Gül Akpınar
1973 yılında Ordu’da doğdum. Yıllar sonra, 2020’de içimde hiç sönmeyen öğrenme isteğine kulak vererek eğitim yolculuğuma yeniden başladım. Liseyi tamamladıktan sonra 2022’de Atatürk Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Sosyoloji bölümüne yerleştim. Şu anda 4. sınıf öğrencisiyim. Yazmak benim için, yalnızlığın içinde açtığım bir pencere oldu hep. Her kelimede biraz kendimi aradım, biraz da hayatı anlamaya çalıştım. Toplumsal değerler, kültürel miraslar ve zamanla silinip giden gelenekler yazılarımda yer bulan en derin izlerdir. Gelecekte iyi bir yazar olmayı, araştırmacı kimliğimle insanı, toplumu ve kültürü daha derinlemesine anlamayı hedefliyorum. İnanıyorum ki bir kağıt ve bir kalemim olduğu sürece, pencerelerim her daim açık kalacak.
  • 5268 Puan
  • 0 Yazı
  • 4 Yorum

Gül Akpınar - Tüm Yazıları

Evrenle İç İçe

Uyumun Sessiz Ritmi "Evrenin her anı, kendi içinde bir döngü oluşturur; her bir adım bir diğerine bağlanır, her dönüş yeni bir başlangıçtır. Bunu fark etmek, evrenin ritmine direnmeden, onunla uyum içinde dans etmektir. Ve artık anlıyorum ki, her şeyin bir zamanı...

Devamını Oku

Hiçliğin Kapıları

“Hiçliğin eşiğinde durduğunda anlarsın: var olmak, bazen hiçbir yere ait olmamayı kabullenmekle başlar.”Zaman zaman, gün doğmadan önceki o gri aralıkta uyanıyorum. Ne sabaha aitim, ne geceye. Sanki görünmez bir el, beni her şeyin kıyısında tutuyor. Ne tam içindeyim dünyanın, ne...

Devamını Oku

Vicdanı Olmayan Akıl, İnsanlığı Eksik Bırakır

Tarih boyunca insanlar neden hep "düşünen bir varlık" olarak tanımlandı? Acaba varlığımızın tek ölçüsü gerçekten akıl mı? Bence bu tanım, insan olmanın tam deneyimini yansıtmıyor; asıl derinlik, hissetmek ve sorumluluk almakta yatıyor.Kendi düşüncem, Descartes’in “düşünüyorum, öyleyse varım” sözünden bir adım...

Devamını Oku

Varlık ve Veda Arasında

Her Merhaba Bir Veda TaşırVarlık bir nefesle başlar; veda ise o nefesin son hecesinde saklıdır. İkisinin arasında geçen zaman, insanın bütün yolculuğunu belirler. Doğarken dünyaya attığımız ilk bakış, aslında hem bir “merhaba” hem de içimizde çoktan başlamış bir vedanın işaretidir....

Devamını Oku

Kırık Saatin Zamanı

Bir saat düşünün; zamanı göstermiyor. Akrebi durmuş, yelkovanı donmuş. Geçmişle gelecek arasında bir yerde kalakalmış. Her gün aynı saati gösteriyor; o kırık, unutulmuş zamanı. Ama belki de tam da bu yüzden en gerçek zamanı o yaşıyor. Çünkü bazı anlar vardır...

Devamını Oku

Kendi Mumunu Yakmak

Hayaller, Umut ve YolculukHayat uzun ve dalgalı bir deniz gibi… Bazen sakin, bazen fırtınalı. Benim için de öyle oldu; iyi zamanlarım oldu, puslu zamanlarım oldu. Ama uzun zamandır fark ettim ki, puslu olan günler bile bir armağan taşıyor. Belki hemen...

Devamını Oku

Zorlukların Görünmeyen Hediyesi

Hayat her zaman yanımızda gülümseyen insanlarla dolu değildir; kimi zaman yolumuzu keser, kimi zaman bilmeden sınavımız olur. O anların öfkesiyle, “Neden ben?” diye sorarız kendimize. Meğerse cevap, zamanla saklandığı yerden çıkacak bir armağandı.Hayatın denklemi böyle kurulur: Bazen bir artıyı bulabilmek...

Devamını Oku

Söz Gümüşse, Sükût Altındır

İnsanın varlığı, belki de önce bir sessizlikten doğdu. Ana rahminde, kalp atışlarının ritmi dışında hiçbir sesin olmadığı karanlık bir denizde büyüdük. Orada bizim tek dilimiz, suskunluğumuzdu; tek bağımız, hislerimizdi. Doğduğumuzda ise ilk çığlığımızla sessizliği bozduk dedik. Belki de o andan...

