Geçen yıl itibarıyla dünyada 245 milyon uluslararası göçmenin olduğunu belirten Soylu, “Bu sayı dünyanın en kalabalık beşinci ülkesi Brezilya nüfusundan fazladır. Dünyada kendi istekleri dışında yerlerinden edilmiş insan sayısı ise son 15 yıl içinde yaklaşık 3,5 kat artarak 71,4 milyona ulaşmıştır. Bu sayı da Fransa’nın nüfusundan fazladır.” diye konuştu.
Türkiye’de farklı statülerle bulunan diğer ülke vatandaşlarının yaklaşık 4,5 milyon kişi olduğunu vurgulayan Süleyman Soylu, şunları kaydetti:
“Bu da Hırvatistan nüfusundan fazladır. Bu sayıların hepsi, elbette ki ciddidir ve aslında şoke edicidir ama en azından hayattaki insanları ifade etmektedir. Oysa 2000 yılından günümüze kadar 60 binin üzerinde göçmenin çeşitli sebeplerle, hayatını kaybetmesi, konunun asıl dramatik olan boyutudur. Sadece son 6 yılda Akdeniz’de hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bin 26 kişidir. Elimizdeki rakamların böyle olmaması gerekirdi, çünkü göç yeni bir şey değildir, tarih boyunca vardı. Yeni olan, dünyanın göçü yönetmedeki gösterdiği çaresizlik, umursamazlık ve aslında acımasızlıktır.
Belki de asıl sorun gelişmişlik düzeyiyle güç paylaşımı arasındaki dengesizliktir. Çünkü, Orta Doğu kaynaklı göç dolayısıyla ülkemizde bulunan yabancılar, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 4,5-5’ine tekabül etmektedir. Bu oran Lübnan’da yüzde 25, Ürdün’de ise yüzde 20’dir. Yani göçün ağırlığı dünya üzerinde ülkelerin ekonomik ve fiziki güçlerine ters oranda ve dengesiz şekilde dağılmaktadır. Bu da çözümü zorlaştıran, trajedileri arttıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.”
“Türkiye’de 3 milyon 644 bin 342 Suriyeli bulunuyor”
Bakan Soylu, Türkiye’nin, göç yönetimi noktasında belki de dünyadaki en dezavantajlı coğrafi pozisyona sahip olduğuna dikkati çekti.
Türkiye’nin göçe kaynaklık eden Suriye ve Irak gibi ülkelere doğrudan komşu olduğunu hatırlatan Soylu, şöyle devam etti:
“Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden gelenlerin güzergahı olan İran’la yine doğrudan komşudur. Düzensiz göçmen geçişlerinde bir cazibe merkezi olan Ege, Akdeniz ve aynı zamanda Karadeniz üzerinde geniş bir alanda da sorumluluğumuz vardır. Dolayısıyla hemen hemen bütün kara ve deniz sınırlarımızda düzenli ve düzensiz göçle ilgili bir mesai harcamak, tedbir almak ve bu alanı göç anlamında yönetmek zorundayız.
Ayrıca yine aynı rota ve aynı sorumluluk sahalarında terörist sızmalarına karşı, uyuşturucu sevkiyatlarına ve aynı zamanda diğer kaçakçılıklara karşı da ciddi bir mücadele halindeyiz. Yani özetle, karşımızda çok büyük bir geçiş talebi var ve biz sapla samanı doğru şekilde ayırmak zorundayız. Halihazırda ülkemizde uluslararası koruma statüsüyle 3 milyon 644 bin 342 Suriyeli bulunmaktadır. Yakalanan düzensiz göçmen sayısı 2018 yılında 268 bin 3, 2019’un ilk beş haftasında ise 16 bin 523 kişidir. Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarının sağladığı huzur ve barış ortamının etkisiyle geri dönen Suriyeli sayısı şu ana kadar 311 bin 968 kişidir.”
“Göç konusundaki tavrımız rastgele ve tepkisel değil”
Bakan Süleyman Soylu, Göç Genel Müdürlüğünün 3 bin 724 personelinin yanı sıra, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve AFAD Başkanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin konuyla ilgili birimlerindeki binlerce insanın, göçle ilgili ciddi ve özverili bir mesai harcadığını ifade etti.
Türkiye’nin, Suriye kaynaklı göç krizinin başlangıcından itibaren bir dizi tedbir ve mevzuat adımı attığına işaret eden Soylu, temel anlayışlarının, göç konusunda yasal boşluk bırakmamak, insanları suçlu durumuna düşürmemek, göç yönetiminin her noktasında kanun ve hukukun içinde kalabilmek olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin göç konusundaki tavrının rastgele ve tepkisel olmadığını, belirli bir strateji ve koordinasyon dahilinde yürütüldüğünü anlatan Soylu, şöyle konuştu:
“Sağladığımız en büyük başarılardan birisi de tüm Suriyelilerin ve uluslararası koruma kapsamında olan kişilerin kayıtlarının tutuluyor olması, kayıtların sürekli güncel olması, bu kişilere özel bir kimlik verilmiş olması, bu sayede göç konusunda devletin kontrolü dışında bir sahanın gelişmesine müsaade edilmemiş olmasıdır. Alınan daha pek çok önlem neticesinde Suriyelilere ilişkin özellikle asayiş noktasında, Suriyelilerin yerleşik toplumla ilişkilerinde büyük ve kitlesel bir sorun yaşanmamış, Suriyelilerin karıştıkları suç oranının genel ortalamanın epey altında kaldığı resmi rakamlarla tespit edilmiş ve kamuoyuyla defalarca paylaşılmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan heyetle yemekte bir araya gelecek
Süleyman Soylu, “Budapeşte Süreci 6. Bakanlar Konferansı”nın yarın İstanbul’da başlayacağını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Budapeşte Süreci’nin bu 6. toplantısında, 52 katılımcı, 7 gözlemci ülke ve 14 uluslararası kuruluşun temsilcileri hazır bulunacaklardır. Bakanlar konferansı, Budapeşte Süreci’nin gelişmesinde kilometre taşı olarak değerlendirilen bir buluşmadır. Bundan önceki son bakanlar konferansı, bilindiği gibi yine İstanbul’da 2013 yılında gerçekleştirilmiş ve bu konferansta ‘İstanbul Bildirisi’ adıyla 6 öncelikli hedef içeren bildiri yayınlanmıştı.
Yarın başlayacak olan konferansta bu 6 hedefe ilişkin çalışmalar, edinilen saha tecrübeleri istişare edilecek, önümüzdeki süreçte hedeflerimizi gerçekleştirmeye yönelik olarak atacağımız adımların daha somut şekilde belirlenmesine çalışılacaktır. Yine bu konferansın da sonunda, ‘İstanbul Taahhütleri’ adlı bir belge ve bunun ekinde yer alan beş yıllık eylem çağrısına son şekli verilerek imzalanacak. Göç yönetiminde uluslararası iş birliğinin artmasına, kolaylaştırılmasına ve aslen etkinleştirilmesine çalışılacaktır. Ayrıca konferans süresince ülkeler arası ikili görüşmelerde de bilgi ve tecrübe paylaşma, karşılıklı olarak atılabilecek somut adımlar üzerinde görüşebilme zemininin oluşturulmasına gayret edilecektir.”
Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konferans kapsamında Türkiye’ye gelen bakan ve heyetlere yarın akşam yemekte ev sahipliği yapacağını da bildirdi.