Mehmet Kuşcu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yetimhanedeki Çocuklar: Yaşama Sıfırdan, Hatta Eksiden Başlayan Hayatlar

Yetimhanedeki Çocuklar: Yaşama Sıfırdan, Hatta Eksiden Başlayan Hayatlar

featured
6
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayat bazen bir çocuğun kalbine ağır gelir. Kimileri gözlerini dünyaya açtığında bir çift sıcak el tarafından sarılır, kimileri ise sessiz bir yalnızlığın içinde büyümeye başlar. Yetimhanede yaşayan çocuklar, işte bu sessizliğin içinde, yaşama sıfırdan hatta bazen eksiden başlayan yüreklerdir. Onların hikayesi, kayıplarla örülmüş ama umuda tutunmaya çalışan bir yolculuktur. Her biri farklı bir geçmişe sahip olsa da hepsi aynı duyguda buluşur: sevilme özlemi.

Bir çocuğun hayatındaki en temel ve yaşamsal gereksinim, şüphesiz ki sevgiyle filizlenip büyümektir. Ancak ne yazık ki; bazı minik kalpler daha ilk nefeslerini alırken dahi bu şefkatten yoksun kalır.

Kimi annesini yitirir, kimi babasını, kimi ise her iki ebeveynini birden kaybeder. Bazılarının ebeveynleri hayatta olsa dahi, çeşitli engeller yüzünden çocuklarının yanında olamazlar. İşte bu çocuklar için dünya; yaşıtlarına kıyasla biraz daha soğuk, biraz daha sessiz bir alandır.

Yetimhane kapısından içeri adım attıklarında, göğüslerinde çocukluklarını muhafaza etmeye çalışan yorgun birer yürek taşırlar. O kapının ardında oyuncaklar, temiz yataklar ve dört duvar mevcuttur; fakat bir aile sıcaklığının eksikliği, mekanın her bir köşesinde derinden hissedilen büyük bir boşluk olarak kalır.

Her sabah aynı koridorda yankılanan adımlar, her akşam aynı ranzada uykuya dalan yüzler… Her biri farklı bir hikayenin kahramanı. Kimi sessizdir, içindeki acıyı kimseyle paylaşmaz. Kimi gülümseyerek acısını gizler. Ama hepsi aynı şeyi umut eder: bir gün birinin gelip onları sevmesi, ellerinden tutması, “Artık yalnız değilsin,” demesi. Bu umut, onların en büyük dayanağıdır.

Yetimhanede büyüyen bir çocuk için yaşam, daha küçük yaşlarda büyük gerçeklikleri kavramayı öğrenmekle başlar. Sadece kendi ayakkabısını bağlamayı değil, aynı zamanda duygularını da derinde saklamayı erken yaşta öğrenmek zorundadır.

Bayram günleri geldiğinde içlerinde hep derin bir burukluk taşırlar; zira herkesin gidebileceği sıcak bir yuvası varken, onların sadece geri döneceği sabit bir yatağı vardır. Ancak bu çocuklar, sahip oldukları her şeye derin bir minnet duymayı da çok iyi bilirler. Ufacık bir gülümseme, küçücük bir hediye, hatta yöneltilen sıcak bir bakış bile onların kalbinde silinmez bir iz bırakır.

Onlara bazen “şanssız” denir, ama o tanım onların gücünü anlatmaya yetmez. Çünkü yetimhanedeki çocuklar, zorlukların içinden yeniden doğmayı öğrenen cesur ruhlardır. Birçok yetişkinin taşıyamayacağı yükleri omuzlarında taşırlar ama yine de gülmeyi başarırlar. O gülüşler, bir mucize gibidir.

Bu çocuklar, toplumda çoğu zaman göz ardı edilse de, yarının doktoru, öğretmeni, sanatçısı, hatta bir gün başkasının hayatına ışık tutacak birer iyilik meleği olabilirler.

Onlara gösterilen içten bir sevgi, sadece küçük bir kalbi ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bütün bir geleceği dönüştürme gücüne sahiptir. Zira sevgiyle büyüyen her çocuk, öğrendiği bu şefkati etrafındaki diğer insanlara da aktarır ve öğretir.

Bir yetimhaneyi ziyaret eden her kişi, oradaki çocukların gözlerinde hem o derin hüznü hem de hiç sönmeyen o inatçı umudu aynı anda fark edebilir. İnsan, küçücük bir çocuğun bakışlarının bunca duyguyu, bunca yaşanmışlığı nasıl bu kadar berrak anlatabildiğine gerçekten hayret ediyor.

O gözlerin en derininde, geçmişten gelen tüm kırıklarla beraber, geleceğe dair inatla yanan parlak bir ışık hep var… Onlar her yeni güne yeni bir hayalle tutunuyorlar; bu hayal bazen küçük bir oyuncak, bazen sıcak bir aile yuvası, bazen de sadece içten bir gülümsemenin sıcaklığı oluyor.

Yetimhanede büyüyen çocuklar, adeta sabrın ve direncin en saf tanımıdır. Onlar için geçen her gün, hayata yeniden tutunma ve yeniden ayağa kalkma mücadelesi anlamına gelir. Kimi içindekileri fırçayla tuvale aktararak anlatır, kimi kelimelerin dünyasına, yani kitaplara sığınır, kimi ise sessizce gökyüzünü izleyerek bir dilek tutar.

