Emine Kurt
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yalnızlığın Fragmanı

Yalnızlığın Fragmanı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

02.07.2025

Anlatmayı denedin aslında hem de çok kez. Geçer dedin bu yumru. Geçmedi. Çünkü mesela anlatmak değildi anlaşılmaktı. Her bir kelimeni anlayacak insanı bulmaktı. Buldum sandın her şeyi anlattın. Sonrası mı? Bir hiç.

Bazen öyle bir an gelir ki içimizde tuttuklarımızın, kimseye anlatamadıklarımızın altında ezilir kalırız. Sonra bir umut anlatmayı deneriz. Annemiz,arkadaşlarımız çevremizdeki bütün sevdiklerimize anlatırız. Bazen üstü kapalı bir şekilde bazen de gözyaşlarımızla. Hani sarılmaya, anlaşılmaya ya da küçük bir tebessüme ihtiyaç duyarızya ve hepsini bir bedende bulmaya çalışırız. Buldum deriz . Artık beni anlıyorlar, gizlice ağlamama gerek yok çünkü omzunda saatlerce ağlayabileceğim bir kişi var. Kendi kendimizi kandırırız.. Aslında onlar hiçbir zaman bizi anlamadılar ki. Sadece anladım dediler. Anladım. Anlaşılmak bu kadar basit miydi? Değil. Şayet basit olsaydı biz kendi içimizde günden güne ölürken de anlamazlar mıydı? ” Yeter çık şu depresyondan” demek yerine sarılmazlar mıydı? Söylesene biz saatlerce odamızın sessiz köşesinde ağlarken de bizi anlıyorlar mıydı? Hayır değil mi? Bende öyle düşünmüştüm. Ve artık sanırım en büyük dersimizi aldık. Anlatmak hiçbir zaman çözüm değildi çözüm biz anlatmadan anlayan kişileri bulmaktı.

09.06.2025

Alıştım demişim yine kendimi kandırmışım aslında. Alışmadım ,alışamadım ben bu yalnızlığa. Bazı geceler haykırmak istedim. İçimdeki bu tarifsiz acıyı gözyaşımla akıtmak istedim. Yapamadım. Ne gözümden bir damla yaş aktı ne de içimden bu acı. Acı bütün bedenimi esir aldı ve beni yalnızlığın kollarına itti. Odamın tavanı, başımı koyup saatlerce düşündüğüm yastığım ,daha fazla karanlığa çekilmek için üstüme örttüğüm battaniyem ve her sağ tarafıma döndüğümde gördüğüm duvarım yalnızlığıma ortak oldu. Sessizliğimin sesini bi onlar duydu zaten tıpkı son nefesimi de duyacakları gibi.

Hiç çevreniz binlerce kişi tarafından çevrilmişken de kendinizi yalnız hissettiniz mi? Hissettiniz değil mi? Hem de günlerce, aylarca, yıllarca. Bazen kendi kendinize düşündünüz. Neden dediniz. Çevremde birçok kişi varken bendeki bu yalnızlığın sebebi ne? Eksikliğini gideremediğim ne? Diğer bütün sorular gibi bu da cevapsız kaldı. Çünkü eksikliğin sebebi onlar değildi sendin. İçinde birleştiremediğin parçalardı. Çocukluğundan gelen zorbalamalardı belki de ya da sevdiklerin tarafından terk edilmendi. Aslında belki de en önemlisi hissedemediğin sevgiydi. Toparlanmayı denedin hem de çok kez. Yapamadın. Çünkü sevgiye, ilgiye muhtaç olan tarafın da seni terk etti. Kendi köşesine çekildi ve seni yalnızlığınla baş başa bıraktı. Aslında alışman gerekirdi bu yalnızlığa fakat öyle olmadı. Alışamadın. Günden güne içine düştüğün bu çukurda yok oldun. Saatlerce bakıştığın duvarının, gözyaşlarını akıttığın yastığının ve kendi yalnızlığını örtmeye çalıştığın battaniyenin şahit olduğu bir yok oluş.