Devamını Oku

Boşluğun Kalbime Bıraktığı İnce Sızı

Sessizliğin İçindeki İnsan Bazen insan, kalbinde bir boşluk hisseder. Öyle bir boşluk ki, sessizliğin derinliğinde yankılanır, ince bir sızı gibi dokunur ruhuna. Bu sızı, can yakmaktan çok, varoluşun en hassas köşelerine dokunan bir his gibidir. İnsanlardan uzak bir sessizliğin içinde,...

Devamını Oku

Kendine Geç Kalmak

Bir defterin son satırında kendini bulmak Bazen düşünüyorum da… Hayatım boyunca herkese yetişmişim. Kim ne zaman düşse koşmuşum, kim bir damla umut istese avuçlarıma doldurmuşum. Birinin derdi, kendi derdimden önce gelmiş; başkalarının yaralarını sararken kendi kanayan yerlerimi görmezden gelmişim. Ama...

Devamını Oku

Gölgeye Çarpan Söz

En doğru söz bile çarpıklaşır, dinleyen kulak doğru değilse. Çünkü kelimeler, sadece dilin ucunda değil, yüreğin derinliğinde anlam bulur. Söylenen, her zaman olduğu gibi duyulmaz; dinleyen, kendi geçmişini, yaralarını, korkularını araya katar. Hakikat, berrak bir su gibi yola çıkar, fakat...

Devamını Oku

Benim Yolum Benim, Sessizliğim

Ben tek başıma yürümeyi seçtim. Çünkü kimseye güvenmediğimde, kırılma ihtimali yok denecek kadar azalıyor. Güven demek beklenti demek. Ve evet, insan olarak bir şeyler beklemek hakkımız. Ama beklentinin hayal kırıklığına dönüştüğü an, içimdeki ışığın bir kısmı sönüyor. Ben artık o...

Devamını Oku

SESSIZLİKTE SAKLI HAYATLAR

Her gün sokaklarda, kalabalıklar arasında yürürüz. Kaçımız durup etrafımızdaki yüzlere gerçekten bakar? Bir yabancının gözlerinde bir anlığına kesişen bakışlarımız, koca bir ömrü saklar. Ama ne vaktimiz var o hikâyeyi öğrenmeye, ne de cesaretimiz. Oysa dünyada en derin acılar, en güçlü...

Devamını Oku

Sahip Oldukça Kaybettiklerimiz

Geç Anlaşılan Değerlerin HüznüBir yanda tarihin en konforlu dönemini yaşıyoruz: Isınmak için sobaya üşüşmeye gerek yok, iletişim için mektup beklemeyede. Diğer yanda ise garip bir şekilde, hiç olmadığımız kadar huzursuz ve yalnızız. Belki de insanoğlunun en büyük trajedisi bu: Kaybetmeden...

Devamını Oku

Yaşanmışlıkların Tanıkları

Unutulmuş ZamanlarHer eşya bir tanıktır aslında. Bir dönemin, bir sevincin, bir acının, bir suskunluğun... Ne bir taş duvar, ne bir ahşap sandalye, ne bir dikiş makinesi yalnızca kendisidir. Üzerinde oturanın ağırlığını, sırtına yaslananın yorgunluğunu, bekleyenin sessizliğini taşır. Bir çerçeve sadece...

Devamını Oku

Gönlün Yargısı

Bazen geceleri sessizlik ağır gelir insana. Herkesin sustuğu o anlarda içimizde bir ses konuşmaya başlar. Kimi zaman kırık bir aynadan bize bakar, kimi zaman gözümüzden dökülen bir damla yaşla yankılanır. Bu sesin adı ne adalettir ne de hukuk… Bu ses,...

Devamını Oku

Sevginin Sessiz Fedakârlığı

Bazen en çok seven, en sessiz kalandır.Bazı hikâyeler vardır… Çocukken dinlersiniz, sadece güzel bir masal sanırsınız.Ama büyüdüğünüzde, bir özlem anında ya da bir vedanın ortasında o hikâye kalbinizde yeniden canlanır.İşte annemin bana çocukken anlattığı o masal da böyleydi:Güneş ve Ay’ın...

Devamını Oku

Ve Gece, En Sessiz Duasını O Yorgun Kalplere Fısıldar

Gece, herkesin sustuğu ama kalplerin en çok konuştuğu vakittir. Işığın çekildiği her köşede, gölgeler uzar; kelimeler yerine sessizlik konuşur. Yorgun kalplerin yükü hafiflesin diye, gecenin koynuna bırakılır dualar. Ne gözle görülür, ne kulakla duyulur; ama kalbin en derin yerinde yankı...

Devamını Oku
Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!