En küçük detaylar ve incelikler bile onların yaşamında büyük anlamlar taşır. Zira onlar, sevginin ne kadar değerli ve kıymetli olduğunu, belki de herkesten çok daha iyi bilmektedirler.

Bir çocuk düşün; sabah uyanınca “Günaydın” diyen bir sesi duymuyor, okula giderken elini tutan biri yok. Ama yine de sınıfta en önde oturuyor, öğretmeninin her sözünü dikkatle dinliyor, çünkü biliyor ki bilgi, onun için bir anahtar. O anahtar, bir gün kendi hayatının kapısını açacak.

Bir toplum olarak bize düşen en önemli ve vicdani görev, bu çocukların kalplerine ulaşmak, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmektir.

Küçücük bir yardım eli uzatmak ya da sıcak bir ziyarette bulunmak, o çocukların dünyasında aslında hayal edemeyeceğimiz kadar büyük anlamlar taşır. Çünkü bu çocukların asıl ihtiyacı, sadece karınlarını doyuracak bir kap yemek, başlarını sokacakları bir çatı ya da üzerlerine giyecekleri bir kıyafet değildir.

Onların kalbindeki asıl boşluk; koşulsuz sevilmek, varlıklarının fark edilmesi ve gerçekten değer gördüklerini iliklerine kadar hissetmektir.

Aslında bir çocuğun hayatına dokunmak, aslında koca bir dünyayı değiştirmekle eş değerdir. Birinin yaşamına ektiğiniz o küçücük sevgi tohumu, gün gelip gelecekte binlerce insana yayılan kocaman bir umut ışığına dönüşebilir.

Unutulmamalıdır ki, her çocuk başlı başına bir umuttur; bize düşen ise bu değerli umut ışığının sönmesine asla izin vermemektir.

Bu kurumdaki çocuklar, hayatın en sessiz ama en güçlü kahramanlarıdır. Eksiklerle başlayan yaşamlarını umutla tamamlama çabasındadırlar. Onların hikayesi bize, insanın en zor koşullarda bile yeniden filizlenebileceğini öğretir. Sevgi, ilgi ve destekle büyüyen her çocuk, dünyaya iyi bir insan olarak döner.

Belki de bir gün, o çocuklardan biri büyüyüp kendi yetimhanesini ziyaret eder, oradaki çocukların başını okşar ve der ki: “Ben de bir zamanlar sizden biriydim. Şimdi ayaktayım, çünkü birileri bana inandı.”

İşte o zaman, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar değerli olduğunu anlarız.

Yetimhanedeki çocuklar, eksik başlamış hayatların taşıdığı en güçlü kalplerin sahipleridir. Onların her biri adeta parlayan birer yıldız gibidir; bazen yoğun bulutların ardında kalsalar bile, içlerindeki ışığı asla yitirmezler.

O ışığı fark etme hassasiyetini gösteren herkes, aslında kendi içindeki insanlığı da yeniden hatırlamış olur.

Saygılarımla.

Yetimhanedeki Çocuklar: Yaşama Sıfırdan, Hatta Eksiden Başlayan Hayatlar
+ - 6

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. 26 Aralık 2025, 09:46

    Sayın M Kuşcu,
    Bu anlamlı ve yürekten yazı için seni içtenlikle tebrik ederim. Kelimelerin, yetimhanede büyüyen çocukların sessiz ama güçlü dünyasını büyük bir duyarlılıkla yansıtmış. Okuyan herkesin kalbine dokunan, empatiyi ve vicdanı harekete geçiren bir anlatım kurmuşsun. Bu yazı bir farkındalık çağrısı. Böylesine derin bir konuyu bu olgunlukla ele alabilmek büyük bir başarı. Kalemine, yüreğine ve bu hassas bakış açına sağlık…

    • 27 Aralık 2025, 08:08

      Sayın Okurum,

      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

  2. 26 Aralık 2025, 12:28

    Yüreğinizden dökülüp kaleminizle şekil bulan her satırı okurken bir an kendimi o yetimhanede hissettim. Bu kadar güzel bir anlatımın karşısında sizi saygıyla selamlıyor ve tebrik ediyorum. Bu kadar hassa bir konuyu paylaştığınız için teşekkür ederim. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

    • 27 Aralık 2025, 08:09

      Sayın Okurum,

      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

  3. Sayın Kuşcu,
    Hayat, her çocuğa aynı sıcaklıkla başlamaz. Yetimhanede büyüyen çocuklar, sevginin eksikliğini çok erken yaşta tanır; ama umudu da aynı erkenlikte öğrenir. Onlar için küçücük bir ilgi, koskoca bir ışığa dönüşebilir. Her biri, fark edildiğinde parlayacak birer umut ışığıdır. Bu anlamlı, güçlü ve yürekten metin için sizi içtenlikle tebrik eder, kalemine ve emeğinize sağlık.

    • 27 Aralık 2025, 08:10

      Sayın Okurum,

      Yazımı beğenmeniz beni son derece mutlu etti. İlginiz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Saygılarımla.

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!