Gün geçmiyor ki, cennet vatanımda bir mide bulandırıcı olay daha yaşanmasın.
Son günlerde hepimizin bildiği gibi tüm sosyal medya kanalları, gazete ve televizyonlarda gördüğümüz bir haber var. Hepinizin bir yerlerden duyduğu bir haber. Zümrüt Apartmanı isimli sözde edebi bir romanda geçen, pedofiliyi açıkça betimleyen ve özendiren bölümlerin bulunduğu bir kitap. Yakın bir zamanda da yazarı ve yayıncısı gözaltına alındı.
Peki, nedir bu pedofili ve bizim ülkemiz bu konuda ne durumda?
Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin, ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel bir hastalıktır. Fakat günümüzde bu durum hastalık olmaktan çıkmış ve tedavi edilemez bir seviyeye gelmiş, ölümlerle sonuçlanan vakaların ve kan donduran olayların ortaya çıkmasına sebep olan bir sapkınlık boyutuna ulaşmıştır.
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de istismara uğramış çocuk oranı en güncel oranlarla %33. Tabii, bu 2017’de yapılan bir açıklama. Bu son iki yıl içerisinde gördüğümüz ve yaşadığımız olaylar bu oranı bir hayli yükseltiyor.
Yine, Çocukça Derneği Başkanı Av. Buğra Kağan Oğuz’un yaptığı açıklamaya göre: Son 10 yılda sadece cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 250 bin civarında. Antalya ise Türkiye’de dördüncü sırada. Dünyada ise en çok çocuk istismarı içerikli yayın yapan internet sitesi Avrupa’da ve Hollanda birinci sırada, ABD, Kanada, Fransa ve Rusya ardından geliyor.
Gördüğümüz üzere bu durumun ülkelerin kalkınma ve eğitim seviyesi ya da refah durumu ile alakası yok. Bu eğitimle düzeltilmesi, yaşanan olayların raporlanması ve hem yaşayan hem de yaşatan kişinin rehabilite edilmesiyle çözülebilecek bir sorun.
Oğuz açıklamalarına şöyle devam ediyor: “Dünyada her 5 çocuktan 2’si fiziksel, duygusal ya da cinsel istismara uğruyor veya ihmal ediliyor. Ve ne yazık ki uzmanlar cinsel istismar vakalarının ancak %15’inin adli mercilere intikal ettiğini söylüyor. Gerisinin üzeri bir şekilde kapatılıyor ve çocuklar yaşadıkları travmalarla kalıyor.”
Dünyada çocuk istismarı konusunda ilk 10’da; Güney Afrika, Bangladeş gibi ülkeler başı çekerken, ardından Türkiye, İngiltere, ABD, Rusya ve Avustralya geliyor.
Şimdi haberden söz edecek olursak aşağıya bıraktığım resimde apaçık görüldüğü üzere tüm sayfayı kaplayan ve ne ince detaylarına kadar aktarılan bir çocuk tecavüzü söz konusu.
Bir de bu kendine yazar diyen insanı savunan bir yayıncı var ortada. Bu kitaba tepki gösteren insanları karga beyinli olmakla ve edebiyattan anlamamakla suçlayan bir yayıncı… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi yazar kendisini ABD’de ortaya çıkan Kirlilik Akımına uyarak bu cümleleri yazdığını söyleyerek savunuyor. Ve yine yetmiyormuş gibi bu tarz pedofili ögeleri içeren başka yazılar çok okunan ve satan yazarların kitaplarında ortaya çıkıyor: Elif Şafak ve Ayşe Kulin! Ve maalesef ki MEB onaylı, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırma için ortaya çıkarılmış çocuk kitaplarında ensest ilişki ve pedofili ögeleri içeren bir sürü yazım mevcut. Küçük, taze ve tertemiz beyinlere pedofili, uygun olmayan cinsel birliktelik aşılanıyor ve MEB buna göz yumuyor.
Daha birkaç gün önce 1,5 yaşındaki bebek üvey amcası tarafından tecavüze uğramış ve parçalanarak katledilmişken, dini eğitim veren vakıflarda hocalar erkek öğrencileri taciz etmişken, bir kereden bir şey olmaz diyen bakanlar hala yönetimdeki koltuklarda otururken, ülkedeki okuma oranı her gün git gide düşerken, doğuda hala kız çocukları para karşılığı satılır ve ülkenin birçok yerinde ensest tecavüzlere maruz kalırken üstelik bunları bildiremez ve kendilerini koruyamazlarken, ülke bu denli batak bir haldeyken sırf okunmak ve satmak için edebiyat yapıyorum adı altında bu tarz yazıları kaleme almak, kansızlık, midesizlik ve karaktersizliktir.
Bu acıyı çeken binlerce aile var bu ülkede. Çocuklarının anlattıklarına değil akrabalarına inanan ve evlatları bu denli korkunç şeyler yaşarken hala elalem ne der korkusuyla hareket eden binlerce aile var.
Ülkedeki eğitim seviyesi ne zaman yükselir, bu sapkınlıklar ne zaman tükenir ve bunu yaşatan mahluklara ne zaman gereken yaptırım uygulanır bilmiyorum ama adaletin sağlanamadığı bir ülkede, eğer ki halk kendi adaletini uygulamaya başlarsa –ki bence başladı bile- daha gözlerimiz çok kan görecek, kulaklarımız çok vahşete tanık olacaktır.
Düşünebilen, merhametli ve vicdanlı insanların yetiştiği bir gelecek dilerim.
