu değişimlerin temel hedefi topluma fayda sağlamak olmalıdır. Tarihte gerektiğinde devlet feshedilmiş ve daha güçlü bir yapıyla yeniden kurulmuştur. Türk yönetim tarihinde bu tür dönüşüm örneklerine sıkça rastlanır.

Günümüzde ise devlet yönetimleri ciddi bir değişim döneminden geçiyor. 2019’daki pandemiyle birlikte dünya genelinde yeni bir çağın başlangıcı yaşandı. Bu yeni çağ, pek çok alışkanlığı ve yaşam tarzını kökten değiştirdi. Değişen koşullar, devlet yönetimlerini de ciddi reformlara zorluyor ancak yöneticiler bu değişime direniyor çünkü reformlar onların varlığını tehdit ediyor. Yeni çağın gerektirdiği vizyona sahip liderlerin ön plana çıkarılması, eski zihniyete sahip yöneticilerin koltuklarını kaybetmesine neden olacak. Bu direnişin ardında genellikle kişisel çıkarlar yatmaktadır. Ancak zamanında yapılan reformların ertelenmesi, ülke için daha büyük yıkımlara yol açacaktır çünkü sistemi değiştirmenin ön şartı eski sistemin artık işlevsiz hale gelerek yıkılmasıdır. Değişim geciktirildikçe ortaya çıkan yıkım daha da büyür.

Reformların başarıya ulaşması için toplum desteği kritik öneme sahiptir. Örneğin, II. Mahmud dönemi reformlarının başarısızlığının en büyük nedeni toplumdan yeterli desteğin alınamamış olmasıdır. Bu durum, Türk yönetim tarihinde önemli bir ders olarak kaydedilmiş ve tüm dünyaya örnek teşkil etmiştir.

Bir devlet yönetimi amacını yitirdiğinde onun sıfırlanması gerekir çünkü işlevsiz bir sistem toplumun refahını düşürür ve kurumların çalışmasını engeller. Ekonomi başta olmak üzere sağlık, eğitim ve adalet gibi temel hizmetler çöküşe geçer; halkın devlete olan güveni tamamen sarsılır. Böyle durumlarda yapılması gereken, mevcut sistemi tamamen ortadan kaldırarak yerine çağın vizyonuyla uyumlu, toplumun desteğini almış, liyakat sahibi kadrolarla yepyeni bir yönetim sistemi kurmaktır. Bu süreç yalnızca geçmişten ders alarak yol alınırsa başarılı bir şekilde tamamlanabilir ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayan bir kalkınma modeli oluşturulabilir ve yeni çağın süper güçlerinden biri haline gelinebilir.

Devlet Yönetim Sisteminin Yeniden İnşası
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.