Günümüzde Instagram ‘da sıkça karşımıza çıkan videolarda birkaç öğrencinin bir araya gelerek, “kanka, artık mezun olduk; nereye atandık?” esprisi yaptığını görüyoruz. Hatta bu espriyi A101, Bim gibi zincir marketlerde sakız satmaya kadar indirgedikleri oluyor. Burada gözden kaçırdıkları asıl mesele şu: Aldığın belgenin tek başına bir önemi yok. Asıl önemi olan, o belge adı altında neler yaptığın, ortaya ne koyduğun ve kendini nasıl ön plana çıkardığındır.
Toplumumuzda, özellikle de anne babalar arasında yanlış bir algı var. “Çocuğum üniversite mezunu olsun, gerisi önemli değil.” Oysa ki artık devir değişti. Bir gencin yıllarını verip sadece “şu bölüm mezunu, bu bölüm mezunu” yazdırması yeterli değil. çağımız üretim çağıdır; icraat çağıdır.
Varsayalım bir genç inşaat mühendisi okudu ve KPSS ‘de atanamadı. Çoğu zaman ilk refleksi, umutlarını tüketip “işsizim” demek oluyor. Oysa kendi alanında ya da benzer sektörlerde becerisini geliştirme ve yön bulma çabasına dahi girmiyor. Bunun yerine yakınmayı seçiyor.
En basit örnekle bir inşaat işçisini düşünelim. Tecrübesini emek vererek kazanıyor. Zamanı geldiğinde ortaya bir yapı koyuyor. Bu gün ortalama günlük kazancı 3000 TL olan bir işçi aylık 90.000 TL eder. Yani emek ve gayret olduğunda neler yapılabileceğini görmek mümkün.
Aynı durum tıp öğrencileri için de geçerli. Herkes “Doktor” olabilir, ama TUS, doktora veya Master gibi mertebeleri kat edenler mesleklerinde ayrışır. Çünkü artık sadece ünvan değil, ünvanı farklı kılacak nitelikler değer kazanıyor.
Sonuç olarak, “işsizim” diyen bir üniversite mezunu önce kendi kişiliğini ve çabasını sorgulamalıdır. Çünkü mesele mezun olmak değil, mezuniyetin üzerine ne koyduğundur.