Toprak kokar tarihi her zerresi bin yıllık iz,
Oğuz’dan Selçuklu’ya süregelmiş bir deniz.
Arrapha’dan fısıldar binlerce yılın sesi,
Kerkük bir şehir değil, bir milletin nefesi.
Saka’nın izi düşmüş, Alpaslan’ın duası,
Kanuni’den fermanlı, hoyratın acı yası.
Petrol değil sadece, damarında akan derin kan
Bu mukaddes diyarda, Türkmen’dir tek can.
Kara Kobak yadımda Dede Korkut’tan beri
Toprağım benim yurdum, hiç vermem Turan illeri
Ne fermanlar yazıldı, ne antlaşmalar çıktı boşa
Kerkük’ün Türkmen sesi haykırır yerden arşa.
Kale burçları yel gibi eski masallar fısıldar
Bağrında onca yara her taşında sırlar.
Zulüm görse de yiğit, boyun eğmez yüreği
Kerkük’ün evladı var, yüreğinde aslan misali
Araplaşmak istendi, Kürtleşmek istendi,
Her saldırıya karşı mertçe, yiğitçe direndi.
Unutulmaz Musul’un o çetin meselesi
Atatürk’ün gözünde Türk sancağının neferi
Bayrak düşmez elinden, dilinden Türkçe susmaz
Kerkük’ün hoyratları tarihe sığmaz.
Toprağına sevdalı her bir can, her ferdi
Sonsuza dek sürecek bu ulvi, kutsal emaneti.