09.06 2025

İlk önce çevrende bulunan herkese kendini anlatmaya çalışırsın. Bakın ben ölüyorum diyemezsin de biraz konuşsak olur mu dersin. Konuşursun, anlatırsın her şeyi fakat bir şeyi unutursun. İnsanoğlu kendi yarası olmayınca kimsenin yarasına yara bandı takmaz. Geç de olsa fark edersin bu boşa çabayı. Sonra çekilirsin kabuğuna sessizliğin sesini dinlersin. Sessizliğin sesi mi olur? Oluyormuş. Duymak? Zaten başkaları duymadığı için çekilmedik mi köşemize.

Sende sessizliğin sesini duyanlardan mısın? Söylesene senin de hangi yaran kabuk bağlayıncaya kadar açıkta kaldı? Unuttun değil mi? Unutma. İnsanoğlu sadece kendini görmek ve duymak ister diğer herkese ise kör ve sağır olur. Senin ölmemek için gösterdiğin çaba mı? Bir hiç olur. Ve sen bu hiçliğin içinde kabuğuna sığınırsın. İşte o zaman duymadığın sessizliğinin sesini dinlersin. Bazıları için yıkılış olan bu ses bazıları için ise yeniden doğuş olur. Peki sen yıkıldın mı yoksa yeniden mi doğdun?

09.06.2025

Kendini, duygularını,yaşadıklarını anlatmak için çeşitli kelimeler kullanırsın. Belki dersin bu sefer anlarlar. Anlamazlar yine ve yine. Çünkü hiçbir zaman amaç seni anlamak olmamıştır. Sadece ben senin yanındayım, her şeyini bana anlattın diyebilmek için yanındalardı. Peki beni sadece duyan fakat anlamayan birisi gerçekten de yanımda mıydı? Yanımda olsaydı içimdeki çocuk bu kadar çaresiz hisseder miydi? Sessizliğin sesi diyorum ya işte o ses içimdeki çocuğa ait. Belki artık o da ölmüştür çünkü vazgeçeli çok oluyor.

Sizlerde içinizdeki o çaresiz çocuğu duyuyor musunuz? Bakın nasıl da çırpınıyor yaşamak için. Oysa bu çabasının boşa olduğunu bilseydi çabalar mıydı bu kadar? Fakat o da biliyordu pes ederse bu geçici bir son olmayacaktı. Kendi elleriyle yazdığı geri dönüşü olmayan bir son olacaktı. Zaten bütün çabası da bu sonu değiştirmek içindi. Değiştiremedi. Ve sonra sessizliğin sesi de kayboldu. Artık gerçekten de bir hiçti.

09.06.2025

İçimdekiler ölürse geriye benden ne kalır? Sahte bir gülümseme ve iyi olduğuma dair birkaç yalan cümle. Kısaca bana ait olmayan her şey. Sence ölüm yeniden doğuş mu ya da geri dönüşü olmayan bir boşluk mu?

Kalbin atıyor diye seni yaşıyor sandılar değil mi? Oysa sen ölümün eşiğindeydin. Her şey atacağın tek bir adıma bağlıydı. Bu adım senden birçok şey alacağı gibi sana birçok şey de kazandırabilirdi. Kaybettiğin kahkahalarını,sesini, duygularını sana kazandırabilirdi de senden sana ait olmayan bütün duyguları ve yüzüne yalandan otutturduğun sahte gülümsemeni senden alabilirdi de. Ve son karar sana bağlı. Adımının yönü ne tarafa doğru olacak.

04.06.2025

Sonra bir gece yarısı geçersin yatağına kendine ağlarsın. Sustuğun kadar gözyaşı dökersin. İşte o an anlarsın ölmüş bir çiçek tekrar canlanmaz. Sen de öldün sadece üzerine toprak atılmadı.

Aynaya baktığında gördüğün bu kişi kim? Sende bilmiyorsun değil mi? Artık günden güne kendine biraz daha yabancılaşıyorsun. Önce bir bir duygularını kaybediyorsun sonra gülüşlerini ve tamamen bambaşka birisine dönüşüyorsun. Bazen bir boşluğa dalıp dakikalarca düşünüyorsun bazen de konuşurken ne dediğini unutuyorsun. Yanımızdasın ama aslında hiç yanımızda da değilsin. Hem zaten eskiden yapmayı sevdiğin şeyleri de artık yapmıyorsun. Kahkahasını susturamadığımız kız artık gülümsemiyor bile. Hani saatlerce konuşan hiç yorulmayan kız vardı ya artık o da yok. Söylesene sen ne yaptın kendine, içindeki çocuğu kimin öldürmesine izin verdin ,kim çaldı bizden seni?

