Cumhuriyet, Türk milletinin en büyük kazanımıdır. 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, milletin kendi iradesiyle yönetimde söz sahibi olmasını sağlamış, bağımsızlığımızı yalnızca savaş meydanlarında değil, devletin temelinde de taçlandırmıştır.
29 Ekim 1941 tarihli BUGÜN Gazetesi’nin manşeti, bu gerçeği çarpıcı şekilde ortaya koyar:
“18 Milyon Türk, Cumhuriyetin On sekizinci Yıldönümünü de Barış ve Düzen içinde Kutluyor.”

Bu cümle, Cumhuriyet’in ne anlama geldiğini özetler. Dünyanın savaşın yıkımı altında olduğu o yıllarda, Türkiye’nin barış ve düzen içinde yaşaması, Cumhuriyet’in sağladığı huzurun en açık kanıtıdır. Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; aynı zamanda güvenliğin, birliğin ve umudun adıdır.
Gazetedeki görselde asker, köylü ve fabrika bir arada resmedilmiştir. Bu tablo, Cumhuriyet’in üç temel dayanağını gösterir:
- Kahraman ordumuz, bağımsızlığın teminatıdır.
- Çiftçimiz, emeği ve alın teriyle milletin bereketini temsil eder.
- Fabrikalarımız, ilerleme ve kalkınmanın sembolüdür.
Başvekil’in sözleri de bu tabloyu tamamlar:
“Kahraman ordumuza güvenimiz tamdır. Bütün sıkıntılara göğüs germe kudretini milli birliğimizde buluyoruz.”
Bu cümle, Cumhuriyet’in özünü anlatır: milletin birlik ve beraberliği.
Ve elbette sayfanın en güçlü ifadesi:
“Ne Mutlu Türküm Diyene.”
Bu söz, Cumhuriyet’in her şeyden önce bir kimlik ve gurur kaynağı olduğunu hatırlatır. Cumhuriyet, milletin sadece yönetimde söz sahibi olması değil; aynı zamanda kendi varlığını, değerlerini ve özgürlüğünü yüceltmesidir.
Bugün Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, o günün gazetelerinde yer alan bu cümlelerin hâlâ ne kadar anlamlı olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet, geçmişin mücadelesiyle bugünün güvenini ve yarının umudunu birleştiren en büyük mirastır.
Cumhuriyet Bayramı, Türk milletinin hem tarihine duyduğu saygının hem de geleceğe olan inancının bayramıdır.