1. Haberler
  2. SİYASET
  3. Sistemi Sarsan Sessizlik: Halkın İsyanı Geri Sayımda

Sistemi Sarsan Sessizlik: Halkın İsyanı Geri Sayımda

Bugün, halkın sesini duymazdan gelen bir iktidar, tarihin en büyük devrimlerinden birini unutmuş gibi görünüyor. Fransız İhtilali’nin halkın taleplerini bastıran yönetime karşı verdiği cevabı hatırlayalım: Sabır tükenir, isyan başlar. İktidar, gücünü halkın iradesinden almıyorsa, bu sessizliği ne kadar sürdürebilir? Toplumun her kesiminin adalet ve eşitlik talebi, bir gün geri dönüp, tüm sistemi sarsabilir. Bu yazıda, bugünün Türkiye’sindeki toplumsal adaletsizliklere ve halkın yükselen sesine dair kritik bir bakış açısı sunuyoruz.

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Siyasetin arka sokaklarında dönen pazarlıkların ve güç oyunlarının, halkın gerçek taleplerini ne kadar göz ardı ettiği üzerine düşünmek, aslında tarihi bir sorumluluktur. 1789 yılında Fransa’da patlak veren İhtilal, bir halkın, yıllarca süren baskı ve sömürünün ardından gücünü elinde bulunduranlara karşı başkaldırmasının simgesidir. Ama bugün, Türkiye’de benzer bir iklimin oluşması mümkün mü? Ya da daha doğrusu, toplumun sesini duymaktan ne kadar kaçabiliriz?

Bugün, pek çok alanda reform vaatleriyle halkın karşısına çıkan iktidarın, aslında köklü bir değişim yerine yüzeysel iyileştirmelerle yetindiği ortada. Her seçimde “yeni bir başlangıç” söylemleri yükseliyor, ancak aradan geçen yıllara rağmen gerçek anlamda halkın taleplerine odaklanan bir dönüşüm yaşanmadığı bir gerçek. Toplumun en alt kademesinden gelen sesler, neredeyse hiç duyulmuyor. Ama hatırlatmakta fayda var: Fransız İhtilali de tam olarak bu yüzden patlak verdi. Sistemin dışladığı halkın, günün birinde kendi haklarını almak için isyan etmesi uzun sürmedi.

Bugün, devletin kontrolündeki tüm kanalların gücü elinde tutan bir iktidar, toplumun geniş kesimlerinin dertlerine kulak asmamakla suçlanıyor. Zenginler daha zengin olurken, yoksul kesimler her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik gibi temel alanlarda yaşanan bozulmalar, bir zamanlar “devrim”le getirilen ilerlemelerin geriye gitmesine neden oluyor.

İktidarın yıllardır vaadettiği değişimlerin aksine, halkın özgürlüğü ve eşitliği adına gerçekten somut adımlar atılması bir kenara bırakılmış, bunun yerine sürekli “güçlü” bir liderlik vurgusu ön plana çıkartılıyor. Oysa her otoriter yönetimin bir gün kendini tüketen, halkı dışlayan bir noktaya geldiğini görmek tarihsel bir gerçektir. Fransız İhtilali’nin öncesinde de benzer şekilde halkın baskı altında olduğu, fakat yeterince sabredemediği bir dönem yaşanmıştı. Eğer bir toplum, yıllarca göz ardı edilirse, sonunda patlama noktasına ulaşır.

Bugün bir hükümetin, halkın haklarını koruma adına atacağı adımlar, o halkın geleceğini şekillendirecek en önemli faktör olacaktır. Ancak yalnızca güçlü söylemlerle halkın desteğini almak mümkün olmayacaktır. İktidarın, iktidarını sürdürebilmek için sadece kendi çıkarlarını değil, toplumun genel çıkarlarını da gözetmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, halkın bu sabrının tükendiği günler, tarih kitaplarında yerini alacaktır.

Unutmayın, tarih tefekkürden ibarettir.

4
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Sistemi Sarsan Sessizlik: Halkın İsyanı Geri Sayımda
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!