17.04.2025

Karadelik gibi içine çekiliyorum. Bazen duvarla bakışıyorum bazen de tavanla. Bir şeyler arıyorum sanki. Kaybolmuş mutluluğumu mu desem ya da beni terk etmiş hevesimi mi? Gerçi ben neyi arıyorum? Bak yine güneş battı. Karanlık yine bedenimi ele geçiriyor ben ise teslim oluyorum.

Teslim olmak değil aslında bizimkisi basit bir kabulleniş. Direnmeyi bırak artık. Günden güne öldüğünü, bunun bir son olduğunu ikimizde biliyoruz. Söylesene bakıştığın duvarlar, tavanlar sana ne anlatıyor ya da sen onlara bakarken neyi düşünüyorsun? Duyduğun ve aklından çıkmayan o ses kime ait ve sana ne söylüyor? İşte bütün bu soruların cevabı sana nasıl bir eşikte olduğunu gösterecek. Seni bu eşiğe sürükleyenler ise katillerin. Sonra mı sonra karadelik gibi içine çekildiğin sadece sonsuz bir uyku olacak.

06.04.2025

Belki de vazgeçtim derken bile kendimize yalan söylüyorduk. İçimizde bir yerlerde hala mücadele eden tarafımızı görmeden vazgeçtim demek kolay geliyordu. Fakat akşam vazgeçerek uyuduğumuz her şey sabah gözümüzü açtığımız umudumuz oluyordu. Belki de yıllar sonra gerçekleşecek umudumuz.

Bir şeyler oluyor bir yıkım belki de ya da küçük bir sarsıntı. Fakat her ne oluyorsa seni dizlerinin üzerine düşürür. Kalkmak istersin, uğraşırsın da fakat sadece belirli bir yere kadar. Sonra vazgeçersin çünkü bilirsin ki düştüğün yerden kalkmak için bedenin yorgundur. Ya da şöyle mi demeliyim? Bu yorgun bedenin seni düştüğün yerden de kaldırır fakat sonra. Bir sonrası olmaz. Sonrası güç gerektirir çünkü. Ve sen o kadar güçlü müsün? Sanmam. Fakat inatçısın. Ve seni bu inadın kaldıracak ayağa. Acılarını, zayıflıklarını zafere dönüştürmek isteyeceksin

Belki de düşerken dizine aldığın yara zaferinin sembolü olacak. Sonra güneş yeniden daha parlak ve daha umutlu doğacak.

01.04.2025

Kaç yaşımda yitirdim mutluluğumu? Belki de mutlu olmak için gereken yaşa ulaşmamışımdır. Söylesene mutlu olmanın yaşı kaç?

Mutlu olmanın yaşı mı olur diyorsunuz değil mi? Evet haklısınız mutlu olmanın yaşı olmaz fakat bizlerinde umudu budur belki de. Yıllarca ulaşamadığımız mutluluğu zaman ile sınırlandırarak ulaşmak. Yanılıyoruz biliyorum fakat insanoğlu bazen doğrularını bildiği yalanlara inanmak ister. Bu da bizim doğrumuz.

Buradaki yazılar farklı zamanlarda sosyal medyada paylaşılan içeriklere yaptığım yorumların üzerinden zaman geçtikten sonra değerlendirmesini içeriyor. Ve bütün yazılarımda ortak olan sorun yalnızlık ve mutsuzluk. Herkes kendini yalnız hissediyor . İçinde bulundukları bu yalnızlık ise onları hem de fiziksel hem de ruhsal olarak etkiliyor. Oysa dışarıda dolaşırken gördüğümüz birisine tebessüm etmek, nasılsın diye sormak belki de bütün bu olumsuz duyguları rafa kaldıracak. Ne dersin bugün de birisini yalnızlıktan kurtaralım mı?

Yalnızlığın Fragmanı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.