Yüzden fazla sanatçının kâğıt işlerini içeren ‘Kağıt’ sergisi Türkiye çağdaş sanatının 1960’lardan beri kağıt materyalinin kullanıldığı yapıtları aynı yerde buluşturuyor. Pilevneli Mecidiyeköy’de açılan sergi, aynı zamanda bu alanı etraflıca ele alması ve farklı yönlerine ışık tutması açısından araştırma odaklı olma özelliğini koruyor. Sergilenen eserlerin sanatçıları kağıdı bilinçli olarak tercih etmelerinin yanı sıra çağdaş sanatın devinimi sırasında ortaya çıkan gelişme ve değişimlere de odaklanıyorlar. Kağıt, bu üretimlerdeki eğilimler, gençlerin ‘yeni ve heyecan dolu’ sesleri ile eserleri bir araya getiriyor. Sergide kağıt materyalinin kullanılarak üretilen resim, heykel, fotoğraf, video ve yerleştirme gibi çeşitli sanat biçimleriyle şekillendirilen eserler sanatseverlere sunuluyor. Farklı stiller, teknikler görebileceğiniz gibi kağıt üzerine geleneksel bir çalışmayı da deneysel bir çizimi de izleyebilirsiniz bu sergide. Sadece iki boyutlu kağıt yüzeyindeki üretimler değil üç boyutlu eserler de ye alıyor. 24 Mart’a kadar sürecek sergiyle ilgili sorularımızı Pilevneli Project Direktörü Yasemin Bay yanıtladı…
Neden böyle bir sergi hazırladınız?
Kâğıt üzerine çalışmalar her ne kadar oldukça eski bir tarihe sahip olsa da sanat tarihinde uzunca bir süre ikincil derecede kabul edilen üretimler olarak değerlendirildi. Oysa sanat tarihinde ünlerini kağıt üzerine eserlerine borçlu usta sanatçılardan tutun da pek çok önemli müzede, kurumda bu alana dair geniş çaplı koleksiyonları görebiliriz. Tuvalin gölgesinde kalan kağıt aslında sanatçının iç dünyasını anlamamıza, onun mutfağına girmemize olanak tanıyan son derece özel bir alan. Kağıt işlerin ne kadar özel ve önemli olduğunu göstermenin yanı sıra Türkiye çağdaş sanatında bu alan bugüne kadar bu denli derinlemesine ele alınmamıştı. Bu alanda geçmişten bugüne neler üretildiğine dair ipuçları sunmak istedik.
Sergi hangi işlerden oluşuyor?
1960’lardan günümüze uzanan bir çizgide 104 sanatçının kağıt üzerine eserlerinden ya da bizzat kağıdı kullanarak yaptıkları işlerden oluşuyor. Türkiye kağıt üzerine yapılan işler adına da güçlü bir külliyata sahip. Hal böyle olunca soyutlamadan betimlemeye, figürden soyuta, bireysel anlatımdan sosyo politik eleştiriye uzanan bir çizgide üretimler karşımıza çıkıyor. Sergide de tüm bunları görebiliyoruz.
Sergiye katılacak sanatçıları seçerken kriterleriniz neydi?
Bu sergi küratöryel bir çalışma değil. 1960’ları başlangıç olarak kabul ettik çünkü Türkiye çağdaş sanatında bu medyumu ele almamız gerektiğini düşündük. O tarihten bugüne sanat dünyasında kağıda özel önem veren, bu alanda dikkat çekici üretimler ortaya koyan, yapıtlarıyla bu alana dair farklı bir ses, soluk getiren sanatçıları bir araya getirmeyi amaçladık.
