Yönetim tarihi, pek çok ilginç kişilik ve dikkate değer olaya sahne olmuş köklü bir geçmişe sahiptir. Binlerce yıl boyunca yaşanan olaylar, gelecekteki nesillere ders olması için kaydedilmeye çalışılmıştır. Bu kayıtlardan yararlanarak geçmişteki hataları tekrarlamadan ilerlemek, akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Yönetim tarihinin en dikkat çeken ve derinden ders alınması gereken kavramlarından biri “kargışlı” yöneticilerdir. Kargışlı, Tanrı’nın ve insanların nefretine, lanetine uğramış; melun yani lanetli kişiler anlamına gelir. Bu tür yöneticiler, çeşitli dönemlerde ve milletlerde ortaya çıkmış, yalnızca halklarının değil, Yaradan’ın da lanetine uğramış bireylerdir. Tarih, bu kişileri ibret vesikası olarak kaydetmiş ve gelecekteki devlet yöneticilerine birer örnek teşkil etmelerini tembihlemiştir.
Kargışlı yöneticilere örnek olarak Firavunlardan Adolf Hitler’e ve onun yakın çalışma çevresine kadar pek çok kötücül lider gösterilebilir. Ayrıca Kim Il-Sung, Saddam Hüseyin, Leopold II, Pol Pot, Joseph Stalin, Mao Zedong, Idi Amin, Mengistu Haile Mariam gibi isimler de bu kategoriye dahil edilebilir. Listeyi daha da uzatmak mümkünken burada kavramı açıklamaya odaklandığımız için örnek sayısını sınırlı tutuyoruz. Kargışlı yöneticiler yalnızca kötü birer insan olmakla kalmaz, aynı zamanda yöneticilik becerilerini baskı, şiddet ve kan üzerine inşa ettikleri için kötü birer liderdirler. Öyle ki, en zayıf yönetici tipleri, otoriteyi baskı, korku ve şiddet yoluyla sağlamaya çalışır.
Bu tür yöneticiler yalnızca kendi ülkelerindeki insanlara veya düşmanlarına zarar vermekle kalmamış, doğrudan ya da dolaylı biçimde tüm insanlığa büyük zararlar vermişlerdir. Bu nedenle insanlık suçu işledikleri rahatlıkla söylenebilir. Kargış kavramındaki “Yaradan’ın laneti” kısmının tanıma dahil edilmesi de tam olarak bu derin etkiyi ifade etmektedir.
Kargışlı yöneticilerin bir daha devlet yönetiminde üst düzey görev almaması, yalnızca bulundukları ülke veya bölge için değil, tüm insanlık adına büyük önem taşır. Bu noktada “liyakat” kavramına odaklanılması gereklidir. Liyakat sadece bir kişinin iş yapma yeterliliği anlamına gelmemeli; ahlaki ve insani yönleri de göz önünde bulundurularak kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir. Nitekim bir kişi işinde ne kadar iyi olursa olsun kötü bir karaktere sahipse topluma ciddi zararlar verebilir. Bu yüzden seçimle görevlendirilecek kişilerin toplum tarafından titizlikle analiz edilip seçilmesi, atanma yoluyla gelenlerin ise yetkili makamlarca detaylı araştırmalar sonucunda atanması oldukça önemlidir.
Kargışlı yöneticiler genellikle göreve gelene kadar toplumun beklentilerine uygun davranarak samimi bir rol oynar; fakat güç ellerine geçtiğinde gerçek niyetlerini ortaya koyarlar. Bu durum onların güvenilmez kişilikler olduklarını açıkça gösterir.
Sonuç olarak kargışlı yöneticiler tarih boyunca insanlık için ibret niteliğinde kötü örnekler olmuşlardır. Bu olumsuz karakterler ve onların hikayeleri, tarihte yerlerini almış ve bugüne kadar ders niteliğinde aktarılmıştır. İnsanlık gelecekte benzer hatalara düşmemek adına bu hikayelere dikkatle kulak vermelidir.