Mehmet Kuşcu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Kutuplaşmanın Ötesinde: Bir Arada Yaşamanın Yolu

Kutuplaşmanın Ötesinde: Bir Arada Yaşamanın Yolu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de son yıllarda en çok duyduğumuz kelimelerden biri kutuplaşma. Televizyon ekranlarında, sosyal medyada, kahve sohbetlerinde… Herkesin birbirine “Sen hangi taraftansın?” diye baktığı, fikirlerin dostluklardan daha ağır bastığı, ortak kelimelerin yerini önyargıların aldığı bir dönemden geçiyoruz. Oysa bu topraklar, yüzyıllar boyunca farklı inançların, kültürlerin ve görüşlerin yan yana yaşadığı bir coğrafya değil miydi? Peki biz nerede bu dengeyi kaybettik ve onu yeniden nasıl bulabiliriz?

Kutuplaşmayı sadece siyasi bir mesele olarak görmek, buzdağının yalnızca görünen kısmına bakmak demektir. Asıl problem, toplumun farklı kesimlerinin birbirini anlamaya çalışmaması. Bir mahallede yaşayan insanlar, diğer mahallenin dertlerini “bize ne” diye geçiştiriyorsa… Üniversitede gençler, farklı görüşten sınıf arkadaşına sadece bir etiketle bakıyorsa… Sosyal medyada iki cümlelik fikir beyanı, hakaret seline dönüşüyorsa… O zaman mesele, siyasetin ötesine geçmiş demektir.

Birlik dediğimiz şey, herkesin aynı fikirde olması anlamına gelmez. Tam tersine, farklılıkların tehdit değil, zenginlik olarak görüldüğü bir toplumsal bilinçtir. Bu bilinç; karşılıklı saygı, empati, ortak değerler etrafında birleşme üzerine inşa edilir. Hepimizin hafızasında, zor zamanlarda bir araya geldiğimiz anlar vardır. Depremler, büyük felaketler, milli bayramlar… O anlarda kim olduğumuz, neye inandığımız, hangi partiye oy verdiğimiz önemini yitirir. Hepimiz tek yürek oluruz. Demek ki bizde bu potansiyel var. Mesele, bunu sadece kriz anlarında değil, günlük yaşamda da diri tutabilmek.

Birlik kültürünü yeniden inşa etmenin ilk adımı dilimiz olmalı. Çünkü kullandığımız sözcükler, toplumun atmosferini doğrudan etkiler. Hakaret, küçümseme, alay… Bunlar sadece karşımızdakini değil, toplumsal dokuyu da yaralar. Daha yumuşak, daha kapsayıcı bir dil, köprüler kurar. Bunun yanı sıra, farklı görüşlerden insanların bir araya gelebileceği ortak alanlara ihtiyacımız var. Spor kulüpleri, kültür merkezleri, dernekler ve gönüllü projeler… Bunlar sadece hobi alanları değil, aynı zamanda toplumsal bağlar kurabileceğimiz önemli noktalardır. İnsan tanıdığını kolay kolay düşman göremez.

Kültürümüzün yaşayan parçaları da bu bağların güçlü kalmasında önemli bir rol oynar. Köydeki düğünden şehirdeki tiyatroya, yerel mutfaktan milli sporlara kadar bizi birbirimize bağlayan görünmez ipler vardır. Bu ipleri ne kadar sıkı tutarsak, toplumsal bağımız da o kadar güçlü olur. Eğitim sistemi de bu sürecin temel taşıdır. Çocuklarımıza sadece akademik bilgi değil, empati ve iletişim becerisi de kazandırmalıyız. Farklı fikirlerin tehdit değil, zenginlik olduğunu küçük yaşta öğrenen çocuklar, büyüdüklerinde kutuplaşmanın oyuncağı olmaz.

Toplum olarak geleceğe dair ortak hedefler belirlemek de birlik hissini pekiştirir. Ekonomik kalkınma, teknolojik atılım, çevre koruma, spor başarıları… Hangi siyasi görüşten olursak olalım, üzerinde hemfikir olabileceğimiz ulusal hedefler bizi bir arada tutar. Burada bireysel sorumluluk da çok önemlidir. Birlik kültürü yukarıdan talimatla inşa edilmez; önce bireylerin niyet etmesi gerekir. Hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız: “Ben kendi çevremde köprü mü kuruyorum, duvar mı örüyorum?” Komşumuzla selamlaşmamız, iş arkadaşımızın fikrine değer vermemiz, ailemiz içinde farklı düşüncelere hoşgörü göstermemiz… Bunlar küçük gibi görünen ama büyük etkiler yaratan adımlardır.

Bugün toplumun nabzı ekranlardan ve telefonlardan atıyor. Ancak medya ve sosyal medya çoğu zaman kutuplaşmayı körükleyen birer arenaya dönüşebiliyor. Medya, reyting uğruna sürekli bir çatışma dilini beslememeli. Sosyal medya kullanıcıları ise karşıt fikirlerle alay etmek yerine, tartışmayı saygı çerçevesinde yürütmeyi öğrenmeli. Bu, kolay bir süreç değil ancak imkânsız da değil.

Geçmişimizde farklı inanç ve kültürlerin barış içinde yaşadığı uzun dönemler oldu. Osmanlı’nın çok uluslu yapısı, Kurtuluş Savaşı’ndaki milli birlik ve Cumhuriyet’in kuruluşundaki seferberlik ruhu, ortak bir amaç ve aidiyet duygusunun sonucuydu. Geçmişin bu güçlü örnekleri, bugün de bize yol gösterebilir.

Unutmamak gerekir ki kutuplaşma toplumun enerjisini boşa harcar. Birlik kültürü ise enerjiyi üretkenliğe çevirir. Farklılıklarımızı törpülemek yerine, onlarla birlikte bir gelecek inşa etmeliyiz. Çünkü bu ülkenin geleceği sadece bir kesimin değil, hepimizin ortak eseri olacaktır. Hepimiz aynı ülkedeyiz; ülke batarsa, hangi ilde olduğumuzun hiçbir önemi kalmaz. O yüzden önce birbirimize kulak verelim, birbirimizi anlamasak bile saygı duyalım. Çünkü bu topraklarda birlik kültürünü yeniden inşa etmek, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacaktır.

Saygılarımla.

Kutuplaşmanın Ötesinde: Bir Arada Yaşamanın Yolu
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 9 Ağustos 2025, 17:43

    Sayın M. Kuşcu,

    Kaleme aldığınız bu anlamlı ve derinlikli yazı kutuplaşmanın yalnızca siyasi bir sorun olmadığını, toplumsal yapının derinlerine sirayet eden bir bilinç meselesi olduğunu bu kadar açık, samimi ve çözüm odaklı bir dille anlatmanız çok kıymetli. Bu toprakların geçmişinden gelen birlikte yaşama kültürünü hatırlatmanız ve bunu geleceğe taşıma sorumluluğunu hepimize hatırlatmanız çok etkileyici. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Bu yazının daha çok insana ulaşmasını ve düşünsel kutuplar arasında köprüler kurmasını gönülden diliyorum.

    • 10 Ağustos 2025, 10:24

      Sayın Okurum,
      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Saygılarımla.

  2. Sayın Kuşcu,
    Toplumsal kutuplaşmayı derinlemesine ele aldığınız ve çözüm yolunda umut veren bakış açınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim. Yazınız, birlikte yaşama kültürümüzü hatırlatması ve empatiye davet etmesi açısından çok değerli. Kaleminiz daim olsun.

    • 10 Ağustos 2025, 10:24

      Sayın Okurum,

      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.